16. Kesinlikle elinde olan bir şey.

2.4K 298 139
                                    

Oy ve yorum lütfen.

Not: Ne zaman bir üçlü ilişki ya da biraz daha gözü dışarıda bir karakter olsa 'Sadakatsiz Volkan' yorumları yazıyorsunuz. Kimseyi kırmak ya da üzmek niyetim değil. Baştan söylüyorum. Bu kitap threesome/poliamori olduğu için elbet ikisini de sevecek. Sadakatsiz yorumu görürsem direkt yorumu silerim haberiniz olsun. Öteki kitaplarımda da çok oldu bu. Ama ben kitabım hakkında yorum okumak istiyorum, dizinin değil.

Teşekkür ediyor ve anlayışınızı umuyorum... <3
______________________

Duyduğu tıkırtıyla gözlerini açtı Felix. Saatin kaç olduğunu o an için bilmese de hızlıca yerinde toparlandı. Başının hafif ağrıdığı ve gözlerinin yandığını hissediyordu. Elleri şakaklarına gidip oraları ovalarken bir yandan irisleri etrafta gezip Hyunjin'i aradı. Ne yatakta vardı ne de odada. En son onun kucağında ona sarılarak durduğunu hatırlıyordu ancak şimdi buradaydı. Büyük ihtimal uyuyakalmıştı, Hyunjin de kendisini yatağa yatırıp evden çıkmıştı.

Birkaç saniye için duyduğu adım seslerine kulak kesildi. Gittikçe yaklaşan seslerin kime ait olduğunu anlaması zor değildi. Gözlerini kapıya sabitledi ve çok geçmeden kapı girişinde göz göze geldiği Minho'ya karşı yerinden kalkıp kalkmamak arasında kararsız kaldı.

Minho ise yalnızca büyük bir soru işaretiyle hafifçe güldü. Elindeki motosikletin anahtarını çekmecenin üzerine bıraktı ve kendisine bakmakta olan adamı umursamayarak kendini koltuğa attı.

Felix onun içtiğini çok rahat görebiliyordu. Hem tavırlarındsn hem de burnuna dolan yoğun alkol kokusundan belliydi.

Üzerindeki uykulu hali atmaya çalışarak yerinden kalktı. Neredeyse parmak uçlarında gidiyormuş gibi bir sessizlikle sevgilisinin yanına gidip koltuğa yerleşti.

Konuşmak o an için istediği bir şey değildi. Susmak belki de bu saatten sonra yapması gereken en iyi şeydi.

Hyunjin'le konuşurlarken uzun olan ona birkaç tavsiye vermiş, biraz daha tutarlı olmasını ve kendini kontrol etmesi gerektiğini söylemişti. Felix'in bunları nasıl yapacağı hakkında bir fikri yoktu. Hyunjin'in tutarlı olması isteğini düşündüğüyse tek bir sonuca varıyordu.

Tutarsız davranıyordu...

Odanın sessizliği kulaklarını doldurdu. Tek ses, ikilinin nefes sesleriydi ve Minho hâlâ Felix'in yüzüne bakmayı reddediyor gibiydi.

Sakin olmalıydı, uzlaşmacı olmalı ve onu sinirlendirecek her hareketten her konuşmadan kaçınmalıydı.

Elleri Minho'nun çıplak koluna gitti ve ona dokundu. Teninin soğukluğu o an için Felix'i de üşüttü. Motosiklet üzerinde tişörtle giderse böyle olması normaldi fakat bu Minho'nun umurunda gibi görünmüyordu.

"Üşümüşsün." diye mırıldandı.

Minho kolunu çekmek için yeltelendiğinde ona izin vermek yerine kollarını oturduğu yerden sevgilisinin beline sardı.

Büyük olan kırmızı saçlının yaptığı harekete karşı ona üstten bir bakış atıp gözlerini devirdi. Kendini affettirmeye mi çalışıyordu? Komikti. Ne yaptığının farkında bile olmadığına emindi Minho. Nerede hata yaptığını bildiğini sanmıyordu.

"Çok kırdım değil mi?"

"Sonunda fark ettin yani." Sorduğu soruya soruyla cevap veren Minho'yu nasıl yatıştıracağını düşündü. O hâlâ kızgın görünüyordu. "Kendini bırakıp biraz beni mi düşündün? Şu an bunun için ağlayabilirim." 

Last Night | Minlixjin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin