3.5

2.8K 181 117
                                    

[mirna]

Dakikalardır kararsızca beklediğim kapıyı en nihayetinde çalma cesaretini kendimde bulduğumda kapının açılmasını bekleyene dek tedirgince bulunduğum yerde ayakkabımın topuğuyla ritim tuttum.

Kapı benim için uzun sayılabilecek bir sürenin ardından açıldığında görüş açıma giren dağınık sarı saçlarıyla Anıl'ı görmek bir an bulunduğum yerde donakalmama neden oldu.

Her ne kadar evine gelmeden önce ne yaptığımın bilincinde olsam de neredeyse 10 günün ardından onu karşımda görmek garip duygulara kapılmama neden olmuştu.

"Mirna?"

Uykusundan yeni uyandığını ses tonundan rahatlıkla anlarken "Uyandırdım mı?" diye sordum mahcup bir şekilde. Saatin gece yarısına ulaşmasına bir saat kadar bir süre olsa da yine de erken uyuma ihtimalini göz önünde bulundurursak bu saatte yatması muhtemeldi.

"Evet, yani hayır. Uyandırdın ama sorun değil. Uyuyup kalmışım zaten. Her neyse, içeri gelsene."

En az o da benim kadar bu yüzleşmeyi beklemediği için şaşkınca beni içeriye davet ederken kapının önünden çekilmiş, çıplak olan üzerine bir şeyler geçirmek amacıyla kapıdan ayrılmıştı. Ben de salondaki çift kişilik koltuğun ucunda yerimi aldıktan sonra üzerimdeki trençkotu çıkarıp koltuğa yaslayarak onu beklemeye başladım.

Çok geçmeden elindeki tişörtle odadan çıkıp gri eşofmanın üzerine bol siyah tişörtü geçirdiğinde "Kahve hazırlamamı ister misin?" diye sordu. Ortaya attığı bu bahaneye sığınarak hızla oturduğum yerden ayaklandım.

"Olur, ben de sana yardım edeyim."

O söylediğime karşılık itiraz etmeyince ben de amerikan mutfak tarzı olan evinde mutfağın olduğu kısma doğru yönelttim adımlarımı.

"Sen bardakları çıkart istersen."

Onu başımla onaylayıp ezbere bildiğim raflardan birisini açtım. Tam da tahmin ettiğim gibi bardaklarını hâlâ burada muhafaza ediyordu. İki tane bardak çıkarıp arkamı döndüğüm sırada bir anda Anıl'ın vücuduna toslamamla ateşe değmişcesine aceleyle geri çekildim.

Kahve makinesine doğru ilerlemek için sağ tarafından geçecekken o da sağ tarafa doğru hareketlenmiş, birbirimizin işine engel olmuştuk. İkimizin de refleksle yaptığı hareket sonucunda bu sefer de sola kaydım fakat o da benim gibi sola geçerek bizi sinir bozucu bir durumun içersine sürüklemişti.

Anıl böyle olmayacağını anlamış olacak ki benim geçmem için kenara çekildi. Ben geçtikten sonra da ona açılan alandan kahve kavanozunu koyduğu raftan alıp yanıma geldi.

Ben kahve makinesinin önüne bardakları koymuş bir şekilde dikilirken aklıma gelen şeyle "Filtreyi koydun mu?" diye sordum. Ortamdaki garip sessizliği dağıtmak için elimden geleni yapıyordum ama yine de aramızda bir soğukluk olduğunu fark edebiliyordum.

Beni onaylayan bir şeyler söyleyip kahve kavanozuyla yanıma geldiğinde makinenin önünden çekilmek yerine kahveyi koyacağı kısmı açtım. O da hemen arkamda yerini alarak bir miktar kahveyi makineye koyduktan sonra düğmesine basarak çalıştırdı. Böylece filtre kahvelerimiz olmaya başlamıştı.

Kahveyi aldığı rafa geri bıraktı ve bana çevirdi bakışlarını. Ben de üzerimde hissettiğim gözlerle kafamı kaldırıp ona baktım. Öylece göz göze geldiğimizde konu açmak amacıyla yoğun bir çabaya girişmiş, en sonunda da "Bu saatte kahve içersek gece nasıl uyuyacağız?" diye sordum.

ziyanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin