YAZARDAN*
İYİ GECELER ŞİMDİDİDEN :) BU ARADA 1500 KİŞİYE TEŞEKKÜRLER :***Uyanalı beş dakikadan fazla olmuştu ama yatakta dönüp durmak çok zevkli olduğundan kalkmamıştım. Artık kalmam lazımdı. Yorganı üstümden atıp ayağa kalktım. Önce yatağı toplayıp , düzenledim. Sonrada üstümü değiştirip Hakan'ın eşofmanlarını katlayıp yatağa koydum.
Lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım. İyiki odada da lavabo vardı. Berbat görünüyorum be. Hemen saçlarımı düzelttim. Dün gece Hakan'ın saçımla oynarken yaptığı gibi yaptım saçımı.
Lavabodan çıkıp odaya geçtim. Pantolonumun cebinde ki sakızı ağzıma attım. Imm çilekli. Keşke yanımda biraz makyaj olsaydı. Pöfff. Selin haklı. Mutlaka cebime bir yere koymalıyım yani.
- Asi. Uyandın mı?
Hakan kapıyı tıklatıyordu. Güzel görünüyor muyum acaba? Saçımı böyle beğenmişti dün. Gene beğenir ya. Ya beğenmezse? Ne saçmalıyorum çocuk kapıda. Derin bir nefes aldım. Kapıyı açtım.
- Uyandım.
- Uyandırdım mı?
- Hayır uyanmıştım zaten.
- Gel hadi kahvaltı hazır.
- Ne? Ne çabuk.
- Eee uzun süre tek yaşayınca böyle oluyor.
- Bakalım kahvaltında akşam yemeğin kadar güzel mi?
- Buyrun hanım efendi.Gülümsedim. Oda gülüyordu. Hakan'ın yanındayken her şey güzeldi. Her şey mutluluk verici. Her şey anlamlı.
Merdivenden inmiştik. Kahvaltıya oturdum. Her şey çok güzel görünüyordu. Müthiş bir kahvaltıydı.
- Güzel görünüyor.
- Umarım tasınıda beğenirsin.
- Şüphem yok.Tabağıma her şeyden az az doldurdum. Oda çayları koyup oturmuştu. Cidden güzeldi her şey. Özenle hazırlamıştı zaten. Bu yetiyordu.
- Gayet güzel.
- İstediğin başka bir şey varsa?
- Kuş sütü , dedim gülerek.
- Dur hemen getireyim.Pardon? Onu şakasına demiştim. Napıyordu bu. Önüme bir tane bardak koymuştu. İçinde de süt.
- İç hadi.
Bardaktan bir yudum aldım.
- Bu inek sütü.
Kahkağa attı.
- Tabi ki inek sütü. Sen kuş sütü mü gördün?
O gülünce bende gülmeye başladım.
- Hadi yemeğini ye , dedi.
- Tamam , dedim.Kahvaltılarımızı bitirmiştik. Gece ki gibi ona toplamasında yardım ettim. Ben ceketimi giymiş onu kapıda bekliyorum. Arabanın anahtarını almak bu kadar mı uzun sürer?
- Geldim. Çok mu beklettim? , diye sordu.
- Yoo. Hadi çıkalım.
- Tamam , dedi gülümseyerek.Asansöre bindik. Ona dikkatli bakınca üsünü değiştirdiğini fark ettim. Gri pantolon , beyaz salaş gömlek giymişti. Ona beyaz yakışıyordu. Asansör durmuştu. Birlikte dışarı çıktık.
Offf. Hava aşırı soğuk. Bu ince üstten sonra , bu ceket kurtarmıyordu.
- Üşüdün mü?
- Biraz ama ısınırım.
- Saşmalama. Dur yanımda var bir şeyler.Arabanın bakajından bordo bir hırka çıkarttı. Görünürde sıradan olabilir di ama içi yündü.
- Giy.
- Gerek yok ben...
- Giy.
- Tamam , dedim gülerek.
Ceketi çıkarıp önce hırkayı sonra ceketi bir daha giydim.Arabaya bindik. Ve sürmeye başladı.
- Sana o kadar kötü olmayacağını söylemiştim.
- Ne konuda?
- Bende kalmanın.
- Haklısın. İyiydi.
- Tamam muhteşem değilim ama manyakta değilim.
- Manyaksın demedim sadece...
- Sadece bir erkeğin evinde kalmak biraz...
Yüzünü buruştudu lafı devam ettiremeyince. O öyle yapınca anladım ama gülmemi de tutamadım.
- Ne? Ne denir bilmiyorum gülme ya.
- Tamam gülmüyorum , desemde hala gülüyordum.
- Ooo geç dalganı. Ama nasıl denir ne bileyim.
- Tamam haklısın , dedim ama hala gülüyordum.
- Ooo sen böyle güleceksen.
- Pardon. Tamam sustum , gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
- Tamam ya gül böyle daha komik oluyor.
Biraz daha güldükten sonra susmuştum. Oda gülmüştü zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
➰ Ama Biz Üveyiz ➰
De TodoAsi soluk tenine , buzlarla çevrili kalbine inat bir güneş ; Demir sıcak tenine , kaynayan kalbine inat bir kar tanesi istedi. Bir küçük kar tenisi koskoca güneşe aşık olabilir mi? Bir insan üvey kardeşini sevebilir mi? Eriyeceğini bile bile Demir...