Teyzemin evine gidecek olmak beni çok heyecanlandırmıştı. Günler sonra ilk kez başka bir şey düşünmeye ve hissetmeye başladım. Evet günler hatta haftalar sonra hissediyordum. Yaşadığımı, nefes aldığımı.
İçimdeki boşluk asla kapanmıyordu. Tecavüzden daha çok etkilemişti bebeğin gidişi beni. Daha onu hissetmemiştim bile ama bir şekilde aramızda bir bağ oluşmuş. Ve onun gidişi benim de çöküşüm oldu. Kafamın içinde binlerce acaba, milyonlarca keşke... Onu yaşatabilir miydim sorusu beni yiyip bitiren şeydi aslında.
Bütün bu karmaşanın arasına teyzeme gidecek olmak bana nefes aldırmıştı. Ailemi tanıyacak olmak. Annemin kokusunu onlarda duyabilecek olmanın umudu. Belki onun kokusu içimdeki boşluğu doldurur diye girdiğim beklenti.
Bütün bunları düşünürken uyuyakalmışım. Evet uzun bir aradan sonra ilk kez uyuyakalmışım. Bedenim de ruhum da aslında o kadar yorgundu ki.. Bu uykuya gerçekten ihtiyacım vardı. Ama ne yaparsam yapayım uyuyamıyordum.
İnsan başına iyi ya da kötü bir şey geldiğinde yanında annesini istiyor. Evet Nermin annem bir tane. Ama beni yargılarsa, anlamazsa diye düşünmeden edemiyorum. Kendi annem olsa anlamaya daha çok çalışır gibi geliyor.
Annem olsa ona sarılsam ve içimdeki boşluğu anlatsam, saçımı okşayarak "geçecek kızım. O geçene kadar da ben yanındayım" derdi. Onun kokusu bana güven verirdi, huzur verirdi.
Sabah uyandığımda kendimi dinlenmiş hissediyordum. Uzun zaman sonra ilk kez deliksiz uyumuş ve dinlemiştim. Telefonuma baktığımda teyzemden gelen mesajları gördüm. Bana uçak bileti ayarlanmıştı öğleden sonra için. Hayatımda ilk kez uçağa binecektim. Bugün hayatımda ilklerin çok olacağı bir gündü anlaşılan. Heyecanlanmıştım. Bir doktorum evet ve hayatımda ilk kez uçağa bineceğim. Babam otobüs dururken uçağa para vermenin gereksiz olduğunu düşündüğü için asla izin vermezdi.
Kahvaltımı yapıp havaalanına doğru yola çıktım. Daha önce hiç uçağa binmediğim için geç kalmak istemiyordum. Nitekim uçuş saatinden epey önce havaalanına gelmiştim. İşlemleri halledip beklemeye başladım.
Beklerken zaman hiç geçmeyecek gibi gelmişti ama sonunda 45 dakikalık uçuşum bitmiş ve uçak inişe geçmişti. Heyecanım her saniye artıyordu. Korkuyordum da biraz. Acaba onlar da annemin ölümünden beni sorumlu tutuyor muydu? Beni görünce sevinecekler mi? Beni kabullenecekler mi? Kafamda milyon tane soru.. Yorgun bir beden ve zihnin üstüne bu heyecan beni iyice yıpratmıştı günlerdir. Orada bir kişi bana ters baksa hüngür hüngür ağlayabilirim. "Allahım bana güç ver. Bna dayanma gücü ver" diye dua ederken uçak inmişti ve yolcular ayaklanmaya başlamıştı bile.
Uçaktan inip valizimi aldıktan sonra çıkışa doğru ilerledim. Bir kaç adım atmıştım ki merakla etrafa bakınan tonton teyzemi gördüm. Hızlı adımlarla yanına gidip sımsıkı sarıldım. Biraz geri çekilip yüzüme baktı. "nolmuş sana böyle?" yüksek sesle söylediği için çevreden bize doğru dönen gözler utanmama sebep oldu. "nolmuş teyzoş?" diye gülerek geçiştirmeye çalıştım. "erimiş bitmişsin. Derdin ne senin yavrum? Neden bu kadar zayıfladın?" o kadar telaşla soruyordu ki bir an her şeyi anlatmak istedim ama sonra yüzüme sahte bir gülücük yerleştirip yanaklarını sıkarak "dedim ya sana o köyde çok bunaldım diye" geçiştirdim. Kafasını sağa sola sallayıp bir iki söylendi ama sonra elimi tutup beni çıkışa götürdü. Orada şoförüne işaret edip valizi benden aldırdı. Şoför valizi yerleştirip kapımızı açtığında ben mahcubiyetten yerin dibine girecektim. Hayatı boyunca her işini kendi yapmış olan bana bu kadar şey biraz fazla gelmişti şimdiden.
Teyzem yol boyu durup durup koklayıp öptü beni. Saçlarımı okşadı. Halime hem üzüldü hem kızdı. Ama gözlerinde öyle büyük bir hasret vardı ki görebiliyordum.
Araba durduğunda camdan gördüğüm ev beni biraz daha korkutmuştu. Ev dediysem bildiğiniz malikane. Ben nasıl buraya ayak uyduracağım diye düşünmeden edemedim. Sanırım çok uzun süre kalmasam daha iyidi. Ben ağzı açık eve bakarken şoför kapımızı açmıştı bile. Hemen kendimi toparlayıp alışkın olmadığın bu durum yüzünden kızaran yanaklarımı saklamaya çalışarak arabadan indim. Tam bagaja yönelmiştim ki teyzem koluma girip eve doğru çekiştirdi beni. "valizi getirmek şoförün işi senin değil kuzum benim. Sen bu evin prensesisin." O bunları söyleyerek beni merdivenlere doğru çekerken arkama bakıp durduğum için önümdeki kişi ile çarpıştım. Evet ilk andan kendimi rezil etmiştim. Kafamı çevirip baktığımda iri yarı genç bir adam olduğunu gördüm. Aşırı mahcup bir şekilde özür dileyip teyzeme daha çok sokuldum. " Birkan.. Bu ne güzel sürpriz. Ne zamandır gelmiyordun nerelere kayboldun?" teyzem adamın adını bağırıp o şen sesiyle konuştuğuna göre akraba sanırım diye düşündüm. "haklısınız Halide teyzeciğim. Bir süredir yurt dışındaydım o nedenle ziyaret edemedim sizi. Üç gün oldu geleli. Anca fırsat bulabildim" diye gerçekten mahcup bir sesle kendini açıkladı adı Birkan olan genç adam. Göz ucuyla sürekli bana bakıyor olması beni aşırı tedirgin etmişti ve sanırım bunu belli de etmiştim yüz ifademle. "sağ ol çocuğum. İnşallah bir akşam annenle de gelin şöyle uzun uzun oturup sohbet edelim" deyip kibarca müsaade istedi teyzem ve eve yöneldik. Ama adamın bakışlarını hala üzerimde hissediyordum ve bu his benim korkularımı iyice artırmıştı...
Yaşadıklarımın etkisi ile sanırım bir erkeğin bana bu kadar dikkatli bakması midemi bulandırmıştı. Bir an gözlerimin karardığını hissettim ama bir yere tutanamadan düşüp bayıldım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİMAL
RandomSessiz kalmak zorunda kalan kadınlara bir ses olması umudu ile... Bir kız çocuğu için en önemli şey babasının sevgisidir. Babası tarafından sevilmeyen kız çocukları eksiktir,yarımdır...