İyi okumalar🍭
Chan'ın attığı konuma gelmiştim. Bir dağ eviydi. Arabayla gelirken bir göl bile görmüştüm. Zengin biri olmalıydı. Arabadan inip temiz havayı içime çektim. Karnıma ağrılar giriyordu yine.
"Hadi Hoseok, son."
İçimden sürekli bunu son kez yaptığımı hatırlatıp durdum kendime. Kapının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp kapıyı çaldım ve yüzüme bir gülümseme yerleştirdim.
"Hoş geldin Jung. İçeri geç."diyerek yana kaymıştı Chan olduğunu düşündüğüm kişi. Çok sevecen ama garip birine benziyordu.
"Siz Chan olmalısınız, öyle değil mi?"
"Evet fakat sizli bizli konuşmayalım lütfen. Sen diye hitap edebilirsin."
"Peki."
Salona gelmiştik. Koskocaman, ahşap döşemesi olan bir salondu. Dağ evi konsepti evin içine de yansıtılmıştı.
"Jung! Bir şey içmek ya da yemek ister misin yoksa..?" Yavaşça yanıma gelip sokuldu ve saçlarımla oynamaya başladı. "Yoksa artık başlasak mı ha, ne dersin?"
Biraz gerilmiştim.
"T-tabi."
Bana dokunması tüylerimi diken diken ediyordu. Evet daha önce birçok adamla yatmıştım ama Chan'ın farklı bir aurası vardı. Seksiydi, ses tonu derindi ve... Ve sanki beni uzun zamandır arzuluyor gibiydi. Bu rahatsız edici.
***
Sabah sabah telefonumun çalmasıyla uyandım. Kendi evimde değildim, Chan'ın yatağındaydım.
Arayan Tae idi.
"Efendim Tae."
"Hyung birazdan patron gelir. Sen de istifanı verip kafeye gel. Ben patrona senden bahsedeceğim sonrasında seni görmek isteyebilir. Hatta direkt başla bile diyebilir çünkü biliyorsun garsonlar yeterli değil."
"Tamam oraya gelmem yaklaşık 5 saat sürebilir."
"Hyung senin evinle şirket arası 1 saat, şirketle kafe arası yarım saat sürüyor ve senin araban var?"
"Ben evde değilim Tae."
"Ah! Doğru ya senin dün gece son işin vardı. Nasıl unuturum hahahaha."
"Komik. Neyse kapatmam gerek. Görüşürüz."
"Görüşürüz hyung."
Chan elinde kahvaltı tepsisiyle içeri girmişti. Dün gece olanlardan sonra popomun üstüne oturamıyordum.
"Birilerinin canı biraz tatlı galiba. Kahvaltını et de sana krem süreyim sevgilim." dedi yüzündeki pis sırıtışla. Midem bulanmıştı.
"Gerek yok iyiyim ben. Kahvaltı için teşekkürler ama gitmem gerek. Müşterilerin evinde kalmamız doğru değil. Patrona söylemezseniz sevinirim."
Hızla ayağa kalkıp giyindim. Patrona söylese ne olacaktı ki zaten ayrılacaktım.
Eşyalarımı topladıktan sonra koşarak aşağı indim.
"Kaçar gibi gitmeseydin keşke Jung. Bunu tekrarlayalım."diyerek bağırdı kapıdan ben arabaya binerken.
"Hiç sanmıyorum berbat fantezilerin var. Götüm yırtıldı amk."diye mırıldandım.
Eve gidip duş almam gerekiyordu. Daha sonrasında şirkete gidecektim, önceden yazdığım dilekçemi ve Yoongi'ye duygularımdan bahsettiğim mektubumu ona verecektim. Bir daha da oranın önünden geçmeyecektim.
###########
Uzun ve güzel bi bölüm yazamamakla lanetlendim
Hoseok'un hayat adamlığına bir sonraki bölümde son veriyorum. Daha az acı çek diye Hoseok değerimi bil kdşxlsildisşdild
Sizi seviyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Fuhuş // sope
Fanfiction[T A M A M L A N D I] "Ben en azından hayatımın aşkının üstüne çorba döktüm, ya sen? Sen Yoongi hyungun gözüne girebilmek için milletin sana girmesine izin veriyorsun.." {sope*taekook*namjin*minsung*jimolly}