12.Bölüm:Yılbaşı

210 30 4
                                    



MARNERO



12.BÖLÜM:YILBAŞI



"Canavarlar daimi karanlığa mahkumdur."





Kodaline-All I Want



'Halim Vakkas' Bu isimi zihnimden geçirdiğimde zihnimin en ücra köşelerinde birikmiş tortuları ayaklandırmaya yetip artıyordu. Yattan ayrıldığımız gecenin ertesi günün akşamıydı. 20 saatlik zaman dilimini içimde buruk mutlulukla geçirmiştim. Hissettiğim mutluluk değildi. Tam olarak rahatlamamıştım. Gücümün kanıtıydı. Kendimi onlara kanıtlamış gösteride oynamaya hak kazanmıştım. Bundan sonra gösterideki oyuncuları çıkarmak sahnemde tek ben kalınca eğilip seyircileri selamlayana dek oynamak kalıyordu.

Kafamdaki mayhoş ağrı bedenimi ele geçirmişti. Annemin kazaklarından birini üzerime geçirdim. Kolları uzun geldiğinden kupayı tutan parmaklarım gözükmüyordu. Kahverengi oldukça eski olan bu hırka denize gidemediğim zamanlarda aile özlemimi anımsatıyordu.

Gri koltuğa iri cüsseli biri oturduğunda koltuk beni havaya kaldırdı. Arel koltuğa oturmamıştı, kendini atmıştı.
Refleksle iki elimi kupanın yanlarına koydum. Eş zamanda şaşkınlıkla kafamı kaldırıp ona baktım. O bakışlarıma aldırış etmeden elindeki tablete bakmaya devam etti. Elimdeki kupanın içindeki sıvı çalkalanırken son anda dökülmesini engelleyebilmiştim. Bakışlarımı fark etmediğinde pes ederek gözlerimi çektim.

Evsiz insan kombinimle yanında sönük kalmıştım. Sadece onun değil. Zaten kendim olmadığımda yanında parlayabiliyordum ancak. Ayağımdaki Noel çorapları, eskimiş kot pantolonum bağlı saçımdan sarkan bandana tamamlıyordu. Elimdeki kupa da cabasıydı. "Hayvanı alabildin mi?" Sesim ona ulaştığında tepkisizce tablete bakmaya devam etti. Biraz daha ses çıkarmasa duymadığını sanacaktım.

"Aldım." Bakışları ekrana konsantre olmuştu.

"Bir şey olmamış değil mi?" dedim. Endişeli bakışlarımı yüzüme baksa görebilecekti.

"Olmamış." Ciğerlerimde asılı kalan havayı tek seferde boşaltarak gözlerimi yumdum. Şükürler olsun bir şey olmamış.

Arel elini dudaklarına götürüp kenarını kaşıdığında gözlerimi aralamış, kupanın kulpundaki elim istemsizce dudaklarıma gitmişti. Arel'i öpmüştüm. Evet, evet yapmıştım bunu. Şuursuzca veya isteyerek yapmıştım. Ağzımdaki kahve tadı damağımı terkederken yerini dilim aldı.

Öleceğini bilerek uçurumdan atlar mıydı insan?

Boğulacağını bildiği halde yüzme bilmeden denize atlar mıydı?

Aklı yerinde kimse yapmazdı bunu. Aklım düzgün çalışmadığında tam olarak bunu yapmıştım. Yere çakılırken uçmak sandığım şeye kapılıvermiştim. Kalbimin yalanlarına kanmış bedenimi ele geçirmesine izin vermiştim. Hikayemde buna yer yoktu. Sonsuza kadar mutlu yaşadılar diye bitmeyecekti hikayem. Tek başladığım hikayeyi tek bitirmeye niyetliydim. Aklım gerekti bana kalbim değil. Kalpsiz yaşayabilir, akılsız yaşayamazdım.

Şu yaşıma kadar hayatın sillesiyle tokatını yemiştim. Bu tokatlar kulağıma küpe olmuştu. Endişeyle yaklaşmıştım her şeye, herkese. Attığım adım yere değmeden sonraki adımımı düşünürdüm. Arel benim aklımın sesine sağır yapmıştı. Arkama atıp sırt çevirebileceğim bir olay değildi. Ben kendi planımı yaparken önüme koyduğum hedefe ulaşmaya koyulmuşken hayatın bana ufak süprizleri olmuştu. Ve süprizlerin tümü güzel olmazdı. İpliklere asılan süprizlerden mayın çıktığında, o zaman benden hiçbir şey kalmazdı.

MARNEROHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin