[mirna]
"Neler oluyor sana Mirna?"
Anıl öylece karşımda dikilmeye devam ederken yüzüme kadar çektiğim battaniyeden kafamı çıkardım. Ardından "Bir şey olduğu yok," diye mırıldandım. Bunu dememle yüzünde alaylı bir gülümseme oluşmuştu.
"Aynen, bir şey olmadığını görebiliyorum."
Ne olurdu üstelemese? Ona yansıtmamaya çalıştığım şey zaten yeterince canımı sıkıyordu. O üsteledikçe daha berbat hissediyordum kendimi.
"Bok gibiyim. Oldu mu?"
"Oldu."
Bir şey söylemeden bakışlarımı salonda gezdirdim. Etraf cidden çok kötü gözüküyordu. Dün gece kızlarla ertesi günü düşünmeden delicesine yiyip içtiğimiz için hemen karşımdaki cam sehpanın üzeri tamamen yemek ve abur cubur paketleriyle doluydu. Yerdeki boşalmış içki şişeleri de cabasıydı...
"Neyin var Mirna? İçinde hâlletmeye çalıştığın şeyi anlat bana, sana destek olmaya çalışayım. Seni karşımda bu şekilde görmek canımı yakıyor."
Dudağımı ısırıp yattığım yerden doğruldum. Battaniyeyi tamamen etrafıma sarıp "Söyleyeceğim ama kızma," dedim sevimli olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle.
"Söyle."
Derin bir nefes alarak bir süre sessiz kaldım. Aklımdan geçenleri ona nasıl söyleyebilirim gerçekten bilmiyordum. Lakin yine de ondan bir şeyleri gizlemek istemiyordum. Özellikle de aramız bu kadar iyiyken.
"Ona ihtiyacım var, Anıl."
Kimden bahsettiğimi fark eder etmez kaşları anında çatılmış, kollarını göğsünde birleştirip arkasındaki duvarı tamamen camla kaplı boydan cama yaslanmıştı. Bense o sırada yüzüne bakmamak için dışarıdaki gün batımına odaklanmaya çalışıyordum.
"Ne demek ona ihtiyacın var? Sana bunca şeyi yaşattıktan sonra bir de onu özlüyor musun?"
"Hayır, o anlamda değil. Yani şey..." cümlemi nasıl devam ettireceğimi bilemediğim için sessiz kalmayı tercih etmiştim. Normalde hiç çekinmeden konuşabileceğim bu şeyi konu Anıl'a açıklamak olunca çekinmiştim.
"Bak, ben daha önce bu kadar uzun süre birisiyle ilişkiye girmeden durmamıştım. Yani onunla en fazla bir hafta oluyordu. Ama şimdi-"
Lafımı kesti.
"Cinsel hayatınız sikimde değil!"
"Anlamıyorsun."
Ellerini saçlarının arasından geçirip bana sırtını döndü. Genelde sinirlendiğinde böyle yapıyordu. Düşünmek için kendi kendine zaman yaratıyordu bir nevi.
"Kendi kendine halledemez misin?"
Gözlerimi devirdim. Gerçekten şu an onunla tartışmak istediğim en son şey bu olabilirdi. O yüzden bu konuya bir an önce son vermem gerekiyordu.
"En iyisi bir bara gidip bulduğum rastgele bir adamı ihtiyaçlarımı karşılaması için kullanma..."
Bir anda yüzünü bana çevirip sinirli sinirli bakmaya başlayınca istemsizce susmak zorunda kalmıştım. Dudaklarımı birbirine bastırıp üzerimdeki battaniyeyi koltuğun bir kenarına bıraktım. Daha fazla onunla bu konuyu konuşmak istemediğim için en iyisi odama kaçmaktı.
Oturduğum yerden kalkıp arkamı dönecekken duyduğum ismimle duraksadım ve yönümü ona çevirdim. Niye bu kadar üsteliyordu anlam veremiyordum. Benim cinsel hayatım beni ilgilendiriyordu nasıl olsa.
"Mirna!"
"Efendim?"
Sıkıntılı bir nefes alıp bir süre öylece yüzüme baktı. Her ne düşünüyorsa gözlerindeki kararsızlığı fazlasıyla görebiliyordum ve bu da istemsizce daha çok gerilmeme neden oluyordu.
En nihayetinde dudaklarını aralayıp konuştuğunda duyduklarım karşısında olduğum yerde donakaldım.
"Beni kullan."
İşte bu beklemediğim bir şeydi. Hem de hiç beklemediğim bir şey...
—
anıl napıyorsun çocuğum...
asıl kurgu bu saatten sonra başlayacak gibi🤭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ziyan
ChickLit[texting] "Özür dilerim. Seni hayatımdan çıkarmak yaptığım en büyük hataydı." Ellerimi iki yanından beline yerleştirip onu kendimden uzaklaştırdım. Sarhoş olduğu için ne dediğini bilmiyordu. Lakin yine de sessiz kalmamayı tercih ettim. "Evet, beni...