UTANGAÇ

29.4K 1.4K 339
                                    

Şu an ortam çok gergindi. Ve ben bu gerginliği dağıtmak için ne yapacağımı bilmiyordum. Bağırması, sert yüz ifadesi beni gram korkutmazken şu an bulunduğumuz oda beni aşırı geriyordu.

"Önce yüzünü temizleyelim. Sonra da istersen vücuduna döküleni temizleriz." diye konuştu Tolga aramızdaki sessizliği bozarak. Ona baktığımda elindeki beze bir şeyler döküyordu.

"Tamam." dedim ne diyeceğimi bilmeyerek. Az önceki gevşek hâlimden eser kalmamıştı.

Koltukta bana biraz daha yaklaştı ve elindeki bezle yüzümü yavaş bir şekilde silmeye başladı. Birkaç dakika sonra sabrı tükenmiş olacak ki hareketleri hızlandı.

Eliyle çenemi kavrayıp başımın daha dik durmasını sağladığında anında refleksle gözlerim kapanmıştı.

"Gözlerini aç, sinir bozucu oluyorsun." Fısıltıdan farksız çıkan sesini duyduğum anda hemen gözlerimi açtım. Birkaç santim önümde durmuş ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu.
Niye bu kadar seksiydi bu amına koyduğumun ayısı?

"Sen buraya gelen her müşterine böyle mi davranırsın?" diye sordum ben de onun gibi fısıldayarak. Bizden başka kimsenin olmamasına rağmen fısıldayarak konuşuyorduk.

"Şu ana kadar kimse gelip beni korkutmadı, üzerine mürekkep dökmedim ve onun yüzünden güpegündüz mekânımı kapatmak zorunda olmadım." dedi yüzündeki alaycı gülümsemeyle.

Kendimi gerçekten mahçup hissediyordum. İçimden bir ses şu an nasıl gözüktüğümü umursamadan kalkıp gitmemi söylüyordu. Ama bir tarafım da burda kalmak istiyordu.

Kafamı yere eğdim. Kötü hissetmiştim. "Özür dilerim." diye mırıldandım yüzüne bakamazken.

Birkaç saniye sonra yeniden çenemde uzun parmaklarını hissettim. Gözlerine bakmamı sağlamıştı. "Şştt, tamam. Sorun değil. Hadi şunu temizleyelim cidden moralim bozuluyor." dedi kıkırdarken. Gülümsedim.

"Acaba kafamı lavoboya mı soksam?" diye sordum düşünceli bir şekilde. Küçük bir kahkaha attı ama ardından ciddi olduğumu anlamış olmalı ki gözleri büyüdü hafifçe.

"Hayır tabii ki, saçmalama. Zaten az kaldı. Sadece üstünü değişmen gerek." dedi yeniden yüzümü silmeye devam ederken.

Hiçbir şey demeden işinin bitmesini bekledim. Zaten birkaç dakika sonra da bezi kenara bıraktığında bittiğini anlamıştım.

"Biraz yüzün kızardı." diye mırıldandı.

"Sorun değil." diyerek gülümsedim. Elimle tişörtümü gösterdim. "Bunu ne yapacağım?" diye sordum mahçup bir şekilde.

"Benim şurda bir siyah tişörtüm olacaktı, bekle bir dakika." dedi ve hemen köşedeki dolabı karıştımaya başladı.

Tam arkamı dönmüş odayı inceyecektim ki karşımdaki küçük masanın üzerindeki renkli dildoları gördüğümde gözlerim yerinden fırlayacak gibi oldu. Kendime engel olamazken "Lan!" diye bağırmıştım.

Tolga elindeki siyah tişörtle direkt yanımda belirdi. "Sorgulama bile." dedi gülerken. Komik değildi ki...

Olayı nasıl dalgaya alacağımı bilmezken belki de en saçma soruyu sormuştum;

"Bunları niye aldın? Seninki yetmiyor mu?" dedim yüzümdeki alaycı gülüşle.

Anında gözlerini devirmişti. "Hayır, seninle sikimin boyunu tartışmayacağım." dedi ve elinde tişörtü elime sıkıştırdı.

"Ben diğer taraftayım, giyin ve gel hadi. Çabul ol, birazdan iki kişinin daha gelmesi gerek. Ben yere dökülen mürekkebi sileceğim." Kafamı salladığımda odadan çıkmıştı.

Birkaç dakika mal mal elimdeki tişörtle bakıştıktan sonra giyinmeyi akıl etmiştim sonunda. Üzerime biraz büyük olmuştu ama bunu sevmiştim. Aşırı erkeksi bir koku burnuma dolurken çıkardığım tişörtümü de dikkatli bir şekilde kapının kenarındaki çöp kovasına atmıştım.

Utangaç bir şekilde onun yanına gitmiştim. Başını kaldırıp bana baktı 'noldu?' dercesine.

"E ben gideyim o zaman?" dedim gözlerine bakamazken. Kendimi tokatlamak istiyordum.

"Dövme yaptırmaktan vaz mı geçtin?" diye sordu kaşını kaldırarak.

"Tövbe! Bir daha aklımın ucundan geçirirsem Allah beni ne etmesin. Dövme deme cidden ürperiyorum." dedim gerçekten de bir ürperti gelirken.

Dudaklarının kenarı kıvrıldı. "Peki, sen bilirsin." dedi ve yeniden yeri silmeye devam etti.

"Şey," diye devam ettim. "Ben sana borcumu nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum... Vaktin olursa beraber bir kahve içmeye ne dersin?"

Kafamı eğmiş parmaklarımla oynuyordum. Cevap vermesini bekliyordum. Birkaç saniye sonra sesini duyduğumda başımı da kaldırdım. "Olur, ben numaramı vereyim sana. Haberleşiriz." dedi gülümseyerek.

Karnıma kramp girerken yine sorgulamadım bunu. Kafamı salladığımda masanın üzerindeki kartlardan birini alıp bana verdi.

"Senin kartın mı vardı?" diye sordum şaşırarak. Bana 'ciddi misin?' bakışı attı o an.

"Evet?" diye sordu kaşını kaldırarak. O an bir kartının olmasının cidden normal olduğunu hatırlamıştım. Yüzüm kızarırken konuştum, "Ha doğru ya." dedim gülümsemeye çalışarak.

"Neyse, gideyim ben. Teşekkür ederim." dedim gözlerine bakarak. "Ve özür dilerim."

"Önemli değil. Görüşürüz." dedi samimi bir şekilde gülümseyerek.

"Görüşürüz." dedim ve kalbim hızlı hızlı atarken dışarı çıktım. Dışarı çıktığımda elimdeki karta bakıp gülümsemiştim.

Yeniden bir araya gelecektik...

DÖVMECİ -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin