2.8

3K 154 54
                                    

[mirna]

Hissettiğim kıpırtı sesleriyle uyarılmış gibi gözlerimi anında aralayıp ona baktığımda uyanmış olduğunu fark etmiş, ben de uzandığım yerden doğrulmuştum.

"İyi misin Anıl? Bir yerin ağrıyor mu? Hastaneye gidelim mi?"

Endişeli sorularımı art arda sıralarken Anıl sadece beni başıyla onaylamakla yetinmişti. Lakin çattığı kaşlarından ve kıstığı gözlerinden hiç de iyi olmadığı belliydi.

"Suyu uzatır mısın?"

Eliyle karşıdaki sehpanın üzerinde duran sürahiyi işaret ettiğinde koltuktan ayaklandım ve bardağa su katıp ona doğru adımladım. Koltukta dizlerimin üzerinden destek alarak yanında yerimi aldıktan sonra hareket edip yaralarının acıtmaması için su bardağını yavaşça dudaklarının arasına yerleştirdim.

Bardağı hafifçe kaldırıp bir elimi de onun ensesine yerleştirirken kısa sürede suyu içirmiştim. Ardından bardağı geri yerine koyarak aklımı kurcalayan soruları ona yöneltmek amacıyla dudaklarımı araladım.

"Dün geceyi hatırlıyor musun Anıl?"

Koltuğun gerisine yasladığı kafasını bana çevirip gözlerimizi birleştirdi. Bir süre öylece yüzüme baktıktan sonra "Hatırlıyorum," dedi.

Derin bir nefes alarak istemsizce bakışlarımı kaçırdım ve "Peki tam olarak ne hatırlıyorsun?" diye bir başka soru yönelttim.

"Neyi soruyorsun?"

Tepkisinden anladığım kadarıyla dün gece dolaylı yoldan da olsa öpüştüğümüzün farkında değildi. Bilinci yarı açık yarı kapalı olduğu için bu gayet normaldi. Ancak yine de böyle bir şey yaşanmıştı ve ben bunu nasıl görmezden gelebilirim bilemiyordum...

"Bana tüm bunların nasıl olduğunu anlat. Sana kim saldırdı? Senden ne istiyorlar Anıl?"

Bir süre sessiz kaldı. Şu an aklından bana anlatıp anlatmamak konusunda gidip geldiğini tahmin etmek zor değildi. En sonunda da anlatmaya karar vermiş olacak ki dudaklarını yalayıp konuşmaya başladı.

"Birkaç gün sonra maç yapacağım rakibim tutmuş adamları. Üzerime yedi sekiz tane adam birden saldırınca böyle oldu işte."

"O yaralar kolay kolay olabilecek bir şey değil. Beni bu şekilde geçiştirmeye çalışma."

"Birkaç tanesi bıçak taşıyordu, Mirna. Daha fazla detaya gerek yok. Maça çıkmamam için uğraşıyorlar. Daha önce de tehdit mesajları almıştım."

Gözlerimi kısmış korkuyla anlattıklarını dinliyordum. Bana tehdit mesajları aldığından da bahsetmemişti.

"Telefonun spor salonunda gözüküyordu. O yüzden ben de sporda olduğunu düşünmüştüm..."

"Seni bekletmemek için aceleyle çıkınca telefonumu orda unutmuş olmalıyım."

Başımla onayladım. Bakışlarım çıplak üstünden dövmesinin yakınlarındaki yarasına kaydığında sargı bezlerinin hâlâ daha olduğu gibi durması beni rahatlatmıştı. En azından yarası kanayıp da bulaşmamıştı sargı bezine.

ziyanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin