*Berkay/Sude*

6.9K 489 65
                                    

Yorgunluk içinde sınıfa çıktığımda üzerimde Utku'nun yedek tişörtlerinden biri vardı. Buse'nin bir iki defa laf atma çabalarını karşılıksız bıraktığımda sadece kıskanç bakışlarını üzerimizde gezdirmekle yetinmişti.

Sude'nin yerinde olmadığını fark ettiğimde tam sınıftan çıkacaktım ki hocanın girmesiyle yerime dönmek zorunda kaldım.
Önüme defterimi açtığımda aklım hala Sude'nin nerede olduğunda kalmıştı.

Sude'nin Anlatımından

Utku ve Damla'nın aşk dolu basket maçından sonra sayısal sınıfındaki Alp'in beni çağırmasıyla sınıfa gitmekten vazgeçerek tekrar sahanın oraya doğru ilerledim.
Tel örgülere yaslanmış beni bekleyen Alp'e doğru ilerlerken ileride ki banka oturmuş bana ve Alp'e bakan Berkayla göz göze geldim.

"Bir şey mi oldu Alp?" gülümseyerek yaslandığı yerden doğruldu.

"Sana da merhaba Sude." gözlerimi devirmemek için kendimi tutarken gözlerim tekrar Berkay'ı buldu. Zil çalmasına rağmen hala burada durması bizi beklediğinin kanıtıydı.

"Derse geç kaldım Alp uzatmasan mı?" Alp ellerini havaya kaldırıp pes dercesine geri indirdi.

"Uzun zamandır sana söylemek istediğim bir şey var." merakla gözlerinin içine bakarken bir anda yanımızda beliren Berkay ile irkilerek ona döndüm.

"Ah! Sude bende seni arıyordum! Matematik öğretmenimiz seni çağırıyorda." anlamaz bakışlarla Berkay'a baktığımda kolumdan tutarak çekiştirdi.

"Berkay ne yapıyorsun?" fısıltımla bana bir bakış atarak mırıldandı.

"Bu lavuğu tam şurada dövmemi istemiyorsan sus." anında çenemi kapatırken Berkay Alp'e döndü.

"Sizinde konuşmanızı böldüm artık başka zaman konuşursunuz."

İlerlemeye başkadığımızda Berkay bana bakarak sadece benim duyacağım bir şekilde mırıldandı.

"Yani hiç bir zaman." kıskançlığına ağzım açık bakarken gülümsememi yüzümden silemiyordum.

"Çocuk benimle konuşacaktı neden böyle bir şey yaptın?" Berkay yürümeyi bırakarak hızla bana döndü.

"Konuşmak mı? Sana aşkını ilan edeceğini on metre öteden bakan anlardı. Hala bana konuşacaktı diyorsun!" gülmeye başladığımda kaşlarını çattı.

"Niye gülüyorsun?" omuzlarımı silkerek yürümeye başladığımda tekrar önüme geçerek beni durdurdu.

"Bak zaten sinirim tepemde neye gülüyorsun. Allahım kafayı yiyeceğim." kahkaha attığımda Berkay suratını asmış beni izliyordu. Sır vermek istercesine ona yaklaştığımda merakla ne yapmaya çalıştığıma bakıyordu.

"Kıskanınca ve sinirlenince aşırı yakışıklı oluyorsun." Berkay sırıtmaya başladığında bende gülümsedim. Kalbini tutarak bayılıyormuş taklidi yaptı.

"Bizimki de kalp be güzelim!" uzun boyuyla o da bana doğru eğildiğinde geri çekilme fırsatım bile olmamıştı. Yüzlerimizin arasındaki mesafe neredeyse yok denilecek kadar az olduğunda yutkundum. Bu çocuk bu kadar güzel kokmak zorunda mıydı?

"Ve sen hayatıma giren küçük kadın, o güzel gülümsemenden hemen sonra çıkan gamzelerinde yaşayabilirim." söylediği sözlerin güzelliğiyle mest olurken dudağımın hemen kenarına bıraktığı küçük öpücüğü bile Berkay yanımdan uzaklaşınca fark etmiştim. Sarhoş gibi ilerleyip çardaktaki bankalardan birine oturduğumda elim, az önce Berkay'ın sıcak dudaklarının değdiği dudağımın kenarını buldu.

😻

"Yuh! Cümleye bak be." Damla az önceki olayın şokunu benim gibi daha yeni yeni atlatırken hızla yanıma oturdu.

"Sude bu çocuk gün geçtikçe sana karşı daha çok açılıyor." başımı olumlu anlamda salladım.

"Bende ona git gide daha çok bağlanıyorum." Damla bana sarılarak saçlarımı okşadı.

"Çok mutlu ol arkadaşım çünkü Berkay sana çok değer veriyor." gülümsedim. "Biliyorum Damla ve bu çok hoşuma gidiyor. Bana iyi geliyor."

Başka konulardan konuşmaya başladığımızda kendi sınıfımızdan yanımıza İlkan ve diğerleri gelmiş muhabbet daha koyu bir hal almıştı. Kerem'in az önce sınıfta düşme macerasını dinlerken kahkaha atmaktan artık gözümden yaş gelmişti.

" Ya olum valla gülmeyin Allahıma kavuşuyordum resmen." Kerem'in tepkisine Damla'da güldüğünde İlkan'da Kerem'in arkasından hareketler yapıyordu. Kerem bunu fark ettiğinde hiç arkasını dönmedi.

"Arkamdan hangi yavşak hareket yapıyorsa bütün dönem burnu boktan kurtulmasın, amin." İlkan hızla Kerem'in önüne geçti.

"Olum tövbe de lan. Olaysız bir günüm yok zaten." Kerem daha çok sırıtmaya devam ederek bir şarkı sözü mırıldandı.

"Yine yangınlar yine ben."

"Şerefsiz" İlkan sinirle söylendiğinde Kerem bize göz kırparak İlkan'a yaklaştı.

"Gel öpeyim barışalım." İlkan eliyle Kerem'in kafasını iteledi.

"Sapık mısın olum sen? Bir de istersen alt dudak vereyim?" Kerem yüzünde oluşan pislik gülümsemesi ile İlkan'a öpücük attı.

"Olur olur yeriz yeriz." tekrar kahkaha attığımda elimdeki telefonun titremesiyle bakışlarım telefonumu buldu.
Mesajın Berkay'dan geldiğini gördüğümde hızla açarak okudum.

'Öyle güzel gülüp gamzelerini başkalarına gösterme, bırak onlar bana özel kalsın." mesaja kalbimi bırakarak başımı kaldırdığımda ilerideki direğe yaslanmış beni izleyen Berkayla göz göze geldim. Gülümsediğimde o da gülümsedi ve telefonuna bakarak tekrar bir şeyler yazıp telefonuma bakmamı işaret etti.

'İşte şimdi oldu. Günümü güzelleştiriyorsun, haberin yok.'

Bölüm Sonu 😻

Bölüm Sonu 😻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İlk  Görüşte (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin