29 Eylül olmuştu bile. Sabah kalktığımda midem bulanıyordu. Akşam iş olduğu zamanlarda hep midem bulanırdı ama bu sefer sondu. Ertesi gün Yoongi'nin yanına gidip istifa ettiğimi söyleyecektim.
Bulantımı kesmesi için bir hap alıp akşam giyeceklerimi seçmeye başladım. Bu gece daha bir özenli olmak istiyordum. Son işim olduğu için hakkımda kötü konuşulmasını istemezdim.
Kıyafetleri yatağın üstüne atıp Tae'yi aradım.
çalıyor...
"Hyung?"
"Tünaydın Tae. Ne yapıyorsun?"
"Jungkook bize gelecekti de evi topluyorum. Sen?"
"Çifte kumrular siziii. Akşamki iş için hazırlık yaptım da duşa girmeden seni arayayım dedim."
"Korunmayı unutma hyung. Gider ayak hamile kalmanı istemeyiz hahahaha."
"Hiç komik değilsin. Zaten stresliyim, dalga geç diye aramadım seni!"
"Ee ne giyeceksin? Tanga falan giy. Sana yakışır, gerçi benim hyungum çıplak gezse bile seksi."
"Telefonu kapatacağım şimdi suratına Tae!"
"Tamam tamam kızma. Nerede buluşacaksınız?"
"Attığı konumda"
"Waaaooow bayağı açıklayıcı oldu sağ ol."
"Ben sana inanır mıyım?(möge aplanın sesiyle okuyun) Geçen sefer söylediğimde Jungkook'la ikiniz beni gözetlemeye gelmiştiniz. Adama rezil olmuştum."
"Ya hyung. Bizim amacımız seni kontrol etmekti. İyi misin değil misin diye. Yoksa nasıl çalıştığını ya da minik Hoseok'u merak ettiğimizden değil yani ehehehe."
"Tabii tabii sen onu benim külahıma anlat. Yanınıza geldiğimde bana performans oylaması yapıyordunuz. Koynumda yılan beslemişim be!"
"Koynunda değil de aşağılarında besliyorsun. Hatta içine falan giriyor o yılan hahaha. Bu arada ciddi bir şey soracağım hyung. Hiç seme olduğun ilişkiler oldu mu? Hep uke olmak acıtmıyor mu bir yerden sonra."diyerek kulağımda kahkahalar atmıştı.
"Senin dilin fazla uzadı. Ben senin sakar garsonluk anılarından, Jungkook'un üstüne koca bir kâse çorbayı nasıl döktüğünden ve Jungkook'un seni lokantanın ortasında nasıl dövdüğünden bahsedip duruyor muyum da sen benimle böyle dalga geçiyorsun."
"Ben en azından hayatımın aşkının üstüne çorba döktüm, ya sen? Sen Yoongi hyungun gözüne girebilmek için milletin sana girmesine izin veriyorsun.."dedi tek nefeste. Jungkook'tan yediği dayağı bir senedir hazmedemiyordu. Ne zaman dile getirsem sinirlenir ve laf çarpıtırdı.
"Taehyung.." kısa bir sessizlikten sonra devam etti.
"Özür dilerim hyung. Ağır konuştum."
"Haklısın Tae. Yarın istifa dilekçemi Yoongi'ye vereceğim. Neyse şimdi gitmem gerek. Jungkook'a selam söyle."
"Benim yerime öp demedin, hayret."
"Onu zaten yapıyorsun Taehyung. Söylememe gerek yok diye düşünmüştüm ama benim yerime de öp bari. Yanağından."
"Hangi yanağından tam olarak?"
"Aishh sus. Midem kalktı yine."
"Bunu diyen de birkaç saat sonra tanımadığı adamın tekini vakumlayacak."
"Kes sesini Tae. SON DİYORUM SON NESİNİ ANLAMIYORSUN!"
"Seni sinirlendirmek çok zevkli."
"Ah her neyse. Görüşürüz."
"Görüşürüz hyung~"
Telefonu kapatıp koltuğun üstüne fırlattım. Sıcak bir duş bedenimi ve zihnimi rahatlatırdı belki.
Duştan çıktıktan sonra saate baktım. Hala vaktim vardı ve canım kahve istiyordu, acı bir kahve.
Kahvemi alıp instagrama girdim. Yoongi gönderi atmıştı.
minyyoongi: ona gitar çalmamı çok seviyor. Bana bakışına bakın:)
7k beğeni
*bu gönderi yorumlara kapatıldı*
"Aishhh Yoongi! Gerçekten..."
#########
Hoseok'a çok üzülüyorum canım benim. Neyse ki onu bu durumdan bir tek ben kurtarabilirim ㅋㅋㅋㅋ
Sizi seviyorum aşklarımm
Voteler yorumlar falan siz konuyu biliyorsunuz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Fuhuş // sope
Fanfiction[T A M A M L A N D I] "Ben en azından hayatımın aşkının üstüne çorba döktüm, ya sen? Sen Yoongi hyungun gözüne girebilmek için milletin sana girmesine izin veriyorsun.." {sope*taekook*namjin*minsung*jimolly}