Ertesi gün hastaneden çıkmak için hazırlanırken Berna hoca yanıma geldi
"Canım benim ben daha yeni duydum gecmis olsun. Bizim ufaklığı taburcu etmek için hazırlamanı isteyecektim burada olduğunu, rahatsizlandigini söylediler. Neyin var? Ne oldu?"
"Teşekkür ederim hocam. Taburcu mu olacak Birce?"
"Evet canım. Ama sen bunu bosver başka biri halleder. "
"Görünmez kaza diyelim hocam"diye buruk bir gülümseme ile karşılık verdim.
Bu haber benim için hiç iyi olmamıştı. Berna hoca tekrar tekrar geçmiş olsun dileklerini söyleyip odadan çıktığında kendimi üzüntü ile yatagin üstüne bıraktım. Küçük arkadaşım gidiyordu. Ona çok alışmıştım. Bağ kurmuştum onunla.
Hemen odadan çıkıp Koray hocayı bulmaya gittim. Birce ile vedalaşma hakkim vardi sonuçta. Odasına doğru giderken bu sefer o koridorda camın önünde duruyordu
"Hastanedeki cam önlerini paylaşmamiz gerekecek sanırım "diye saçma bir şaka ile konuşma başlatmak istedim
"Senden bulaştı galiba. Önceden burada böyle bir yer olduğunu bile farketmemistim." Saçma sakama gülümseyerek karşılık vermişti. Kibar adam sonuçta.
"Sizden izin almak için gelmiştim "
Yüzü ciddilesmis hem de merak etmişti
"Dinliyorum?"
"Kızınız ile vedalasabilir miyim?"
"Neden vedalasiyorsun?"
"Taburcu oluyor ya bugün.. "
"Dilediğin zaman onu görebilirsin. Doğa'ya söylemen yeterli." İçimi bir sevinç ve heyecan kaplamisti.
"Teşekkür ederim ama yine de gitmeden görmek isterim."
"Tabi ki görebilirsin. Hatta dur birlikte gidelim. Bana birkaç taktik verebilirsin. Onunla nasıl ilgilenmem gerektigi konusunda" Gülümseyerek göz kirptiginda kalbim bir saniyeliğine durmuştu. Bu adamın beni bu kadar etkiliyor olması çok tehlikeliydi. Sonuçta evli,çocuklu bir adamdı o. Ve benim aşık olma hakkım elimden alınmıştı.Onun yanında sessizce yürürken kalbimin hızlı atmasına engel olamiyordum. Şükür hemen gelebilmistik miniğimin kaldığı odaya.
"Sen geç ben bi telefon görüşmesi yapıp geleceğim " diyerek yine bana kibarlik yapmıştı.
İçeri girdiğimde hemşire küçük arkadasimi giydiriyordu.
"Siz çıkabilirsiniz ben devam ederim"
"Hocam geçmiş olsun siz de rahatsizsiniz ben yapayım "
"Teşekkür ederim. Kendimi iyi hissediyorum şu an. Yapamayacağımı düşünürsem size haber veririm" dedim tebessüm ederek. Hemşire de gülümseyerek odadan cikti.
Küçük melegi kucağıma alıp kokusunu içime çektim.
"Sen çok sanslisin biliyor musun? Seni çok seven bir ailen var. Seni özleyeceğim ama mutlu olacağını bilmek bana iyi geliyor. Arada seni görmeme izin verdi baban. O sana çok değer veriyor. Beni sevmedi babam. Annem öldüğünde bana olan sevgisini de onunla beraber gömmüş olmalı. Ama senin baban seni cok sevecek inanıyorum. Senin mutlu bir şekilde büyüdüğünü görmek benim içimdeki çocuğu iyileştirecek. Hem inanıyorum annen de yakında iyileşip size katılacak. Benim asla sahip olamadığım, olamayacağım aileye sen sahipsin. Umarım hayat karşına hep güzellikler çıkarır."
Onunla tek taraflı konuşmam devam ederken ağladığımı hiç farketmemistim. Koray hoca gelmeden hemen gözyaşlarımı silip bebeği giydirmeye devam ettim.
"Uslu bir kız ol sen de olur mu? Babanı, anneni sakin üzme. Onları hep gururlandır. Babam beni hiç sevmese de ben hep onun gurur duyacağı işler yapmaya çalıştım. Sense seni seven bir aileye sahipsin. Bunun kıymetini hep bil. "
Koray hoca geldiğini belli edercesine Hafifçe öksürünce ne kadarını duyduğunu bilmediğim konusmamdan dolayı epey utanmistim.
Yanıma gelip elimdeki kıyafeti alırken eli elime değince elim yanmış gibi panikle geri çektim. Yanlış bir şey yaptığını düşünmüş olacak ki "çok afedersin. Ben sadece giydirmeyi senin yanında bir kez denemek istedim."
"Yo...yok hocam...şey.... tabi ben size anlatayım." Hala bir erkeğin bana dokunmasi beni aşırı korkutuyordu.
Dikkatini kendi üzerimden uzaklaştırmak için ona ne yapması gerektiğini tek tek anlatmaya başladım. O da benim anlattığım gibi çocuğu giydirdi. Son kez koklayıp optukten sonra tam odadan çıkarken
"Şimal?" Adımı o söyleyince neden kulağa bu kadar güzel geliyor ki?
"Efendim hocam?"
"Sen de taburcu oluyor musun bütün?"
"Evet hocam tam hazırlanırken bebeğin çıkacağını öğrendim son kez bi görmek istedim."
"Son kez ne demek? İstediğin zaman onu görebilirsin. Bana ya da Doğa'ya söyle, hatta eve de gelip görebilirsin. Sık sık yardımına da ihtiyacım olacak sanırım. Tek başıma zorlanabilirim."
"İnşallah Tuğçe hanım bir an önce iyileşir. O zamana kadar ne zaman ihtiyacınız olursa elimden geleni yaparım. "
"Teşekkür ederim" bir anda sesi buz gibi çıkmıştı. Bir şeye kızdı ama anlamadım her zamanki gibi.Koray hoca kızını alıp gittikten sonra ben de odama döndüm. Sinirle beni bekleyen Ipek "kızım sen beni delirtmeye mi çalışıyorsun? Ben seni eve götürmeye geliyorum yoksun. Aklıma neler geldi neler. "
"Birce'yi götüreceklermis vedalaşmak istedim."
"Biliyorum. Bari telefonunu yanına alsaydin" hala sinirliydi. Boynuna sarılıp yanaklarını öptüm.
"Sen benim için endişelendin mi canımın içi."
"Beni yumuşatmaya çalışma. Çok korktum seni bulamadigim zaman" diye bana çıkışsa da çoktan yumusamisti.
"Gidelim mi artık. Sıkıldım bu odadan "
"Sanki eve gitsek odadan çıkacaksın." Göz devirerek konuşması komik gelmişti.Hastaneden çıkıp eve geldiğimizde kısa bir süre evdekilerle oturup Ipek'in dert yandığı gibi odama kapatmıştım kendimi. Akşam yemeğinden sonra da odama çıkıp biraz kitap okudum. Susadigimda odamdaki surahide su kalmadığını farkettim. Evdeki yardimcilardan bir şey istemek bana tuhaf geliyordu alisamamistim. Bizim eve haftada bir kadın gelir temizler giderdi. Geriye kalan şeyleri biz kendimiz hallederdik.
Merdivenleri inerken aşağıdaki sesleri duymaya başladım. Ev halkına oldukça alıştığım için eşofmanla aşağı inmekte bir çekince gormuyordum. Ama son merdivene indiğimde başımdan aşağı kaynar sular bosanmisti....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİMAL
RandomSessiz kalmak zorunda kalan kadınlara bir ses olması umudu ile... Bir kız çocuğu için en önemli şey babasının sevgisidir. Babası tarafından sevilmeyen kız çocukları eksiktir,yarımdır...