13 | "Gücümü sorgulayacak herkese özel bir servis ayarlayabilirim."

876 141 83
                                    

söz verdigim gibi (söz verdigim günden bi hafta falan sonra galba.d) bölümü tamamladim hepsi senin icin canim txtmyworldx

iyi okumalarrrr

xoxoxoxoxo

Derin bir iç çekti Wonho, yan masadan kaptanının bitirdiği üçüncü bardağı doldurmasını izlerken. Geldiğinden beri böyleydi, ve kimseyle de konuşmamıştı. Neler olduğu konusunda tahmin yürütmekte zorlanıyordu Wonho. 

Sonunda, Minho bardağını yarılamışken, bir tura daha başlamasına izin vermeden karşısına geçti. Minho ona kısa bir bakış atmakla yetinmişti. Sonra tüm köpüğü dudakları üzerinde bırakarak birasını yudumlamaya devam etti. 

Soluksuz içişi, aniden bardağın elinden çekilmesiyle sonlanmıştı.

İçkinin dökülmemesi için öne atıldı Minho, bardak onun elinden Wonho'ya geçip uzaklaşmıştı hızla kendisinden. Elinin tersiyle ağzını sildi ve bakışları bardağından ayrılıp Wonho'ya çıktı.

"Ne yapıyorsun?" diye tısladı, canına mı susadın dercesine. Wonho bir mimik bile oynatmamıştı bunun karşısında. Bardağı yan masaya bıraktı ve Minho'nun çaprazındaki sandalyeye oturdu. 

"Bu kadar yeter, kaptan. Her ne olduysa onun için durmaksızın içki içmekten daha iyi çözümler bulabileceğimize inanıyorum." 

Minho kıstığı gözleriyle son bir sinirli bakış yolladı Wonho'ya, sonra önüne dönmüştü.

"Bir çözüm aramıyorum, sadece canım içmek istedi." diye yanıtladı. Sonra bakışları yan masadaki bardağına kaymıştı. Ama Wonho o bakışları fark ettiği gibi döndü ve bardağı elinin tersiyle yere itti. 

Geri Minho'ya döndüğünde Minho da genişlemiş gözleriyle ona bakıyordu. 

"Şimdi konuşmaya devam edebiliriz." dedi Wonho. Minho sinirle ağzını aralamıştı, ama gelen cümlenin içkisiyle ilgili olduğunu tahmin eden Wonho ona izin vermeden kendi devam etti. "Akşamüstü Jisung'un peşinden gitmemiş miydin? Ne oldu? Hyunjin'i mi gördün yoksa?"

Minho'nun bakışları bir süre daha sinirini korudu. Sonunda gözlerini kapatmış ve çevirmişti başını. Bir süre sonra tekrar gözlerini araladığında bakışları biraz daha sakindi. 

Belki anlatmak istemediğinden, belki nasıl anlatacağını bilemediğinden bir süre daha sessiz geçti. Wonho her ikisine de anlayışlı bir şekilde bekleyişini sürdürmüştü. Ve Minho sonunda konuştu.

"Onu izlediğimi fark etmiş." 

Gülümsememek için dudaklarını birbirine bastırdı Wonho. Neyse ki Minho bakışlarını diktiği masa üzerinde düşüncelerine öyle dalmıştı ki bunu fark etmedi. 

"O küçük, aptal çocuk... Ah- benimle oynuyor resmen! O küçücük aklıyla!"

Bu defa gülüşünün gözükmemesi için başını çevirmesi gerekti Wonho'nun. Böylece Minho'nun dikkatinden kaçamamıştı işte. Minho onun güldüğünü fark etmesiyle şaşırdı, hafif bir kızgınlıkla söylendi.

"Neye gülüyorsun lan!" Wonho'nun başını kendisine çevirmeye çalıştı, böylece Wonho dayanamayıp kahkaha atmıştı. Çevrelerindeki birkaç kişi dönüp onlara baktı. 

"Hiç," diyebildi sadece Wonho, sonunda gülmesi biraz durulduğunda. 

"Ne hiçi oğlum? Baya gülmekten yarıldın önümde."

Bir kez daha gülesi gelince yine dudaklarını birbirine bastırdı Wonho. Minho gözlerini devirmişti. 

"Tamam, tamam." dedi Wonho, Minho'nun tekrar ciddileşip ona dönmesini sağlamaya çalışırken, "Gülmüyorum."

Wildfire [ minsung & changjin ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin