İYİ Kİ SEN

7.3K 412 117
                                    

Finale az kaldığı için toplu ithaf yapacağım...
Bu bölümü pembeiblis guzelbal hibenceyn caylilahmacun daerwia ithaf ediyorum. 💕👼

-

"Ya abi doğum günü nedir ya? Böyle bir şey olabilir mi ya? Ya böyle bir şey mümkün olabilir mi ya?"

Resmen ağlamak üzereydim. Sabah Tolganın telefonuna gelen 'doğum günün kutlu olsun' mesajlarını görmesem, doğum günü olduğundan bile haberim olmayacaktı!

"Ya tamam doğum günü falan da, bizi niye çağırdın amına koduğumun keli?" Cansu uykulu ve şişmiş gözleriyle bana bakarken biraz da sinirli duruyordu.

"Çünkü bana yardım etmek zorundasınız?" Üçü de ölü balık gibiydi ve bu sinir bozucuydu.

"Ya saat sabahın dokuzu. Ağlayacağım yemin ederim! Bu çocuğu kim yaptı?" diye homurdandı Emir.

"Emir." dediğimde 'hım' gibisinden bir ses çıkarmıştı. "Sus."

"Ee ne yapacağız?" diye sordu Murat iki seksen uzandığı kanepede vücudunu biraz dikleştirerek.

"Bence doğum günü hediyesi olarak onunla seviş." dedi Cansu omuz silkerek. Gözlerimi büyüterek ona bakmıştım. Fazla açık sözlüydü...

"Yok ya, daha acısı geçmedi." dediğimde üçü de şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu.

"Yani Tolga'nın acısı geçmedi!" diye bağırdım hemen. "Yani kaçırılmıştı ya hani, onu diyorum! Hâlâ vücudu acıyor garibimin vah vah."

"Ali, üzerinden bir ay geçti o olayın, başka bahane mi bulamadın?" diye sordu Cansu yeniden yere uzanırken.

"Ya arkadaşlar konumuz bu mu?!" diye sordum yeniden elim ayağıma dolaşırken. "Ne yapacağız?"

"Sen bu işi bana bırak! Romantizm artı seksilik artı komfor? Organizasyonlarınızı Murat Aslan'a bırakın, içiniz rahat etsin." dedi Murat gülümseyerek bir spiker edasıyla.

"Harbe gidiyor sanki amına koduğum." diye mırıldandı Emir.

"Oha ne güzel küfür etti..." Murat hülyalı hülyalı konuştuğunda şok içinde ona bakmıştın. Manyaktı...

"O zaman evi süslemek sizde, Murat ve Emir. Cansu sen de kaldır kıçını pasta ve yemek almaya gideceğiz." dediğimde ağlar gibi bir ses çıkarıp yerde yuvarlanmaya başladı.

Kolundan tutarak onu büyük bir uğraş sonucu yerde sürüyerek evden çıkarmayı başarmıştım. Daha şimdiden bir şeyleri başaramayacağım korkusu tüm vücudumu sarmıştı. Korkuyordum. Ama mutluydum.

***

"Tolga, bir saatten erken eve gelirsen yemin ederim bir daha bu eve almam seni!" telefonu kapatıp direkt salona koşmuştum.

"Her şey tamam mı?" diye bağırarak sorduğumda salondaki üç dangalak beni onaylayan mırıltılar çıkarmıştı.

Elimdeki telefonu sakin bir şekilde açtım ve kocamın numarasını tuşladım. İkinci çalışta açmıştı hemen.

"Aşkım, gelebilirsin. 10 dakika içinde evde ol. Hadi öptüm." dedim ve cevabını beklemeden yüzüne kapattım.

Yorgun bir şekilde kendimi koltuğa bıraktığımda gülümsüyordum. Yorulmuştum ama sanırım hayatımda yaşadığım en güzel yorgunluktu bu.

"Neden sadece beşimiz olmasına rağmen bu kadar hazırlık yaptık?" diye sordu Emir. O da yorulmuştu.

"Sen ne anlarsın be hanzo!" diye çıkıştığımda işaret parmağını dudaklarına bastırarak 'şştt' diye bir ses çıkarmıştı.

"Mantıklı bir soru sordum ve cevap bulamadın diye bana hanzo diyemezsin." dediğinde dilimi ısırmıştım. Sanırım birazcık abartmıştım ama her şeyin en güzeli olsun istemiştim.

Bir süre sessizce oturduktan sonra kapı çalınca sessiz bir çığlık atarak ayağa kalkmıştım. Diğer üçlü hemen saklanırken ben de üstümü düzelterek kapıyı açmaya gitmiştim.

Derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı açtım ve gülümsedim. Tolga çatık kaşları ile bana bakıyordu. Sinirlendirmiştim sanırsam birazcık.

"Oyuncak oldum yollarda." dedi içeri geçip ayakkabısını çıkarırken.

"Bebeğim, özür dilerim." dedim biraz yüksekip dudağına küçük bir öpücük bırakırken. Geri çekilecekken belimden tutup engellemiş, uzun ve sert bir öpücük bırakmıştı dudağıma.

Kendimi zorlukla geri çekerken sırıtıyordum. Salak çocuk.

"Gel hadi. İçeri geçelim." dediğimde kafasını salladı ve montunu çıkararak içeri doğru yürüdü.

Işığı açtığında rengareng kıyafetler giymiş, aşırı neşeli duran üç şapşalın, "İyi ki doğdun, enişte!" diye bağırması ve süslenmiş düğün salonuna benzeyen odayla karşılaşmıştı.

İrkilip bir adım geriye doğru attığında gülerek hemen yanına gidip kollarımı boynuna dolamıştım. Utandığım için sadece onun duyabileceği bir şekilde fısıldadım;

"İyi ki doğdun, sevgilim."

Geri çekildiğimde dolu dolu olmuş gözlerini gördüğümde afallamıştım. Ama ardından beni kendine çekip yeniden sarılmıştı. Bu sefer o da benim yaptığım gibi yapmış ama net ve duyulabilecek bir ses tonuyla konuşmuştu;

"İyi ki sen, Ali'm. İyi ki sen..."

"Hey, biz de buradayız yalnız." Cansunun sesini duyduğumda tüm duygusallığım uçup gitmişti.

Kahkaha atarak kendimi geri çektiğimde neye bu kadar güldüğümü bile bilmiyordum. Ama bu gün, yarın yokmuşcasına mutlu olmak istiyordum.
________

Cansu'ya fena yükseliyorum ödçeğdçğüçdöekdp

Emir'in kitabına başladım, kısa sürede yayınlarım herhâlde ☺☺☺

Öptüm baayy 🌸☃

DÖVMECİ -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin