on sekiz

3.1K 352 353
                                    

code blue

Günlerden bir gün, Ari'nin ameliyatına 2 gün kalmışken, Jimin Taehyung ve Yoongi her zamanki barlarında, Vudu Bar, içeceklerini yudumluyorlardı. Cumartesi gecesi oluşundan dolayı bar, güzel müziklerle ve mutlu, sarhoş insanlarla capcanlıydı. Mekan siyah ve metal mobilyalarla dizany edilmişti ve yeni trend tavandan sarkan aydınlatıcılarla loş bir ortam oluşturulmuştu. Geçen yılın hit şarkılarından oluşan A-pop müzikler çalıyordu ki görünüşe bakılırsa Kore, Amerikan müziği keşfetme konusunda herzamanki gibi, biraz gecikmişti. Bardaki insanlar içeceklerini sipariş edebilmek adına kalabalığı yarıp geçerken genç ve ateşli servisçiler barın popüler yiyeceği olan acılı kanatları müşterilerine sunuyorlardı ve tüm mekanı, yüksek sesli kahkaha ve insan sesleri dolduruyordu.

Üçü birlikte haftasonu dışarı çıkmayalı epey olduğundan şu an baya keyiflilerdi. Bira içmek yerine shot atacak kadar, keyifli. Jimin işle alakalı herhangi bir şeyi unutuncaya kadar içip keyifli bir gece geçirmeyi planlıyordu. Üç cerrah ikinci turlarını da bitirince Jimin üçüncü shotlarını getireceğini söyleyip masalarından ayrıldı.

"Pardon, pardon, pardon siparişinizi verdiyseniz kenara çeki- OW!" Jimin yanındaki sarhoş adam tarafından itilmişti. "Dikkat etsene!" Adam o kadar sarhoştu ki Jimin'e çarptığının farkında bile değildi. Jimin'e yaslanmaya devam ediyordu ve Jimin gittikçe sıkışıyordu çünkü etraf, barmene ulaşıp sipariş vermek için birbirleri arasından sıyrılmaya çalışan insanlarla sıkış pıkıştı.

Jimin insanları iterek bar tezgahına ilerlemeye, kendisine yaslanmaya çalışan sarhoş adamdan olabildiğince uzaklaşmaya çalıştı. "Üzgünüm-" demişti Jimin, yanlışıkla birine sertçe çarptığında.

"Oh Tanrım-" Jimin kendi kendine mırıldandı, kafasını kaldırıp baktığında.

Jeon Jungkook. Sağ elinde bir, sol elinde iki bardak bira tutuyordu.

"Oh," demişti Jungkook Jimin'i görünce "hey."

Jimin kafasını başka bir yöne çevirip küfür mırıldandı.

"Hey." Karşılık verdi o da. "Yeni mi geldin?"

"Ne?" Jungkook, Jimin'i duyabilmek adına üzerine doğru eğildi. İçerisi o kadar kalabalıktı ki zar zor söylediklerini duyabiliyordu.

"YENİ Mİ GELDİN?" Jimin bu sefer daha yüksek sesle tekrarladı sorusunu.

"Ah evet. Sen?" Jungkook Jimin'in kulağına doğru konuşmuştu.

"Hayır. Üçüncü turum!" Jimin yüksek sesli müziği bastırmak için, yüksek sesle cevapladı.

"Arkadaşlarınla mı geldin?" Jungkook'un suratı hala Jimin'in kulağının hemen yanındaydı.

"Evet Tae ve Yoongi sunbae. Peki ya sen?"

"Namjoon sunbae ve başka bir arkadaşım daha." Jimin'in suratı komik bi ifadeyle kaplandı. Yoongi ve Namjoon'un aynı mekanda birbirlerinden habersiz takılıyor olmaları tuhaf gelmişti, ne evli çift ama diye düşünüp kendi kendine kıkırdadı.

"Güzel. Şey, benim gidip içkilerimizi almam gerek, sonra görüşürüz. İyi gece- HAY SİKEYİM!" Jimin, arkasını dönüp az önce kafasına dirseğini geçiren uzun boylu yabancıya bağırmaya başladı. Jungkook kahkahasını bastırmaya çalışırken minik doktorun, kendisinden daha da kalıplı yabancının hakkından geliyor oluşuna gülümsedi. Park Jimin gerçekten küstah ve arsızdı.

Ardından Jungkook bulunduğu yerden sıyrılıp Jimin'in arkasına geçti, yabancılarla temasını engelledi böylece kısa olan başka bir dirsek daha yememiş olacaktı. "Hadi gel." demişti Jungkook kafasıyla bar tezgahını işaret ederken, Jimin'in onu kalkan olarak kullanıp takip etmesi için.

a Dose of SaltHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin