"Hemen eve gitmeyelim." dedim Ozan'a.
"Tamam. Oyalanırız yolda biraz."
Göz yaşlarımı durduramamak canımı çok yakıyordu. Acizliğimin bir göstergesiydi bu. Acizliğimi sadece yakınlarımın yanında göstermeyi tercih ederdim , Ozan'ın yanında değil. Ama Allah'tan Ozan iyi ve anlayışlı biriydi de göz yaşlarımı hiç görmüyormuş gibi davranıyordu. Ah Meylin sen ne ahmaksın! Böyle bir çocuk kaçar mı?
On dakikaya yakındır ayrılmıştık mekandan. Şanslıydım ki bu sefer magazinciler yoktu. Bu parti apar topar olduğu için haberleri olmamıştı. Mekanda fazla bilindik değildi zaten.
Selin partide kalmak zorunda kalmıştı çünkü bu onun partisiydi , Hakan'da onun yanında kalmıştı çünkü ben öyle istemiştim. Ozan'da Meylin'in de benimle geleceğini öğrenince hemen bırakmayı teklif etmişti. Meylin huzursuz olsa da ben kabul etmiştim. Öne oturmamak için adeta benle savaşa girsede sonunda bu bitkin halimi yormamak için , teklifimi kabul edip öne oturmuştu.
Demir ise , canı cehenneme! Beni üzmeyi sanki kafasına bir emir , bir farz gibi kazımıştı. Ne olurdu ki her şeyi unutsa? Ben unutmuştum. Zamanında bana yaptığı tüm kötülükleri unutmuştum. Sıra ondaydı ama yok , Demir Bey unutur mu? Ölür falan sonra unutursa.
Beni sevsin istiyordum. Beni , benim onu sevdiğim kadar sevsin. Ama o beni sevmemeye özen gösteriyordu sanki. Ne yüzünden , kim yüzünden? Tek suç mavi gözlü olmam mıydı? İstemiyorum o zaman bu gözleri. Demir bakmayacaksa bu gözlere , sırf bu mavilikler yüzünden sevmeyecekse beni istemiyorum.
"Asi kes ağlamayı!" dediğinde Meylin ona döndüm. "Sinirlerini ağlayarak boşaltamazsın sadece daha da arttırır , o sinirleri intikam hırsına çevirirsin."
"Ne yapayım o zaman?" dedim titrek sesimle.
"Kalk ayağa bağır."
"Şaka kaldıracak halde değilim." dedim sertçe.
"Şaka yapmam ben Asi. Ozan açsana şu arabanın başını." dediğinde Meylin Ozan'da açtı. Arabanın başı yavaşça açılırken , aklıma Demir'in önceki arabası gelmişti. Ah! Tabi o arabaya ne olduğuda.
"Kalk ayağa." dedi Meylin.
"Ne saçmalıyorsun Meylin?"
"Kalksana." dedikten sonra kendi arabanın koltuğunun üstüne çıktı. Bana sert bir bakış attığında bende dediğini yapıp ayağa kalktım. O kendi koltuğuna ben ise Ozanın'kine tutunarak dengemi sağlıyordum. Allah'tan yol boştu da bu rezilliğimizi kimse görmüyordu.
"Bağır şimdi. Demir'e ne demek istiyorsan bağır."
"Meylin saçmalama. Nasıl yaparım?"
"Bak böyle , izle beni." dedikten sonra "Hey Emir... Senden nefret nefret nefret ediyorum! Piçsin piç!" diye avazı çıktığı kadar bağırdı. Deli bu. Ozan hızla dönüp Meylin'e baktığında Meylin bana bakıyordu.
"Emir kim?" dedi sinirle. Meylin kafasını aşağı eğip Ozan'a bakıp "Sana ne!" dediğinde onları zevkle izliyordum.
"Bağırsana kızım!" dedi bana dönüp Meylin. Onun bu kızgın haliyle hiç uğraşamazdım. O yüzden aklıma ilk geleni bağırmaya başladım.
"Demir duy beni. Sen varya tam malsın! Sen bana umut verip gidemezsin hayvan! Bir gün bu korkup bakamadığın mavi gözlerin uğruna ölüp biteceksin. Demir duyuyor musun beni ha? Duyuyor musun?" İçim ölesiye rahatlarken Meylin beni mutlulukla izliyordu. Salak saçma gülmeye başladığımda , ellerimi iki yana açıp rüzgarın tüm bedenimi ele geçirmesine izin verdim. Ne yapıyordum hiçbir fikrim yok. Bana ne yapıyorsun Demir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
➰ Ama Biz Üveyiz ➰
RandomAsi soluk tenine , buzlarla çevrili kalbine inat bir güneş ; Demir sıcak tenine , kaynayan kalbine inat bir kar tanesi istedi. Bir küçük kar tenisi koskoca güneşe aşık olabilir mi? Bir insan üvey kardeşini sevebilir mi? Eriyeceğini bile bile Demir...