18 | "Benimle oynamanın cezasını çekecek."

976 135 126
                                    

jeondboy soyleyin bana minchanimi yazsin nolur

xoxoxo

"Geun geri dönmüş."

Minho adım attığı gibi arşınlamaya başladığı gemideki arkadaşına söyledi. Wonho'nun çatık kaşlı bakışları oyalanmaksızın onu bulmuştu.

"Ne? Emin misin? En son İspanya'nın açıklarında olduğunu -"

"Evet, Wonho, ben de öyle duymuştum. Ama geri dönmüş işte. Ya da biri bana pis bir oyun oynuyor."

"Bohyun'u görmeye gitmiştin en son," Wonho taşları yerine oturtmak istercesine bahsetti. "O mu söyledi bunu?"

"Onun için uyuşturucu satmaya başlamış." Güldü Minho sinirli bir şekilde. "İnanabiliyor musun buna? Benim ticaretimi kurduğum yere çöreklenip bir de hap satıcısı yapıyor onları."

"Pekâlâ, öncelikle sakin ol. Daha yeni gelmiş olmalı, değil mi? Yoksa mutlaka duyardık."

Ya da Changbin burada olsaydı, içinden geçirdi Wonho. O zaman kesin haberimiz olurdu. Çünkü böyle şeyleri her zaman o takip etmişti. Her yere kolu uzanan ve her ana tetikte bekleyen kişi içlerinde oydu her zaman. Ama bunları Minho'ya hatırlatmanın bir yararı olmayacağından fikirlerini kendine sakladı.

"Anlaşmamızı bozdu, p*ç kurusu. Yenilgisini yediremeyip bir gün geri geleceğini hep biliyordum zaten."

Nefesini sakince bıraktı Wonho. Evet, bunu hepsi tahmin ediyordu.

Geun; kendine karanlıklar diyen, ancak ergenlik çağında birkaç serseri kadar tehdit içerebilecek o ekip gibi basit biri değildi. Zamanında Minho ile ölümüne bir savaş içerisindeydiler. Ve sonunda ikisi de kendi çıkarlarını gözeterek bir anlaşmaya varmasa muhtemelen iki ekipten biri sonsuza dek dağılmış olacaktı.

Anlaşmalarına göre, girdikleri son savaşta daha kazançlı çıkan taraf olarak Minho Kore'deki hakimiyetini sürdürmeye devam edecekti. Geun'ın ise yeni adalara açılması gerekiyordu. Ebediyen...

Ama o, bu kuralı bozmuştu.

"Bu defa ondan temelli kurtulmam gerek. Bu defa kaç adamımı koruyabileceğime bakmayacağım. Çıkarlarım umurumda değil. Ne olursa olsun," Sonunda gemiyi arşınlamayı bırakmıştı. Sinirden nefes nefese kalmış bir şekilde Wonho'ya baktı. "Bu defa onu bitireceğim. Benimle oynamanın cezasını çekecek."

Her zamanki gibi çabuk parlayan arkadaşını sakinlikle izledi Wonho. Yine kendi kontrolünde olmadığını hissettiği her an olduğu gibi gözü kararmıştı.

"Bu kadar hırslanıp gaza gelme Minho, acele etmek yerine düzgün bir plan yapmalısın." dedi. "Serinkanlı ol. Yoksa hata yapacaksın."

"Gayet sakinim Wonho, hatta hiç bu kadar aktif olmamıştı zihnim."

Geminin ucundaki yükseltide, Wonho'nun yanına oturdu. Ondan farklı olarak oturma yerine sadece ayakları yaslıydı, Minho geminin ahşabı üzerindeydi.

"Bohyun'dan tamamen vaz mı geçiyoruz?"

"Hayır elbet. Bugünkü kavga aklını başına getirmiştir, onunla daha sonra tekrar görüşeceğiz."

Sinirle konuştuktan sonra duraksadı.

"Ama..." Biraz kararsız kalmıştı bu konuyu açma konusunda. Pek konuşmak istemiyor gibiydi. Yine de söyledi sonunda aklındakini. "Bir şey daha oldu bugün."

Wonho onu cesaretlendirir gibi kendisine baktığında devam etti.

"Changbin de oradaydı."

Bu Wonho'nun epey ilgisini çekmişti. Kaşları hafifçe çatıldı, ve biraz da havalanmışlardı şaşkınlıkla.

Wildfire [ minsung & changjin ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin