En az 3 smut yazmadan final yapmıcam :)
Sadece söylemek istedim ldşxödşşxşdöşxBu bölümden 2 tane yazdım ama bu daha güzel oldu. Umarım seversiniz
İyi okumalar😋
###########
Hoseok hyung 2 gündür ortalarda yoktu. Telefonunu açmıyor, evine gelmiyor, mesajlara bakmıyordu. Her yerde onu aramıştık. Yurt dışındaki ailesi ve akrabalarına kadar, her taşın altını didik didik etmiştik. Fakat yoktu. Yer yarılmış da içine girmişti sanki.
Hoseok hyung olmayan kişi, Tae'ye 'kardeşim' kelimesi içeren bir mesaj attıktan sonra eve geri dönmüştük. Gidebileceği bütün adresleri ve arayabileceği bütün numaraları bir kağıda yazmıştık. Ertesi gün de erken saatlerde Yoongi hyunga gitmiş ve Hoseok hyungu tanıyan herkesi oraya çağırmıştık. Namjoon hyung, Seokjin hyung, Jisung, Minho ve Felix.
Akşam not aldığımız kağıdı çıkarmış, ortaya koymuştuk. Olan biteni kısaca anlatmıştık. Hoseok hyungun Jimin'e gittiğini ve sonra şüpheli bir mesaj atarak ortadan kaybolduğunu. Daha sonrasında herkes bir görev edinmişti kendine. Yedi kişi seferber olmuştuk Hoseok hyungu bulmak için. Hepimiz eli boş eve geri dönünce polisleri arayıp kayıp ihbarında bulunduk. İfade vermemiz için karakola çağrıldık fakat polisler de Hoseok hyungun 'bayıltılarak kaçırıldığı' delilinden başka delil bulamamıştı.
"Nerede bu çocuk?" Yoongi hyung sürekli sinirden saçlarını çekiştiriyordu. Aramızda en çok gerilen oydu çünkü Jimin onun eski sevgilisiydi. Kendini suçlaması normaldi.
"Atladığımız bir şeyler var. En baştan düşünelim."demişti Namjoon hyung. Onun zekasına ihtiyacımız vardı.
"DAHA KAÇ KERE ANLATACAĞIZ OLANLARI AMINA KOYAYIM!" Hoseok hyungun kaybolması üzerine Taehyung çok fazla çökmüştü. Şu 2 günde 10 kilo verdiğine emindim. "Ben yatmaya gidiyorum ne haliniz varsa görün."diyerek koltuktan kalktı ama başı döndüğü belliydi. Tekrar oturduğunda "Gidemiyorum, anlatın."demişti. Onu böyle görmek beni de yıpratıyordu.
"Jimin'in evine gidip baktık. Sehpanın üstünde iki kahve bardağı vardı. Birinde de bayıltıcı ilaç çıktı. Hoseok'un telefonu kapalı, Jimin'inki de çalıyor çalıyor açan yok. Acaba bir kere daha mı denesen Yoongi?"diye sordu Seokjin hyung, Yoongi hyunga dönerek.
"Bu yüz milyonuncu arayışım ama deneyelim. Hazır mısın Minho?"
"Hazırım. Ara hadi."
Plan şuydu; Yoongi hyung, Jimin'i arayacak ve Minho da telefon sinyalinden yerini tespit edecekti. Her seferinde 'bir umut' diyerek arıyordu ama kimse açmıyordu. Telefon birkaç çalıştan sonra açılmıştı.
Duyulan tek şey hızlı alınıp verilen nefes sesleriydi. Yoongi hyung birkaç kez 'alo.' dedi ama konuşan yoktu, sadece nefes sesi. Sonra birinin bağırmasıyla hepimiz çığlık attık. "DEMEK BURADASIN SENİ KÜÇÜK OROSPU!" Yoongi hyung, refleks olarak aniden telefonu kapattı.
"Chan itinin sesi bu. Nerede duysam tanırım. Hoseok'u, onun kaçırdığını tahmin etmeliydik. Hep yanlış yerde aradık. Chan'ın bütün adreslerini bulun." Seokjin hyung hepimize emir vermişti ve hızla Minho'ya geri dönmüştü. "Yeri tespit ettin mi?"
"Tabii ki. Konumu atıyorum."diyerek Seokjin hyungu yanıtlamıştı Minho. Cidden bu konuda bayağı iyiydi.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Fuhuş // sope
Fanfiction[T A M A M L A N D I] "Ben en azından hayatımın aşkının üstüne çorba döktüm, ya sen? Sen Yoongi hyungun gözüne girebilmek için milletin sana girmesine izin veriyorsun.." {sope*taekook*namjin*minsung*jimolly}