16 Ağustos
09.34* H:Sonunda bugün kavuşuyoruz meleğim. Seni çok özledim!
F:Çok mutluyummm
H:Ben şirketteyim. Geleceğini söylemiştin neden hala burada değilsin?
F:Oh çünkü bugün işimin olmadığını ve gelmeme gerek kalmadığını söylediler. Seni evde bekliyor olacağım. Brownie yaptım!
H:HEMEN GELMEK İSTİYORUM O BROWNİE'LERE İHTİYACIM VAR. Ve sana :)
F:Kkkk sakin ol Jinniee. Güzelce çalış sonra benim ve brownie'lerin tadını çıkar. <3
Felix yalan söylemişti yani zorunda kalmıştı. Aslında şirketten dinlenmek için izin istemişti. Son bir haftadır kolunu bile kaldıramıyordu. Kontrolsüz şekilde fazlasıyla kilo vermiş, yemede zorluk çektiği için güç toplayamamıştı. Hyunjin Amerika'da verecekleri konserler için iki haftadır Felix'in yanında değildi. Her gece görüntülü arayıp nasıl olduğunu öğrenmiş, ilaçlarını içmesi için saat başı mesaj atmıştı. Çilli çocuk her gece onu telaşlandırmamak için iyi rolü yapmıştı ama gerçekleri çok iyi biliyordu. Hissetmişti.
15.42
F:Seni seviyorum Jinnie
...
Elindeki papatya buketi ve Amerika'dan çilli çocuk için aldığı hediyeyle yola çıkmıştı. Sanki onu ilk defa görecekmiş gibi hissetmişti, kalbi sıkışıyordu. Duran arabayla geldiklerini anlayıp, şoförü beklemeden indi. Kapının önüne gelince yavaşça vurup, meleğinin açmasını bekledi. Kısa bir süre bekledikten sonra açmayınca duymadığını düşünüp Felix'in her ihtimale karşı seramiklerin arasına sakladığı anahtarı alıp kapıyı açtı. Mırıldanarak içeri girdiğinde görmek istediği görüntü kesinlikle bu değildi. Cam kırıklarının arasında kalan kasılmış beden görmeyi kesinlikle hayal etmemişti. Kendine engel olamadan attığı çığlıklar arasında elindekileri kenara fırlatmış, yerde kasılmaktan daha da ufaklaşan bedeni bacaklarının üstüne almıştı. Aldığı gibi ağzından çıkan kanlar Hyunjin için son darbe olmuştu. Attığı çığlıklar, kucağındaki bedene yalvarışları daha da artmıştı.
"M-eleğim bak geldim Jinnie'n geldi. Aç gözlerini l-ütf-fen"
Kucağındaki bedenin tek bir yaşam belirtisi bile göstermemesi, aklını daha da yitirmesine neden oluyordu.
"HAYIR BANA SÖZ VERDİN GİDEMEZSİN! BİZ MUTLU OLACAĞIZ. MELEKLER ÖLEMEZ HAYIR"
"Hayır"
Gittikçe solan teni, çillerini gölgelemeye başlamıştı. Hyunjin'in gözyaşları minik bedenin üstüne düşerken beyninde Felix'in kahkahaları, yaşadıkları güzel anılar canlanıyordu. Titremeye başlayan vücudu her şeyi daha kötü hale getiriyordu. Çilli çocuğun dudaklarına öpücükler kondurup, onu hayata geri döndürmeye çalışıyordu. İşe yaramayacağını bilmesine rağmen yapıyordu, meleği ile birlikte kendini de kaybetmişti. Dudaklarındaki kanları umursamadan suratındaki galaksileri tek tek öpmüştü bunu son kez yaptığını bilirken.
"Hepsi benim suçum. Özür dilerim meleğim"
Minik çocuğun söylediğinin yalan olduğunu o an anlamıştı. Eğer gerçekten Tanrı olsaydı onu öpücükleriyle geri getirebilirdi. Ama o bunu yapamamıştı. Son kez, hiç olmadığı kadar sıkı sarılmıştı meleğine. Kabullenmek istemiyordu. Burnuna gelen brownie kokuları ile kendini daha bitmiş hissediyordu.
Şey burası bana sövme bölümü hihihi
Maalesef 2 bölüm sonra final aşkolar :'(
Ay yazarken ağladım iyi değilim
* Felix'in giydikleri
Tabi komple kan oldular ama..
* Hyunjin'in giydikleri
* Saçları
Medyaya koyduğum şarkıyı dinlemenizi öneririm aşırı aşırı iyi.
Oy vermeyi unutmayınnn <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐈 𝐍𝐞𝐞𝐝 𝐒𝐨𝐦𝐞𝐛𝐨𝐝𝐲 [𝐇𝐲𝐮𝐧𝐥𝐢𝐱]
Fanfiction"Sözünü tutacak mısın?" "Bunu benden isteme Yongbok, yapamam." [Angst]