6. Bölüm

3 1 0
                                    

Günler geçmişti. Ben hâlâ aynı yerdeydim. Bu durum ne kadar sinirimi bozsa da korkum üste çıkıyordu. Bana zarar vermiyordu. Sadece kaçmamı engelliyordu. Kaçacak gibi olduğum da beni Barış'la tehdit ediyordu. Anlamıştı onun benim zaafım olduğunu.

Kilitli kapı açıldı. Uzandığım yerden kalkmadan başımı kapıya çevirdim. O gelmişti yine. "Düşündün mü? Bırakacak mısın beni?" Gözlerimi tekrardan tavana dikmiştim. Ayak ucuma oturarak görüş açıma girdi. Dilini damağına vurup kaşlarını havaya kaldırdı. Omuz silktim. "Kim olduğunu söyle o zaman?" Dedim. "Bora." Dedi sadece. Alayla güldüm. "O kadarını biliyorum. Kimin adamısın?" Dedim. "Kimsenin adamı olmadığımı söylemiştim Nilperi." Dedi bıkkın bir ifadeyle. "Sana inanmıyorum... Ben kimim?" Diye sordum. Alayla güldü. "Şimdi de kendini mi tanımıyorsun?" Kaşlarımı havaya kaldırdım. "Sen ne kadar tanıyorsun?"

"Nilperi İpekoğlu." Dedi gururlu bir sesle. İsmim ağzından niye bu kadar gururlu çıkmıştı? "Eee?" Diye sordum. "Hakkında her şeyi biliyorum." Dedi. İçim korkuyla titredi. "Ne biliyorsun?" Dedim güçlü çıkan sesimle. "22 yaşında olduğunu... Üniversiteyi yarıda bıraktığını... İstanbul'a 5 sene önce geldiğini... Önceden İzmir'de yaşadığını... Küçükken yetimhaneye bırakıldığını, oradan çıkınca İstanbul'a geldiğini... Geldiğinin ilk haftası Barış'la tanıştığını... Birçok işte çalıştığını ama en uzun en sonki işinde çalıştığını... Daha saymama gerek var mı?" Doğru muydu? Gerçekten bu kadarını mı biliyordu?

"Peki... Ama bana hâlâ kendini anlatmadın. Bundan sonraki hayatım da seninle olmamı istiyorsun, seninle yaşamamı. Tek bir şartla." Kaşları öyle mi? Der gibi havaya kalktı. "Bir kere bütün hayatın boyunca benimle yaşamanı istemedim. Sadece senin kim olduğunu çözüyorum. İkincisi, neymiş o şartın?" Sonlara doğru keyifli çıkan sesi kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. "Bana kim olduğunu anlatacaksın?" Sesli bir nefes verdi. "Ne öğrenmek istiyorsun?"

Oturur pozisyona gelip bağdaş kurdum. "Kaç yaşındasın?" Diye sordum. "25 yaşındayım." Dedi. "Mesleğin var mı? Mafyacılık dışında ne yapıyorsun?" Gözlerini devirdi. "Kendine isteyeceksin galiba beni?" Bu sefer ben devirdim gözlerimi. "Soruları ben sorarım." Tekrardan keyiflendi ve benim gibi yatağın üzerinde bağdaş kurdu. "Doktorum." Dediğin de gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Nesin nesin?" Dedim inanamayarak. "Doktorum." Sırıtmaya başlamıştı. "Bu kadarı yeter mi?" Diye sordu. Kaşlarımı havaya kaldırdım. "Cık." Dedim. "E sor hadi." Etrafa kısa bir göz gezdirip tekrar gece mavisi gözlerine baktım. Her zaman ki soğukluğa nazaran sıcak bakıyordu. Sanki gözlerin de kar yağıyordu, fakat buna rağmen sıcak bakıyordu.

"Annen, baban var mı, yoksa benim gibi kimsesiz mi büyüdün?" Gözlerindeki sıcaklık gitti ve o buz gibi duvar geri geldi. "Babam ben çok küçükken bizi terk etmiş. Annem ve teyzem var bir tek..." Gözleri buğulanmıştı anlık olarak. Bir telefon melodisi duyuldu. Cebinden telefonunu çıkartıp arayana baktı. Göz ucuyla bende bakmaya çalıştım. Eren... Telefonu açıp kulağına götürdü. "Efendim Eren?" Gözleri gözlerimde oyalandı. "Bugün gitmedim. Dün gittim. İyiydi." Bakışlarımı kaçırdım ondan. "Ben baktım sonuçlarına. Tedaviye yanıt veriyor vücudu. Şimdi bir de fizik tedavi görüyor." Kimden bahsediyordu? Sormalı mıydım? Tabiki de sormayacaktım.

"Tamam, eyvallah." Dedi ve kapattı. "Mesleğini yapıyor musun?" Dedim dan diye. "Yapıyorum."

"Herhalde mafyacılıkla hobi olarak ilgileniyorsun?" Sırıtarak başını aşağı yukarı salladı. "Başka soru almıyorum. Bunlar yeterli mi senin için?" Çenemi kaldırdım. "Son bir soru." Kaşları çatıldı. "Beni neden kaçırdın?" Bakışlarını kaçırdı. "Buna cevap vermeyeceğim. Bu konu hakkında bilmen gereken tek şey, burada daha güvenlisin." Burada daha güvenlisin. Ne biliyordu? Neyin ne kadarını biliyordu?

"Peki. Artık kaçmayacağıma emin olabilirsin... Adamlarını da geri çekebilirsin." Dedim. Elbette bir planım vardı. "Sen kaçma diye değil, seni korumak için oradalar." O plan her an yatabilirdi. "Barış'ı aramama izin verir misin?" Tekrar çatıldı kaşları. "Sana Barış'ı unutmanı söylemiştim." Benimde kaşlarım çatıldı. "O benim ailem. Onu öyle unutamam." Dedim sert bir tavırla. Sesli bir nefes verip dudaklarını ıslattı. "Tamam... İyi olduğunu söyle yeter." Cebinden çıkarttığı telefonumla gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. "Bunca zamandır sende miydi telefonum?!" Sorumu es geçti. Hızla telefonu açıp Barış'ı aradım. Hemen açılmıştı telefon. "Nilperi! Sonunda! Neredesin kızım sen?! Yoksa dayın yine mi düştü peşine?!" Diyerek art arda sıraladı sorularını. "Hayır... İyiyim ben, merak etme. Beni kaçırdılar Barış. Böyle söyleyince tuhaf oluyor, farkındayım ama beni takip eden adam... Kafedeki adam yani..." Bora dikkatli bir şekilde beni dinliyordu. "Hı?" Dedi sadece Barış.

"Sana zarar verdi mi?!" Sesi oldukça yüksek çıkmıştı. "Hayır, hayır. Ben yine panik atak geçirir gibi oldum. Anlamadığım bir şekilde evime girdi. Sonra beni zorla bir yere getirdi. Burası neresi bilmiyorum... Seni de zaten iyi olduğumu söylemek için aradım... Kolun için üzgünüm Barış." Birkaç saniye sessizlik oldu. "Kolumu nereden öğrendin?" Diye sordu. "Ben kaçmaya çalıştım. Ama beni yakaladı. Sonra kaçtığım için cezanlandırdı beni. Seni vurdu. Ben çok özür dilerim Barış. Gerçekten çok yalvardım beni öldür, ona zarar verme diye. Ama dinlemedi. Beni affedebilir misin?" Dedim ağlamaklı çıkan sesimle. "Senin bir suçun yok ki güzelim... Yanında mı?" Diye sordu sinirli bir sesle. "Evet." Dedim kısılan sesimle. "Bak güzelim, sakin ol, tamam mı? Sana zarar vermesine asla izin verme. Eğer sana zarar vermeye çalışırsa sana öğrettiklerimi uygula. Dayının adamı olabilir, dikkat et. Seni kurtaracağım." Gözlerimden art arda yaşlar düştü. "Yine..." Dedim. "Yine." Dedi şefkatli ses tonuyla. "İyiyim ben, merak etme. Tamam mı Barış?" Burnumu çektim ve elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim.

"Tamam güzelim." Telefon birden çekildi elimden. Şaşkınlıkla baka kaldım. "O herif bir daha sana güzelim demeyecek!" Dedi ani bir tavırla. Kaşlarımı çattım. "Sana ne?" Dedim bende ters bir tavırla. Gözlerindeki öfke patlamalarını gördüm. "Ayrıca... Neden beni bu kadar kıskanıyorsun ki?" Öfke gitti gözlerinden. Artık daha sakin bakıyordu, fakat içinde fırtınalar koptuğunu da sezebiliyordum. "Çünkü..." Dedi ve durdu. "Çünkü ne?!"

"Söylesem de umrunda olmayacak. O yüzden boşversene." Benim cevabımı bekledemen çıkıp gitti. O gittikten dakikalar sonra kapı açıldı. Adamlardan birisi girip yemek dolu tepsiyi masaya bıraktı. "Bora Bey'in emri var, bunları yemek zorundasınız." Başımı salladım sadece. Adam çıktı. Planımın üstüne düşünmem gerekti. İşler değişmişti. Şu birkaç günde bir bulmaca çözer gibi Bora'yı çözmeye çalışıyordum.

Bana şimdilik zarar vermemişti ve vermeyeceğini söylemişti. Bundan faydalanabilirdim. Sadece oyunculuğumu konuşturmam gerekti ve bu zaten basit bir şeydi benim için.

*

Planım hazırdı. Burada daha fazla durmayacaktım. Kimsenin esareti altında olmayacaktım. Özgür bir kuş olmam gerekiyordu. Kanatlarımın kırılmasına izin veremezdim. Bir kafese de tıkılamazdım.

Kapı açıldı. Gözlerimi kapattım anında. Yanıma bir beden çöktü. Kollarını karnıma sardı. Bana sarılmasından nefret ediyordum. Burnuma içki kokusu geldi. Saçlarımı öptü. Neden öptü? Beni öpmesinden de nefret ediyordum. İyice sokuldu bana. Bense uyuyor numarası yapıyordum. Yüzüm duvara dönüktü. "Bir şeylerden korkuyorsun." Diye fısıldadı. Sarhoş muydu? Normalde uyuyor olmadığımı anlardı. "Çözeceğim ufaklık. Annemin bacakları gibi. Seni de yavaş yavaş çözeceğim. Korkularını yenmene yardım edeceğim." Kalbim ritmini şaşırdı. Kanat çırpan kuşların kanadı kadar hızlı çarpıyordu. Kalbimin sesi yükseldi ve ben ne olduğunu şaşırdım. Korku muydu bu ritim bozukluğu?

"Ben yanındayken asla korkma. Seni her daim korurum." Diye fısıldadı. O an uyumadığımı fark ettiğini anladım. "Korkmam." Diye fısıldadım sebepsizce. Neden böyle demiştim? Neden düşünmeden konuşmuştum? Neden içimden geçeni söylemiştim? İçimden geçmişti... Neler oluyor bana?

"Barış'ı da sevme. Ben sevmiyorum. Sende sevme." Gülümsedim istemsizce. Kendine gel Nilperi! Ketum ol! "Seveceğim. Barış'ı hep seveceğim. O benim her şeyim." Dişlerini gıcırdattığını duydum. Neydi bu kıskançlığın sebebi? Yoksa...

Bana aşık mı olmuştu?

KimlikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin