Korktuğum gibi olmamıştı. Burada herkes beni bağrına basmaya hazır bir halde beklemişti. Herkes beni ölen annemin yerine koymaya ya da onun emaneti olarak alıp koruma hazırdı. Bu beni tedirgin ediyordu. Çünkü hayatım boyunca Nermin annem dışında beni kimse sahiplenmemiş, koruyup kollamamıştı ki. Kimse koşulsuz sevmemişti.
Korkulu bir umut ile burada yaşamaya başlamıştım. Geçirdiğim bir kaç gün rüya gibiydi. Buraya gelmeden önce ölmek üzere gibiydim. Bunu sadece mental anlamda söylemiyorum. Fiziksel anlamda da bitip tükenmiştim. Yemek yiyemiyor, uyuyamıyor hatta nefes bile alamıyordum. İçimde bebekten kalan boşluk her geçen gün büyümeye devam ediyordu evet. Ama burada geçirdiğim günler o boşluğa alışmamda yardımcı oluyordu sanki. Bu sahipleniş, bu sevgi beni iyileştiriyordu. Özellikle anneannem içimdeki başka bir boşluğu, annemden kalan boşluğu, doldurmaya başlamıştı. Hem annemden kalan hem sonra bebekten kalan boşluklar bir kara delik olmuş beni yutmaya çalışırken buraya gelmek bana şifa olmuştu. Anneannem içimdeki kara deliğe beyaz bir ışık yakmıştı. Ve o ışık içimdeki karanlığı yavaş yavaş dağıtıyor gibiydi.
Bütün bu güzelliklerin içinde beni burada çok rahatsız eden bir durum vardı tabi. Birkan denen genç adam ve annesi neredeyse her gün buradalardı ve benden gözünü hiç ayırmıyordu. Bu beni o kadar tedirgin ediyordu ki.. Yaşadığım şey beni özgüvensiz, çekingen, korkak biri haline getirmişti. Oysa ben her zaman güçlü duran biriydim. Hatta kendi kendime bu gücümle övünürdüm bile. Ama bu topraklarda kadınsan kaderin etrafındaki erkeklerin ellerinde. Ne kadar güçlü olursan ol, ne kadar zengin olursan ol, ne kadar bilgili olursan ol.. Yaşadığım şeyin ruhumda bıraktığı acıyı kimse anlamayacağı gibi üstüne üstelik bana söylenecek şeyleri de az çok biliyordum. Dişi köpek kuyruk sallamazsa erkek köpek yanaşmaz. Ne yapmış da ayartmış.. Gibi gibi bir çok cümle. Çünkü bu pisliği yapan asla suçlu olmaz. Erkek ya elinin kiri olur.
Gün gelir de aşık olurum, iyi birini bulurum, bana babasızlığımı da sevgisizliğimi de unutturur umudum vardı hep. O gün o minibüste benim bu umudum da elimden gitti. Dedim ya yapan değildi ki suçlu. Ben kirlenmiştim toplumun gözünde. Ben anlatsam tecavüze uğradım diye inanacak mı karşımdaki? İçinde hep bir acaba olmayacak mı? Kendi isteyerek yaptığının üstünü kapatmaya çalışıyor diye düşünmeyecek mi? Hepimiz böyle düşüneceğini biliyoruz. Hepimiz bir kadın ne kadar çığlık atarsa atsın karşıdakinin bunu duymak istediği gibi anlayacağını biliyoruz. O yüzden bu Birkan denen adam isterse dünyanın en iyi adamı olsun benimle bir şansı yoktu, olamazdı. İlgili bakışlarına ters bakışlarla cevap vermekten başka da elimden bir şey gelmiyordu. Çünkü gördüm ki bu aile ona çok kıymet veriyordu. Eğer böyle bir şeyi dile getirse benden bir şans vermemi isteyeceklerini biliyordum. Onları asla kırmak istemem. Ama ben bu tarz bir ilişki için kapılarımı kapattım. Hayatımın sonuna kadar atlatamayacağım travmalarım vardı. İçimde kendi öldürdüğüm bebeğimin asla dolmayacak boşluğu vardı.
Buraya geldiğimden beri çok yol kastetmiştim kendi benliğim açısından. İyileşmeye başlamış, mutluluğu yeniden tadabilmiştim. Kendimi biraz toparladığım için sürekli ertelediğim bir şeyi yapmaya karar verdim. Nermin annemi aradım. Ne diyeceğimi, söze nereden başlayacağımı bilmiyordum ama bundan artık kaçamazdım. O benim annemdi. Ne olursa olsun beni yetiştiren, büyüten oydu. Şu an neler hissettiğini bilmeli ve bizim için hiçbir şeyin değişmediğini ona göstetmeliydim.
İkinci çalışta telefonu açmıştı. Ama konuşmamıştı. O da bilmiyordu sanırım ne konuşacağını. "Annemm" dedim sevecen bir sesle. "kuzum" dedi her zamanki sıcacık, şefkat dolu sesiyle. "annem bana kırılmadın değil mi?" diye sordum bütün mahcubiyetimle. "ben sana neden kırılayım yavrum. İnsan aslını neslini bilmek ister. Bu senin hakkın kuzum benim. Ben elimden geldiği kadar sana hissettirmemeye çalıştım ama elbette eksik kalmışımdır güzel kuzum. Asıl sen bana kırılıp küsme senden sakladım diye. Benim de elimden gelen bir şey yoktu " o konuşurken gözyaşlarım akmaya başlamıştı bile. Benim için babamdan yediği dayaklar gözümün önüne gelmişti. Ben kendi canımdan olan bebeğimi öldürmüşken o hiçbir bağı olmayan bana siper olmuş, kol kanat germişti." anne. Sen benim annemsin. Hiçbir şey bunu değiştiremez. Hiçbir kimse bunun aksini iddia edemez. Bir çok öz annenin yapmadığı anneliği yaptın sen bana. Doğurmamış olman hiçbir şeyi değiştirmez. İlla kan bağı mı olması lazım. Biz can bağı ile bağlıyız. Sen benim canımdan ötesin. "ağlayarak söylüyordum bunları. Gerçekten böyle hissediyordum. O benim annemdi, canımdı, her şeyimdi. Hakkını asla ödeyemeyeceğim, bu hayattaki tek ve en büyük şansımdı. Hayata ne kadar şanssız başladığımı düşünürsek galiba bütün şansım Nermin annem için kullanılmıştı. "sen de benim kızımsın, kuzumsun, İlk göz ağrımsın. Doğursam da anca bu kadar severdim güzel kuzum. Onlar senin ailen. Sakın saygısızlık etmeyesin. Onların da suçu yok. Onların da canından can gitmiş. Yaralarını sar. Nenenin hasretini sen gider, e mi kuzum? " Sen nasıl güzel bir insansın annem benim. Kalbinin kırgınlığı sesinden belli iken hala bana iyiliği aşılıyor olman nasıl bir asalet." tamam annem sen merak etme. Beni Nermin sultan yetiştirdi. Ben Nermin sultanın başını öne eğdirmem. " ah içimde kopan fırtınalar. Anlatsam da kimse anlamaz. Seni bu kadar çok severken bile nasıl anne özlemi çektiğimi, nasıl eksik hissettiğimi. Senin çabalarına layık olamıyorum. Sen öz evlat belledin belki ama benim yüreğim öksüz. O boşluk hiçbir şey ile dolmuyor. Ben hem öksüz hem babalı yetimim. "anne" ona güzel bir şeyler söyleyip telefonu öyle kapatmak istemiştim. "söyle yavrum" bu kelimeyi öyle içten öyle güzel söyler ki... "iyi ki varsın" gerçekten iyi ki varsın Nermin annem. Sen beni ayakta tutan tek şeysin....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİMAL
RandomSessiz kalmak zorunda kalan kadınlara bir ses olması umudu ile... Bir kız çocuğu için en önemli şey babasının sevgisidir. Babası tarafından sevilmeyen kız çocukları eksiktir,yarımdır...