(Yoongi'nin sarı, Jungkook'un siyah olduğunu düşünün:))
jeonkookie: movie night w/minyyoongi
4.6k beğeni 243 yorum
n: bunlar nereden tanışıyor aq yetişemiyorum
^b: biri hobinin eski patronu biri kankası doğru düzgün stalk yapsan bilicenktaeh: lan it bizi niye etiketlemedin
^junghobii: evet biz niye yokuz??
^minyyoongi: beni sizden daha çok seviyor diye ağlamayın
^jeonkookie: tüm gece boyunca ikiniz bir şeyler fısırdaştınız sinir oldum size o yüzden yoksunuz ayrıca tae sütyenin bende kalmış aşkım
^ktaeh: aptal kookie ben sütyen mi takıyorum. Lan.. kimin o sütyen jungkook çabuk telefonunu aç
^jeonkookie: ups.. kimin acaba bir gelip baksan mı??
^ktaeh: geliyorum it bekle
^junghobii: nereye gidiyorsun amk işteyiz
^ktaeh: doğru haklısın o zaman akşam geliyorum it bekle
^jeonkookie: malsın falan ama seviyorum seni
^ktaeh: yiaa yicem<3*diğer yorumları görüntüle*
***
Dün gece hepimiz koltukta uyuyakalmıştık. Sabah uyandığımda Jungkook ve Taehyung koltuğun bir tarafında sarılmış, biz de Yoongi ile diğer tarafında sarılmış uyuyorduk. Dün ona sarılmak istediğimi hatırlayınca yüzümü buruşturdum. Neyse ki beni terslememiş ve kabul etmişti.
Yavaşça kafamı göğsünden kaldırıp yüzüne baktım. Bebek gibi uyuyordu. Keşke dedim kısa bir an için, keşke seninle arkadaştan öte olabilseydik.
Sabah hep beraber kahvaltı yaptıktan sonra iş için dağılmak zorundaydık. Pazar günü için sözleşip pikniğe gitme kararı aldık.
Bulaşık makinesini dizerken o pikniğin hayalini kuruyordum. Yoongi ile çimlere uzanıp bulutları izlemeyi, ona kendi ellerimle yaptığım kurabiyelerden yedirmeyi, bacaklarıma koyduğu kafasının ağırlığını, saçlarını okşamayı,...
"Kime diyorum ben?? Heeey dünyadan Hoseok'a." Muşmula suratlı şerefsizin sesiyle hayallerim bölündü.
"Ne istemiştiniz Bay Park?"diyip doğruldum ve belimi düzelttim.
"İşlerin bitti mi diye kontrol ediyordum. Bakıyorum da bitmişler bile şimdi gidip tuvaletleri temizle. Pırıl pırıl olsun. Yarın parti verilecek."
"Tamam." Artık sorgulamıyordum çünkü alışmıştım. Ne kadar itiraz edip karşı çıksam da eninde sonunda dediğini yapıyordum.
Elimde temizlik malzemeleriyle birlikte tuvalete girdiğimde ağlama sesleri duydum.
"Hey? İyi misin?"diyerek sesin geldiği kabine yaklaştım. Kapı açılmış ve içerideki adam aniden boynuma sarılmıştı. Başta kim olduğunu anlayamamıştım ama bu Tae idi.
"Hyung." Ağlamaya devam ediyordu.
"Neyin var?"
"Jungkook ile kavga ettik ve benimle konuşmuyor. Biliyorsun yarın bizim ikinci yıldönümümüz ve bunu bizim kafede kutlamak istediğini söylemişti, ben de tamam demiştim ama Bay Park izin vermiyor. Ayarlayamadığım için bana kızdı ve daha iyi bir yer bulamazsam benimle konuşmayacağını söyledi."
"Ama yarın burada bir parti olacakmış. Sizin partiniz olmasın o?"
"Hayır hyung. Bay Park yarın için başka bir partinin olduğunu söyledi. Başka bir güne de Jungkook istemiyor illa yarın olacakmış."
Aklıma bir yer gelmişti ama söyleyip söylememek arasında gidip geliyordum. Kendimi bu planın dışında tutabilirsem onları barıştırabilirdim.
"Kafe olması şart mı? Romantik bir yemeğe çıkarabilirsin bence onu. Hem sevgililik yıldönümünde parti mi verilir?" Söylediğimle gözleri parlamıştı.
"Haklısın bu aklıma gelmemişti. Ama dur bir saniye mekanı nasıl ayarlayacağız?" Tuvaletin içinde volta atmaya başlamıştı.
"Sakin ol Tae! Aslında bir yer biliyorum ama ne dersin tam olarak onu bilmiyorum." Gerildiğim için ellerimle oynamaya başladım. Bu gerçekten korkunç bir şeydi.
"Söyle hadi çatlatma."
"Christaurant. Chan'ın restorantı."
############
Olayları bir şekilde bağlamaya çalışıyorum ama olmuyor lsşlxisöxişsixd
Neler yapıyorsunuz?
Seviyorum sizi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Fuhuş // sope
Fanfiction[T A M A M L A N D I] "Ben en azından hayatımın aşkının üstüne çorba döktüm, ya sen? Sen Yoongi hyungun gözüne girebilmek için milletin sana girmesine izin veriyorsun.." {sope*taekook*namjin*minsung*jimolly}