evet bu bölüm de her bölüm en cok yorumu yapan biricik okuyucum jinijinijiniret icin olsun o zaman cünkü bilirsiniz yorum asıgıyım wkadmsdnfkjcmnvb
yirmi okuyucum var zaten finale kadar hepinize bi bölüm kapatiriz ne diyosunuz
iyi okumalar <3
xoxoxoxoxoxo
Changbin önlerindeki iki hafta boyunca Hyunjin ile karşılaşmamak için özel bir çaba sarf etti.
Onunla karşılaşmak istemiyordu. Ondan haber almaya her zaman devam etmişti elbet, ama karşısına çıkması başka bir olaydı ve o an olabilecekleri tahmin ediyordu. Asıl kaçındığı buydu belki de.
Gelen haberlerden Hyunjin'in bazen onu aradığını da anlayabiliyordu, ama bunu vaktinde öğrendiği için hiç karşılaşmamalarını sağlayabilmişti.
Aynı çabayı Minho için göstermesine ise hiç gerek yoktu. Çünkü Minho onun olduğu her yerden çoktan uzaklaşmıştı bile. Adadan adaya dolanıyordu. Kafasına estiği gibi her yeri yakıp yıkıyordu, son zamanlarda gerçek bir canavara dönüşmüştü sanki. Her gün sokaklarda onun adı dolanıyor, Minho'nun başı için konmuş ödüle dair asılmış ilanların sayısı her gün artıyordu. Üstelik fiyat da artık iki katına çıkarılmıştı.
Minho'nun karşısına o an çıkabilecek biri ise yoktu.
Bu sanki Minho'yu daha da sinirlendiriyordu. Girdiği her yerden bir olayla ayrılıyordu, her yerde bir yıkım bırakıyordu ve şimdiden iki korsan gemisi yağmalamıştı bile.
Yolu sonunda diğerleri içinde büyük sayılabilecek bir adanın sahil şeridi üzerindeki birahanede bitti. Son günleri çoğunlukla gemide geçtiğinden kara bile dalgalı geliyordu artık ona ve yalpalayarak yürüyordu bazen. Ondan sebep, daha içmeden sarhoşmuş gibi bir halde girdi birahaneye. Cam kenarı bir masaya kuruldu. Masa yanındaki pencere dışında hiç ışık almıyordu sanki, mekanın en unutulmuş köşesinde gibiydi.
Peşinden gelen ekibi civar masalara oturdu. Kimse Minho'nun yanına oturmamıştı. Son zamanlar Minho'nun tercihi de buydu.
Changbin'in yokluğu onda büyük bir hasar bırakmıştı, bunu yalnız ekibi değil neredeyse bütün halk biliyordu.
Biraz sonra garson başında bitti. Minho her zamanki gibi bir bira istemek üzere döndü, ama açılan ağzından hiçbir kelime çıkmamıştı. Öylece durdu. Kendisi gibi şaşkın olan yüze baktı. O sabaha kadar neredeyse varlığını bile unutmuş olduğu yüze...
Biraz da sinir kaplamıştı içini. Sanki tüm olanları birinin üzerine, en yakın dostundan başka birinin üzerine yıkıp hepsinden kurtulmak istiyor gibi, bir hiddetle dolmuştu. Sonuçta olanları ondan öğrenmişti ve bu, ya o da işin içindeyse, hissiyatı uyandırmıştı aniden içinde. Artık kimseye güveni veya sempatisi kalmamıştı.
"Sen..." diye mırıldandı sinirle. "Ne yapıyorsun burada?"
"Çalışıyorum gördüğün gibi. Sen işimi kaybetmeme sebep olunca yeni bir tane bulmam gerekmişti ya hani."
Çıkışmasına aynı şekilde çıkıştı çocuk. Bu cesur karşılıkları Minho'yu her zaman etkilemişti, onun farklı olduğunu düşünüyordu. Oysa şimdi sadece sinirini çıkarması için karşısına gelmişti sanki. Gözbebekleri genişlerken bakışları koyulaştı.
Bu bakışlarla yalnız birkaç kez karşılaşmış olan Jisung ondan en korktuğu anları şüphesiz bu anlar seçerdi, ama bu defa onda da bir şeyler farklıydı. Bu defa Jisung da ona önlenemez bir öfke besliyordu.
Hyunjin gitmişti. Onu tamamıyla kaybettiğini hissetmek ölümden bile beterdi onun için, ve sebebi capcanlı karşısında duran o ukala herifti. Nasıl sinirlenmeyebilirdi ki ona? Önce geçici olarak sonra da asla ulaşamayacağı bir şekilde kaybetmişti Hyunjin'i, onun yüzünden. Başlarına her ne geldiyse bu herif yüzünden gelmişti zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wildfire [ minsung & changjin ]
FanfictionKral, dönemin en tehlikeli korsanlarından olan Lee Minho'yu yakalayan kişiye 600.000 won ödül vereceğini duyurmuştu. Çok geçmeden yeni bir duyuru yayıldı, bu defaki Lee Minho tarafındandı. ''Beni yakalayan kişiye 6 milyon won vereceğim.'' ~• iki shi...