YARDIM

9K 532 108
                                    

Dışarı çıkmış yarım saattir Emiri bekliyordum. Kalabalık çoktan dağılmıştı. Sadece birkaç polis vardı, onlar da dövmecinin hemen yanındaki kafenin güvenlik kameralarını incelemek için kalmışlardı.

Artık yavaş yavaş sabrım tükenirken karşıdan gelen Emir, Cansu ve Murat'a takıldı gözlerim. Onları neden getirmişti ki...

"Selam." dedi Emir yanıma gelir gelmez. Diğerleri de kafasıyla selam vermişti. "Bu hâlin ne oğlum? Anlat hemen, ne oldu?"

Onu takmadan başımı Cansu ve Murata çevirdim. "Siz neden geldiniz?" diye sordum çatallaşmış sesimle.

"Eski sevgilime yardım etmeye geldim." dedi Cansu eliyle Emiri göstererek. Eski...

"Benim de ders çalışasım yoktu." diye yanıtladı Murat.

Kafamı sallayarak onları onayladım sakince. Ardından yeniden Emire döndüm ve sorusunu yanıtladım, "Tolga kaçırıldı."

"Ne?!" diye bağıran üçlüyle aynı anda sanki kafamın içinde bomba patlamış gibi hissettim. Yüzüm buruşurken eimle karşısında durduğumuz ama henüz üçünün de farketmediği dövmeciyi ve hemen yanındaki kafenin önündeki polisleri gösterdim.

"Hassiktir..." diye fısıldadı Murat. "Sen ciddisin..."

Gözlerim yeniden dolarken onu onayladım kafamı sallayarak. "Peki biz ne yapacağız?" diyen Emirle çaresizliğimi daha fazla farketmiştim. "Bilmiyorum." diye alçak sesle konuştum.

O an telefonum çalarken kalbimin ritmi de hızlanmıştı anında. "Lütfen onlar olsun lütfen." diye mırıldanırken karşımdaki üçlü de merakla bekliyordu. Telefonumu açıp hoparlöre koydum.

"Alo." dedim güçsüz ama heyecanlı çıkan sesimle.

"Şimdi beni dikkatle dinle." diye bir ses geldi karşı taraftan.

"Yarın saat 3'te vereceğim adrese beş yüz bin lira getireceksin. Şu ibneyi ne kadar sevdiğini biliyorum. Eğer parayı getirmemeye ve ya polise haber vermeye kalkarsan anam arvadım olsun ki onu öldürürüm." dedi Tolgayı kastettiği açıkken.

"O i-iyi mi?" dedim gözlerimden yaşlar akmaya başlarken. "Sesini duymama izin ver, ne olur..."

Önce bir kahkaha, ardından da acı dolu bir inleme sesi doldu kulaklarıma. Gözlerim şok ile açılırken ona vurduğunu anlamıştım.

"Biraz daha duymak ister misin...sesini?" diye sordu telefonunun diğer ucundaki adam. Ağzımdan bir hıçkırık kaçarken ona cevap verememiştim. Birkaç saniye durup yeniden konuştum;

"Adresi at." dedim sesimin titremesine engel olmaya çalışarak. "Ona bir şey yaparsan yemin ederim ellerimle gebertirim seni."

"Sakin ol, küçük kedi. Ben kükremeye çalışan kedilerden hiç hoşlanmam." dedi. Yürürken ayakkabısından çıkan sesleri duyabiliyordum.

Dişlerimi sıkmıştım sinirle. "Sana adresi yarın atacağım. Yalnız geleceksin. En ufak yanlışında sıkarım kafasına. Anladın mı beni?!" diye sordu sert sesiyle.

"Anladım." dedim. Artık ağlamam durmuştu ve hissettiğim şey saf öfkeydi.

Telefonu kapattığında birkaç saniye gözlerimi kapatıp kafamda bir şeyleri tarttım. Gözlerimi açtığımda "Ne yapacağız?" diye sordu Cansu dolu olan gözleriyle. O da endişelenmişti.

Yüzümde samimi olmayan bir gülüş belirdi. Kafamı karşımızdaki kafeye ve önünde duran polislere çevirdim.
Yaklaşık bir saat önce bana yardımcı olan polis memuru da oradaydı. Adımlarımı oraya yönlendirdiğimde diğerleri de hemen arkamca gelmişti.

Yanlarına varmama birkaç adım kala boğazımı temizledim ve sakin olmaya çalışırken kafamda söyleyeceklerimi belirledim. Umarım bir hata yapmazdım.

"Memur bey!"

_____

Diğer bölüme operasyon yapılacak. Planı falan anlatarak uzatmak istemiyorum. Zaten uygularken okursunuz...

DÖVMECİ -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin