#hatırlatma#
Yoongi kapıyı neşeyle açtı fakat gelen kişi istemediği biriydi.
#hatırlatma bitti#
"İyi ki gel-" Bu orospu çocuğunun burada ne işi var? Iyy bir de parmaklarını öpecektim. Bu sikik herif için tükürüğümü bile ziyan etmem ben be.
"Selam!" Elini sallayıp mal mal sırıtıyordu. Şimdi o elini çevirip bir tarafına sokacağım haberi yok. Ondan nefret etmek için birçok nedenim vardı. Neyse Yoongi sinirlenme.
"Niye geldiniz?"
"Patronunu böyle mi karşılıyorsun Yoongi. Çok ayıp. Bunca sene sana hiçbir şey öğretemedim mi ben?"diyerek içeri adımlamaya çalıştığında önünü kestim.
"İçeri giremezsiniz. Arkadaşlarım içeride. Başka bir gün konuşsak olur mu?"dedim. Dün akşam meyhaneye gitmediğim için kızacaktı ve arkadaşlarımın bu kavgayı duymasını istemiyordum.
"Dün meyhaneye gitmemişsin?"
Olay çıkmaması için sessizce konuşmaya özen göstererek cevapladım. "Dün arkadaşlarımın sevgililik yıldönümüydü ve onu kutladık. Bu hafta her gece giderim. Lütfen olay çıkarma ve git."
"BANA NE SENİN ARKADAŞININ SEVGİLİLİK YILDÖNÜMÜNDEN YOONGI! SANA DEFALARCA SÖYLEDİM İŞİNE ZAMANINDA GİDECEKSİN DİYE!" Bağırıp duruyordu ve biri duyabilirdi. Zengin iş adamı Min Yoongi'nin aslında meyhanede şarkıcılık yaptığını öğrenmeleri için henüz çok erkendi. Elbette onlara söyleyecektim ama pat diye değil.
"Sessiz olun Bay Bang. Özür dilerim. Bir daha tekrarlanmayacak." Onun aksine ben fısıldıyordum.
"Öyle olsa iyi olur. Bana saçma sapan bahaneler sunma."diyip gitmişti. Arkasından bir süre baktıktan sonra kapıyı kapattım. Salona yalnız girdiğimde Hoseok, "Kimmiş gelen?"dedi.
"Ş-şey gelmiş ya. K-kapıcı. Heh kapıcı gelmiş. Çöpleri istedi." Anlamayan bakışları üzerimdeydi. Onun o masumluğu karşısında yalan söylemek çok zordu.
"Çöpleri atmadın mı sen?" Doğru, markete gitmeden önce çöpleri atmıştım.
"Aynen işte. Attım. Ona da öyle dedim zaten. Ben attım dedim, sen boşuna gelmişsin dedim. O da tamam dedi, ben gideyim o zaman dedi. Ben de tamam git dedim." Allah'ım kurtar beni. Yine kapı çal- "Aaa kapı çaldı. Kapı çaldı, ben gideyim bakayım. Bu sefer kim gelmiş?" Koşa koşa salondan çıktım. Yalan söyleyeceğim diye şekilden şekle girmiştim. Kesin deli olduğumu düşünüyordur. YA DA BİR YALANCI OLDUĞUMU! Amına koyayım ben apartmanda, sitede falan oturmuyorum ki ne kapıcısı? Yalan söylemeyi bile beceremeyen salağın tekisin Yoongi.
"Seeelaaam. Biz geldik."diyip boynuma sarıldı Seokjin. Normalde pek sevmezdim böyle sarılmasını ama şu an gelmesine çok mutlu olduğum için sesimi çıkarmamış ve ona sarılmıştım. Geri çekilip ellerini yanaklarıma koydu. "Sen iyi misin Yoongi?"
"İyiyim. İyi ki geldiniz. Hoş geldiniz." Kaşlarını çatmış suratıma bakıyordu hala. "Bir şeyim yok Seokjin. Geç içeri işte." Sesim sinirle çıktığında 'sonra konuşacağız' bakışı atmış ve içeri geçmişti.
Önümde yürürken aynı zamanda konuşuyordu. "Biz de kapıda Namjoon'la karşılaştık."dedi. Açıklama yapmasına gerek yoktu ama o konuşmayı seviyordu. Bu yüzden sadece "İyi."dedim.
Salonda muhabbetin bayağı koyulaştığı bir anda Seokjin bana kaş göz hareketi yapıp mutfağa çağırdı. Ben de sorgulamadan arkasından gittim.
"Neler dönüyor Yoongi? Sen bana hiç sarılmazdın. En azından iyi günlerde."demişti. Çok endişeliydi. Seokjin'le çok uzun zamandır arkadaş, hatta kardeştik. Bir sorunum olsa hep ona anlatırdım. Gerçi ben anlatmazdım, o anlar ve beni anlatmam için zorlardı. Şimdi de o anlardan birini yaşıyorduk. İçeridekileri çok fazla bekletmemek için uzatmadan konuya girdim çünkü ne olduğunu öğrenmeden beni asla bırakmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Fuhuş // sope
Fanfiction[T A M A M L A N D I] "Ben en azından hayatımın aşkının üstüne çorba döktüm, ya sen? Sen Yoongi hyungun gözüne girebilmek için milletin sana girmesine izin veriyorsun.." {sope*taekook*namjin*minsung*jimolly}