21. Bölüm

29 2 0
                                    

Kapıdan girdiğimde gözlerimle Doğa'yi ararken cam kenarındaki masada el ele oturan çifti gördüğüm an içimden bir çok duygu aynı anda geçti.

Ağzım açık bakarken kapı sertçe açılıp bana çarptığında kendime geldim. Kapının tam önünde durduğum için arkamdaki kişiden özür dilemek için döndüğümde İpek ile burun buruna gelmiştik. Onun gözleri de benimle aynı yere cakilmisti. Birkan ve bir kızın elele oturduğu masaya..." Şimal "dedi İpek yüzü kıpkırmızı olmuştu. Koluna girip 'hadi Doğa bizi bekliyor 'diyerek onu Doga'nin masasına doğru ilerlettim. Ama ne yazık ki Birkan bizi farketmisti..

Yüzü kızarmış ve sanki eli yanmış gibi kızın elinden elini çekmişti. İpek o tarafa yönelince tutup kolundan çektim.'rezalet çıksın istemiyorum. Daha sonra konuşuruz onunla bu konuyu,lütfen 'diye fısıldadım. İpek zoraki de olsa benimle Doga'nin olduğu tarafa yöneldi.

Doğa bizi görünce gülümsedi 'İpek, tatlım gelmene çok sevindim' bunu söylerken ayağa kalkmış yanaklarından öpüp satılmıştı İpek'e. İpek zorla gülümseyip 'zaten yakinlardaydim bana da iyi oldu' dedi ama sesi buz gibiydi.

Garsona siparislerimizi verdikten sonra havadan sudan sohbet etmeye başlamıştık. İpek de ben de içimizde kopan fırtınaları belli etmemeye çalışıyorduk. Tam o esnada ' Şimal. Biraz konuşabilir miyiz ' diyerek Birkan tepemde belirdi. ' şimdi yeri ve zamani değil. Yarın konuşalım olur mu?' Diye yüzüne bakamadan cevap verdim. İpek dişlerini sıkıyordu. ' aciklamama izin vermeyecek misin? ' ısrara baslamisti ve bu beni bulunduğum ortamda utandiriyordu. 'Birkan lütfen. Elbette konuşacağız. Ama şu an burada değil. ' sesim elimde olmadan biraz sert ve yüksek çıkmıştı. Aslında kıskançlık hissetmemiştim. Sadece gururum incinmisti. Ona aşık değildim ki kıskanayım. 'Şimal iki dakika, söz veriyorum uzatmayacağım ' utançtan yanaklarım kizarmisti, belki sinirden. 'Birkan kız sonra konuşalım diyor kibarca. Onun yerinde başkası olsa neler olurdu bir düşün ve ona göre sen de rahat bırak.' İpek onu uzaklaştırmaya çalışıyordu. 'İpek sen karisma' dişlerinin arasından konuşmuştu. 'Onu seninle görüşmeye ikna eden benim. Sana referans olan benim . Şu an ona mahcup olan da benim. Karışma ne demek? ' İpek de sinirliydi. 'Birkan ,arkadaşına da ayıp oluyor , bizim arkadaşımıza da' hala sakin kalmaya çalışıyordum. 'Doğa yabancı degil' diğer kızı yok saymıştı. Bu beni daha da ofkelendirirken söze Doğa girdi "bak Birkan ne oldu ne bitti bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum. Ama şu an hiçbiriniz mantıklı hareket edecek durumda değilsiniz. Sakinleşmek için birbirinize zaman verirseniz sorunu daha akil bir şekilde çözebilirsiniz bence." Sakin konuşması Birkan'in da sakinlesmesini sağlamıştı. "Haklısın. Şimal uygun olduğunda haber ver konuşalım " diyerek cafeden çıkıp gitti. Masadaki kız arkasından bakakalmisti. Kıza mı üzülsem kendime mi bilemedim.

İpek orada oturduğumuz sure boyunca yüzüme mahcup gözlerle baktı. Kendini sucluyordu besbelli. Ama ben aslında başka kızla olmasına takilmamistim ki. Bunu benimle konuşmamış olmasına takilmistim. Sonuçta biz çok güzel bir arkadaşlık kurmuştuk. Ne saçmaladığımi ben de bilmiyorum. Burada mevzu beni yok saymis olmasıydı.

Birkaç saat oturduktan sonra biz Doğa ile hastaneye , İpek de eve gitmek için ayrıldık. Nobetim vardı ve bu kafa ile nasıl geçecekti bilmiyorum. Ama Birce (Koray hocanın kızına bu ismi ben koymuştum. Tabi ki kimsenin haberi yoktu.)bana iyi gelirdi. Onu görmek, onunla ilgilenmek bana çok iyi geliyordu.

Arabaya bildiğimizde bir süre sessizlik oldu. "Birkan ile birliktesiniz sanıyorum." Sorar gibi konuşmuştu Doğa. " sanırım bugüne kadar öyleydi "dedim durumun ne olduğunu ben de bilmiyordum. " açıklamasına izin verecek misin?" Soruya cevap veremedim ilk anda çünkü ben de bilmiyordum bu sorunun cevabını. "Aslında ilk anda bir akrabası falan olduğunu düşündüm. Ama İpek de tepki gösterince öyle olmadığını anladım. Nasıl bir açıklama yapabilir bilmiyorum. Elbette bir başkasından hoslanabilir. Ama benimle konuşup aramızdaki meseleyi sonlandırmasi gerekirdi." Aklıma ilk gelenleri söyledim. Fazla dürüst olmuştu. Ama Doğa'ya karşı doğruyu söylemek gelmişti içimden. Hem o akil verebilecek statüde biriydi. " bitirmek istiyorsun yani?" Bu kadar net miydi söylediklerim? "Başka birinden hoslanabiliyorsa bana karşı bir şey hissetmesi mümkün mü? " kaşlarını çattı " hayat siyah ve beyaz mıdır senin için,  griye yet yok mu?" Kararımı mi sorguluyordu yoksa verdiğim karardan emin olduğumu mu anlamaya çalışıyordu bilmiyorum  " her konuda değil elbetteki. Ama bazı noktalarda doğru tektir. İki çocuğunu eşit sevebilirsin,anne babanı da... Ama iki sevgili?... Birini mutlaka daha az seversin. Eger ikinciye ihtiyaç duyuyorsan az sevdiğin ilkidir." Düşünceli bir yüz ifadesi ile dümdüz yola bakıyordu. "Bu kadar mantik zor olmuyor mu?" Hafifçe gülümsedim "aksine daha kolay. Çünkü her şey belli ." O da gülümsedi " sanırım haklısın. Umarım senin için en iyisi olur. Konuşmak istersen her zaman gelebilirsin. Seninle iyi arkadaş olacağız gibi görünüyor" ben de gülümsedim. Yolun kalanında konuşmadık.

Hastaneye ulaştığımızda ben hemen üzerimi değiştirmek için " ben hemen Birce..... bebeğin yanına gideyim. Sonra görüşürüz " kırdığım potu farkettim ama iş işten geçmişti. " ona öyle mi sesleniyorsun?" Hoşuna gitmişti garip bir şekilde. " bunca yaşadığı şeyden sonra bir isimle seslenilmesi ona iyi gelir diye düşündüm. Henüz bir ismi yok bildiğim kadarıyla. Babası da henüz gelmedi yanına hiç. " yüzüm asilmisti.  " güzel isimmis sevdim. Çok düşüncelisin. Ona bizden daha çok faydan dokundu. Teşekkür ederim " diyerek sımsıkı sarıldı. Ben de gülümseyerek karşılık verdim. Sonra tekrar görüşmek üzere sozlesip ayrıldım yanından.

Doğa odasına çıktığında garip bir şekilde ardından kapi açıldı. " hayırdır abi?" Koray hocayı görünce şaşırmışti. O öyle kolay kolay hastanede yanına gelmezdi. " belki nöbet günümde kardeşim bana bir kahve ismarlar " diye rahat bir şekilde masanın önündeki koltuğa kendini bıraktı.  " doğruyu söyle kaç gün ömrüm kaldı?" Şüpheci bir şekilde bakarak konuşmuştu Doğa.  " ne alaka kızım? Kardeşimin yanına gelmek ne zamandır sorun teşkil eder oldu?"
" abi sen hiç benim odama gelmedin iş dışında. "
" her şeyin ilki vardır " omuz silkmisti.
" profesyonel yardım mı almak istiyorsun?"
" hangi konuda?"
"Son zamanlarda yaşadıkların konusunda "
" oyle olsa sana mi gelirim?"
"Aşk olsun abi "
"Ondan değil yaa kardeşimden mi alırım yardım anlamında diyorum. Valla kahve içmeye geldim kızım "
Doğa bu işin içinde bir iş olduğunu anlamıştı ama ne olduğunu çözmek için abisini konusturmasi lazımdı. Hemen telefona uzanıp iki sade kahve istedi.
"E anlat bakalım hangi rüzgar attı seni buraya?"
" öyle sohbet muhabbet edelim dedim ama sürekli sorguladin hata ettiğimi düşünmeye başladım. "
"Tamam tamam inandım "
"Neredeydin yarım saat önce geldim ben yoktun?"
"Dışarı çıkmıştım arkadaşlarla bi kahve içtik "
"Hangi arkadaşlar?"
"İpek var ya hani benim liseden arkadaşım Özgür'un kardeşi, o bizim Şimal' in kuzeni, o ikisi ile beraber"
"Bizim asistan şimdi de senin arkadaşın mı oldu?"
"Abi şu kıza öyle demesene. Onun Bi adı var"
Adımı söylediğinde heyecanlanıyordu Koray hoca. O yüzden sesli söylemek istemiyordu.
"Her asistanin adını aklımda tutamam ki"
"Kızın ile ilgileneninkini tutabilirsin bence"sert bir tonda söylemişti Doğa bunu.
"Kızın demişken, ne zaman görmeyi düşünüyorsun?" Yüzü düşmüştü Koray hocanın. Çünkü ne yapacağını bilmiyordu.
"Gideceğim aslında ama ne yapacağımı bilmiyorum. "
"Beraber gidelim mi?"
"Çok güzel olur."
"Şimal ona Bi isim koymuş "
"Hmm...neymiş?"
"Birce "
"Güzel isimmis "
Doğa gülmeye baslamisti.
"Kızım deli misin ne gülüyorsun?"
"Ben de aynı tepkiyi verdim Şimal ağzından kacirdiginda "dedi kahkahaları arasında.

Kahvelerini içmiş, sohbet etmişlerdi. Koray hoca arada bir benimle alakalı sorular sormuştu sohbetin doğal akışına uygun olacak şekilde. Tam kalkacakken kapı tiklamisti.
"Doğa Koray burada...."
Tuğçe hanımın doktoru Çiğdem hoca gelmişti
"Bütün hastanede seni arattım Koray "
"Ne oldu Çiğdem? Kötü bir şey mi var?
"Tuğçe uyandi acilen seni görmek istiyor "
Koray hoca ne yapacağını bilemez halde birkaç dakika kaldı ama sonra gitmeye karar verdi.

Bazı şeyler insanın omzuna yüklenmiş çok ağır ve geri dönüşü olmayan sorumluluklardi. Bu yükün altında ezildigini hissetse de ayakta kalmaya devam etmek zorundaydı Koray hoca....

ŞİMALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin