1.Bölüm

182 5 2
                                    

Ben Şimal. Hayatı boyunca babasının nefretinden uzak tutulmaya çalışılmış bir kızım. Annem, aslında üvey annem ama bunu sonra anlatacağım, benim tek kurtuluşumun okumak olduğuna inanıp beni bu konuda hep destekledi. Babamdan korudu. Ben de onun bu desteğini bu çabasını karşılıksız bırakmadım. Çok çalıştım. Yaşıtlarım oyunlar oynarken ben ders çalıştım. Öğretmenlerimden tek bir olumsuz kelime duymaması için hep örnek öğrenci oldum. Hiç arkadaş edinmedim ve okuyup doktor oldum.

Son bir buçuk yıldır çalıştığım köye doğru yeniden yola çıkmıştım bir haftalık izin sonunda. Burası benim yuvam olmuştu. İlk kez huzurla, İlk kez benim diyerek kaldığım evim. Korkmadan uyuduğum, rahatça yemek yiyebildiğim evim.

İlçeye vardığımda köye gidecek minibüsün kalkmasına daha bir kaç saat vardı. Önce yemek yedim. Sonra bir kafeye geçip hem çay kahve içmeye hem de kitabımı okumaya başladım. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum karşımda birinin dikildiğini hissettim. Kafamı kaldırdığımda köyden yakinen tanıdığım hatta arkadaşım diyebileceğim Meryem'in abisi Mesut'u gördüm. Benden üç dört yaş büyük, yapılı, iri yarı bir adamdı Mesut. Pek konuşmuşluğumuz yoktu. Merhaba, merhaba o kadar. "Doktor hanım kusura bakmayın rahatsız etmek istemedim. Sizi burada görünce bir selam vereyim dedim" dedi gür sesi ile. "estağfurullah Mesut bey rahatsızlık olur mu. Minibüsün kalkış saatini beklerken biraz burada oturayım demiştim" diye cevap verdim hafif tebessüm ederek. "köye mi gideceksiniz?" diye sordu. "evet izindeydim, bugün geldim" dedim. "ben sizi götüreyim isterseniz. Biraz sonra çıkacağım yola. Boşuna beklemeyin o kadar zaman" dedi biraz mahcup bir şekilde. "aslında olabilir eğer size de zahmet olmayacaksa" diye mahcupça cevap verdim. Minibüsü beklersem eve varmam karanlık vakte denk gelecekti. Gülümseyerek "estağfurullah ne zahmeti araba zaten gidecek köye bomboş." dedi. "tamam öyleyse siz işlerinizi halledin Ben buradayım" diye ona yol gösterdim. Kafasını olumlu anlamda sallayıp kafeden çıktı.

Yarım saat kadar sonra Mesut'un minibüsü ile köye doğru yola çıktık. Yolumuz uzundu. Ben arka tarafta oturuyordum. Yorgunluktan bir süre sonra içim geçmiş.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum üzerimde bir ağırlıkla gözlerimi açtım. Üzerimdeki ağırlık Mesut'tu. Kıpırdamaya kurtulmaya çalıştım ama iri yarı adamın altında nefes bile zor alıyordum. "seni ilk gördüğüm zamandan beri aklımdasın" dedi. Bu söylediği o kadar iğrenç geliyordu ki şu an. Etrafıma bakmaya çalıştım. Her yerde ağaçlar vardı. Muhtemelen ormanın içine doğru çekmişti. Bağırsam da kimse duymayacaktı. "bırak beni" diyebildim. "birine ilgi duymak böyle bir şey değil. İlgi duyduğun insana zarar vermezsin" dedim ama beni duymuyor gibiydi. Yüzünü yüzüme yaklaştıdı. Dudaklarımı öpmeye çalışıyordu. Kafama bir o tarafa bir bu tarafa çevirerek kurtulmaya çalıştım. Eliyle saçımdan sımsıkı tuttu. Canım acıyordu ama daha da kötüsü artık kafamı oynatamıyordum. Öpmeye başladı. O kadar iğreniyordum ki yüzüm buruşuyordu. Bu onu daha da hırslandırdı. Bana saldırmaya başladı. Eli bütün vücudumda geziyordu. Pantolonumu çıkarmaya başladığında ağlayarak bağırıyordum. "bırak beni. Ben seni istemiyorum. Bu yaptığın da değiştirmeyecek. Ben senin köyünden bir kız değilim." ama beni dinlemiyordu bile. Tekme atmaya çalıştım. Ama onun umurunda bile değildi. İç çamaşırımı da çıkardıktan sonra dünya benim için kararmıştı.

İşi bittikten sonra kalkıp minibüsün içinde ileri geri yürümeye başladı. Ben hemen kıyafetlerimi giydim ve hıçkırarak ağlamaya devam ettim. Yanıma doğru yaklaştığında cama doğru iyice yapıştım. Ondan kaçmam beklemiyormuş gibi yüzünü acı ile buruşturdu. "özür dilerim. Ben bunu yapmak istemedim. Gerçekten istemedim. Özür dilerim" deyip duruyordu. Böyle bir şeyin bir özür ile affedilebileceğini mi düşünüyordu gerçekten? "evime gitmek istiyorum" dedim sesim öyle kısık çıkmıştı ki. Şoför koltuğuna geçti arabayı çalıştırdı. Kalan yolda ben hep ağladım. O da kendine küfürler edip durdu. Sonunda köye geldiğimizde kaçarak evime girdim. Kendimi yere bıraktım ve ağlamaya devam ettim. Neden sonra yerimden kalkabildim. Üzerimdekileri çıkarıp duşa girmeyi akıl etmiştim. Kendimi o kadar kirli hissediyordum ki saatlerce duşta kaldığım halde hala temizlenememiştim sanki. Üzerime limon kolonyası ile karışmış sigara kokusu yapışmış gibi hissediyordum. Onun kokusu bir türlü çıkmıyordu tenimden.

Neden şikayet etmedim? Daha doğrusu edemedim. Dedim ya babam hayatım boyunca benden nefret etti. Annem beni dünyaya getirirken ölmüş. Babam bunun için hep beni suçlamış. Ona çok aşıkmış. Sonra Nevin annemle evlenmiş. Onu hiç sevmedi. Aslında annemden sonra kimseyi sevmedi. Nevin annem bana öz anne gibi davrandı her zaman o yüzden ben de bunları bildiğimi ona söylemedim. İşte babam bu nefretinden dolayı okumamı bile istemedi. O sırada Nevin annem öz teyzeme ulaşmış ve onun hem maddi hem manevi desteği ile okuyabildim. Bana bütün bunları da o anlattı. Bütün bu nefret yüzünden babama başımdan geçeni anlatırsam bana asla inanmaz. Beni öldürebilir bile. Yani bir erkek şiddetinden başka bir erkek şiddetine döner iş ve ben de haberlerde gördüğümüz o kadınlardan biri olabilirim. Bu nedenle bunu gizli tutmak zorundayım.

Ne olursanız olun, nasıl imkanlarınız olursa olsun doğduğunuz çevre ve aileniz karar verme durumunuzu, başınıza gelen olaylara vereceğiniz tepkileri belirliyor.

Annem doğumu evde yapmış. Ona sadece yaşlı bir ebe kadın yardım etmiş. Köyde o dönem doktor yokmuş, sağlık ocağı tadikattaymış. Bu yüzden aile hekimi olmak istedim. Hiçbir anne ölmesin hiçbir bebek babasının merhametine kalmasın diye. Elbette herkes benim babam gibi olacak diye bir kural yok. Ama hiç olmasın böyle şeyler. Hiçbir kadın benim gibi sessiz kalmak zorunda olmasın. Ama kadınsanız maalesef kaderiniz erkeklerin ellerinde. Kendimi bildim bileli kurduğum hayallerimden bugün vazgeçiyorum. Az bir zamanım kalmasına rağmen göze batmadan bu köyden çıkabilmemin tek yolu TUS kazanmak. Buradan bir an önce gitmeliyim. Göze batmadan dikkat çekmeden gitmeliyim.

Sessiz kalışım o adama cesaret vermesin diye de bir şeyler yapmalıyım. Yoksa başkasına da aynı şeyi yapmayacağının bir garantisi yok. Bütün bunları düşünürken koltukta uyuyakaldım..

*********

ŞİMALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin