Pediatri bölümünde karar kılmak benim için uzun bir süreç oldu. Bebeğimin karnımda ve kalbimde açtığı boşluk anneminkinden daha büyük olmuştu sanırım ki Kadın Hastalıkları ile git gel yaşayıp Pediatriye karar vermiştim. Evet Çocuk Doktoru olacaktım. Bir daha kimsenin bana dokunmasına izin vermeyeceğim için içimde kapanmak bilmeyen bebeğimin boşluğunu başka bebekleri tedavi ederek iyileştirerek doldurmaya çalışacaktım. Yani aslında kendimi iyileştirmek için seçmiştim bu bölümü. Ama aslında her bir yaram için her bölümde uzman olmam gerekiyordu.
4 yılımı geçireceğim hastanenin önüne geldiğimde derin bir nefes alıp bir kaç saniye o nefesi içimde tuttum. Neden bilmiyorum ama khem kasvetli hem ferah bir hava doldu içime. Çok tezat ama ikisini de net bir şekilde hissettim burada.
İçeri girip evrakları bırakıp çıkmam çok kısa sürmüştü. Nedense içeriyi gezmek istemedim. Bunda ısrarla beni bir yere götürmek için arabada bekleyen teyzem de etkili oldu tabi.
Ortamı tanımayı çok istememe rağmen teyzemi kızdırmamak için koşar adımlarla arabaya döndüm. Bu arabalara her bindiğimde kendimi çok önemli biri gibi hissetme duygusu beni rahatsız ediyordu. Kocaman siyah araba ben zengin birinin arabasıyım diye bağırıyordu resmen. Bu yüzden ben arabaya binerken birkaç kişi bakıyordu. Bu da beni fazlasıyla rahatsız etmişti. Her zamanki gibi utandığım için yanaklarım kızarmış halde arabaya bindiğimde teyzem de bana kızmış "alışmadın demi hala bizimle yaşamaya" diye serzenişte bulunmuştu. "sizinle ne alakası var teyzoşum? Ben bu kadar pahalı bir hayata alışamıyorum ve galiba hiç alışamayacağım" son söylediğimi korkudan sessiz söylemiştim ama duymuştu bile. Kaşlarını çatıp camdan dışarı bakmaya başladı. Bana mı kızıyordu yoksa anne-babama mı bilmiyorum. Nereye gittiğimizi bile soramadım ortamdaki gerginlik nedeniyle.
Arabada sessizlik devam ederken bir süre bekledim. Yavaşladığımızı farkettiğimde camdan baktım. Mezarlıkta olduğumuzu farkedince anlam veremedim başta. Bir kaç saniye sonra neden burada olduğumuzu anladığımda kalbim göğüs kafesime sığmamaya başlamıştı. Boğazıma oturan yumru yüzünden ağlayamadım ama nefes de alamadım. Anneme getirmişti beni. Ben hiç sormamıştım annemin mezarı nerede diye. Kendimi bu aileye ait olma fikrine o kadar kaptırmıştım ki hiç aklıma bile gelmemişti. Belki de bunu sadece babamın bildiğini düşünmüştüm.
Önce cesaret edemedim. Aslında biraz utandım belki annemden. O benim için ölmeyi göze almışken ben yaşamak için bebeğimden vazgeçmiştim. Ona layık olamamıştım. Onun nerede olduğunu merak etmediğim için de utanıyordum annemden. Ama şu an deli gibi bir merak ve onun toprağına sarılma isteği dolmuştu içime. Teyzem yanımda sessizliğini korurken ben bilincimi kaybetmiş şekilde onu takip ediyordum. Nice sonra farkettim ağladığımı. Sanırım teyzem de bu yüzden konuşmuyordu. "aslında daha önce getirecektim seni ama bize geldiğin zaman o kadar kötüydün ki kaldırabileceğini düşünmedik. Dayın, anneannen, deden ;hepimiz senin için çok endişelenmiştik. Ne oldu ne bitti anlatmadın ama seni o halde iken buraya getiremezdim. Bunun için kızma olur mu " o kadar merhametli çıkıyordu ki sesi zaten zor tuttuğum hıçkırıklarım boğazımdan firar etmeye başlamıştı. Sonunda durmuştu teyzem. Aslında ben de anlamıştım geldiğimizi. Öyle güzel bir kokuydu ki hissettiğim, anca bir anne kokusu olabilirdi. Ne oturabildim ne konuşabildim. Ayakta dikilip hıçkıra hıçkıra ağladım. İçimden yüzlerce kez özür diledim ondan. Daha önce gelmediğim için. Yaptıklarım için. Yapmadıklarım için. Geç kaldığım her şey için özür diledim annemden. Artık ağlayacak bile dermanım kalmadığında dizlerimin üstüne çöküp "anne" diyebildim. İlk kez gerçekten anneme demiştim. Kendimi yeni yeni toparlamaya başlamışken gücüm çok azdı. Onunla konuşacak kadar bile yoktu. Sadece özlediğim kelimeyi söyleyebilecek dermanı bulmuştum kendimde. "ANNE" sonrası yine hıçkırıklar.
Bıraksalar hep orada kalırdım. Onun kokusunu çekerdim içime doya doya. Bir insanın toprağı bile böyle güzel kokar mı? O annem ya toprağı bile misler gibi kokuyor. Bıraksalar dizlerine yatamadığım için toprağına yatardım günlerce hiç kalkmadan. İnsan hiç tanımadığı birini bu kadar nasıl özler ki?...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİMAL
De TodoSessiz kalmak zorunda kalan kadınlara bir ses olması umudu ile... Bir kız çocuğu için en önemli şey babasının sevgisidir. Babası tarafından sevilmeyen kız çocukları eksiktir,yarımdır...