"Bu dünyada kaybolursan ben kendi evrenimde kazanmış olacağım sen de evine dönersin."
"Sana neden inanacağım?"
"Başka seçeneğin yok, seni hastaneye yatıracaklar ve hayatının kalanını akıl hastası damgasıyla yaşayacaksın."
Duraksadı,
"Burası zaten senin evrenin değil Katsuki, bu evrenden kendini sil ve ikimiz de kazanmış olalım."
"Gerçekten ölmeyeceğimi nerden bileceğim."
Kadın kıkırdadı,
"Öleceksin, ama sadece burada. Kendi evreninden hayatına devam edeceğini garantiliyorum."
-
Katsuki aynaya baktı, oda bomboş duruyordu ama hayır. Arkasında insanlar olduğuna emindi.
"Bunlar gerçek değil." Kendi kendine mırıldandı.
Kendisine kin ile bakan gözleri hissettikçe bedeni titremeye başladı, o yapmadı. Sinir bozucu kadın hala onunla oyun oynuyordu.
"Siz gerçek değilsiniz." Dişlerini sıktı.
"Geri gel kahretsin, orospu çocuğu benimle oynamayı bırak ve beni geri gönder."
O bakışlar, delirmiş gibi duruyordu. Ve kimse gelmedi, birkaç beyaz giyimli adam ona yaklaşıp sakinleştirici verdikten sonra Aizawa sensei'nin konuşmalarıyla gözlerini geri açtı.
"-Elimizden gelen bir şey yok, akli dengesi yerinde olmayan bir öğrenciyi kahraman belgesiyle mezun edemeyiz. Evet bütün hastane masraflarını biz karşılayacağız, kaybınız için çok üzgünüm Bayan Midoriya."
Hasiktir, onu gerçekten hastaneye yatıracaklardı. Böyle olamazdı, bu evrende bu şekilde yaşayamaz.
Pekala, bu berbat ama başka seçeneği yok. Sadece bir geceye ihtiyacı var.
Bir gece ve İzuku'ya geri dönecek...
---
İzuku ıslanmış gözleriyle doktora baktı, karşısında duran makinanın sesi kulaklarına dolduğunda bunun kaçınılmaz son olduğunu biliyordu. Ama siktir, ona geri döneceğini ummuştu.
Kendinden nefret etti, çocukluk arkadaşını, hayatının aşkını nefes almayı bırakana kadar ne kadar kötü durumda olduğunu anlamadığı için nefret etti.
Kalbi ağrıdı, sesini özledi. Aylardan sonra sonsuza kadar duyamayacağını öğrendiği sesi özledi.
O kadar ağlamıştı ki gözlerinden akan yaşlar artık normal geliyordu. Ama dudaklarını oynatamadı, bir şey diyemedi.
Ve herkes biliyordu ki artık ne yaparlarsa yapsınlar İzuku'nun gözlerindeki parlaklık geri gelmeyecekti.
Çünkü onların ne olduğu her zaman bir muammaydı, çocukluk arkadaşı, düşman veya başka bir şey. Adı asla konulamamıştı ya, fakat bağları dünya üzerindeki çoğu şeyden güçlüydü. Ne olursa olsun.
Ve cidden siktir, İzuku sonuna kadar suçlu hissediyor. Her gece baş ucunda elinden hiçbir şey gelmediğine ağladığı herkes biliyor. Mahvoldu, göz altları berbat halde. Uyuyamıyor.
Ve uyuyabileceğini düşünmüyor, çünkü kâbusu gerçek oldu ve bundan daha korkunç ne olabilir bilmiyor.
Hadi ama, o Bakugo Katsuki, güçlüydü güçlü olmalıydı ve belki bu kadar aptal olduğu için ona kızması gerekirdi.
Bu düşünceyle İzuku gizleme gereği duymadan hıçkırıklarını serbest bıraktı, bedeni içten içe titredi.
O sadece, bunu asla tahmin edemedi.
Odasına girdiğinde...
Sensei'ye söylerken tüm bedeninin titrediğini ve konuşmadığını şoka girdiğini annesine anlatılırken bir daha yaşıyor.
Tekrar, tekrar, tekrar.
Hayatı boyunca övünüp durduğu özgünlüğü ölümü oldu.
İnsanları kurtarmak için kullanacaktı, ve kötülere gereken dersi verecekti hep bunun hayalini kurdular değil mi?! İzuku sebebini asla bilemeyeceği için ağladı. Gerçekten kendisinin de bunu hak ettiğini düşündü mü yoksa hepsi zihnindeki aldatmacalar yüzünden miydi?
Onu korumak için orada olmalıydı.
Çocuk gerçekten bilmiyor, ama hemen önce elini tutup onu durdurabilirdi. Yapabilirdi.
Bundan sonra herkesi kurtarsa ne fark edecek ki? Katsuki'yi kurtaramadı.
---
OKUYUN!!!
Ahem, öncelikle okuduğunuz için teşekkürler, bölümü biraz daha güncellerim. şöyle ki:
Katsuki hikayenin başından beri aynı yerdeydi, ama halisülasyonlar görüyordu özellikle rüyaları ile gerçeği ayıramıyordu. Sözde evren değişmesi sadece kendi zihni içindeydi. Sözde birlikte oldukları gece İzuku onda garipliği sezmiş ve kendi odasında kalmaya ikna etmişti ama sadece uyudular. Yani o gece de tamamen rüyaydı. Çoğu şeyi unuttuğu için hikayede parçalar tam birleşmiyor, çünkü arada kendine geliyor ama o süreler hafızasında kalmadı. Örneğin gerçekten İzuku ile asansöre bindiler ama aslında ona soracağı şey dersle ilgiliydi ama Katsuki paranoyak davrandı sadece. Asansörden indiklerinde İzuku anormal davrandığını fark edip revirde yatmasını sağladı. Yani kısa süreliğine dinlenmediğini falan düşündü sadece, akıl hastanesi söz konusu değildi.
Ama Katsuki öyle olduğunu düşündü, söz ettiğimiz kadın asla var olmamıştı bu arada. Tamamen hayali. Bakugo hastanede olmaktan çok korktuğu için zihni ona bir bahane buldu ve revirde dinlendiği gece kimse yokken özgünlüğünü kullanarak kendini öldürdü. Onu kontrol için sabah ilk gelen İzuku olduğundan o haline tanık olan da o oldu. Uyanmasını beklerlerken çocukluğundan beri şizofreni olduğu ama düzgün önlem alınmadığından gittikçe kötüye gittiği ortaya çıktı. Ayrıca Katsuki son anlarında gerçekten kendini öfke sorunları yüzünden suçlu hissediyordu içten içe hak ettiğini düşündü.
Ah, tabii bir de İzuku'ya kavuşmayı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
grave || bakudeku
Fanfictionbasically şehirde her hafta ölecek kişilerin ismini gösteren bir cenaze aracı vardır ve eski ünlü müzisyen katsuki bakugo kendisine yabancı gelmeyen bir isimle karşılaşır.