Bugün operasyon günü! Kaçış Operasyonu! Planımı adım adım uygulayacaktım. Saatlerdir Bora'yı bekliyordum. Kapı açıldı ve içeri girdi. Hızla yanına gittim. İfadesiz bakışları bana çevrildi. "Senden bir şey isteyebilir miyim?" Gözlerindeki ifadesizlik gitti ve yerine şaşkınlık yerleşti. "İstediğin şeye bağlı." Dedi. Sesli bir nefes verip dudaklarımı ıslattım. Bakışları anlık olarak dudaklarıma kaydı. "Ben çok sıkıldım. 1 haftadan fazladır buraya kapattın beni. Duvarlar üstüme üstüme geliyor. Bazen nefes alamıyor gibi oluyorum... Biraz dışarı çıksak?" Sesim ihtiyaç dolu çıkmıştı. Aferin kızım! İşte oyunculuk budur! Gözleri tekrar gözlerime tırmandı. "Tamam. Hazırlan hadi." Gülümsedim. "Teşekkür ederim Bora." O da benim gibi gülümsedi.
Arkamı dönüp banyoya ilerledim. Yüzüme sinsi bir gülüş takındım. Banyoya girip kapıyı kilitledim ve duş aldım. Banyodan çıkmadan saçlarımı kuruttum. Üstümdeki havluyu umursamadan çıktım banyodan. Bakışları anında bana döndüğünde yutkundu. Fakat bakışlarını umursamadan dolaba ilerledim. "Nilperi." Dedi boğuk bir sesle. Omzumun üstünden kafamı çevirip ona baktım. "Efendim?" Dedim. Bakışlarını vücudumdan çekip gözlerime baktı. "Ne yapıyorsun? Niye böyle çıkıyorsun banyodan?" Askıdaki kıyafetlere geri döndüm. "Yanıma kıyafet almayı unutmuşum." Askılıktan bir elbise çıkartıp banyoya ilerledim. Hızla üstümü giyindim.
Siyah, uzun kollu, balıkçı yaka, mini elbise giydim. Bacaklarıma siyah, opak çorabımı da geçirip çıktım banyodan. Bakışlarını camdan çekip bana baktı. Detaylıca süzdü. Dudakları aşağı kıvrıldı, beğeni dolu bir tavırla. "Güzel olmuşsun."
"Bütün kıyafetlerimi buraya nasıl getirdin?" Diye sordum dan diye. Omuz silkti. "Pek zor olmadı. İstedim ve getirdim." Göz devirdim. Yüksek topuklu ayakkabılardan birini giydim. "Kabanını da al. Üşürsün. Hava soğuk bugün." Başımı sallayıp kabanımı giydim. Elini belime yerleştirdiğin de gözlerim şaşkınlıkla onu buldu. O ise dümdüz karşıya bakıyordu.
Odadan çıktığımızda bütün korumalar bize dönmüştü. "Kenan, diğerlerini al gel peşimizden." Kenan dediği adam başını salladı ve koridorun sağına ilerledi. Bora beni merdivenlere yöneltti. Planım şimdilik yolunda ilerliyordu.
Binadan çıktığımızda bizi bir araba karşılamıştı. Kenan dediği adam arka kapıyı açtı. İlk önce ben, ardımdan Bora bindi. "Nereye gidiyoruz abi?" Diye sordu Kenan. "Her zamanki yere koçum." Kenan ufak bir baş hareketinden sonra sürmeye başladı arabayı. "Nereye gidiyoruz?" Diye sordum camdan dışarıyı izlerken. Elime değen elleriyle irkildim, fakat ona dönmedim. Parmak uçları, parmaklarımı okşamaya başladı. "Gidince görürsün."
*
Tenha bir sokakta durmuştuk. Kenan kapımı açtığında indim. Bizim arkamızda bir araba daha vardı. Arabanın içinde de 4 kişi vardı. Bora'nın adamlarındandı. Bora yanıma geldi ve elime uzandı eli. Parmaklarımdan geçen parmaklarına baktım. Ona bakarak göz kırptım, hayırdır? Der gibi. "İçerisi pek tekin değil. Benimle olduğunu anlarlarsa sana yaklaşmazlar."
"Seninle olduğum?" Dedim kaşlarım havalanırken. "Yani yanımda olduğunu..." Gözleri buğulandı anlık olarak. Kirpikleri titredi ve bakışlarına bir duvar indi. Buzdan bir duvar.
Aşağıya inen merdivenlerden indik. Paslı, eski kapıyı itti Bora. İçerisi bar ortamıydı. Yüksek sesli müzik, dans edenler ve içenler vardı. Aralarda da sevişenler tabi...
"Neden buraya geldik?" Diye sordum. Omuz silkti. "Canım istedi." Gözlerimi devirdim. Mekandaki herkesin bakışları bize dönüyor fakat hemen bakışlarını geri çekiyorlardı. Bora'dan korkuyorlardı, fark etmiştim. Elimi tutan eli daha sıkı tutmaya başladı. Elimi tutmasından neden rahatsız olmuyordum?
Ortalarda bir masaya oturduk. Gözlerimle etrafı taradım. Böyle bir yere gelmeyi beklemiyordum. Kafe tarzı bir yere giderdik diye düşünmüştüm. Ben buradan nasıl kaçacaktım şimdi? "Gözlerin etrafı tarıyor." Ne zaman geldiğini bilmediğim viskisini yudumluyordu. "Burayı bilmiyordum." Dediğimde dudağının kenarı kıvrıldı. "Burayı çok kişi bilmez." Etrafı incelemeye devam ettim. Önüme bırakılan viskiyle duraksadım. Sanırım en son Barış'ın bende kaldığı gece alkol almıştım. Bardağa uzandım ve birkaç yudum aldım. Viski boğazımı yakıp geçti.
Gözüme bir kapı takıldı. Muhtemelen arka kapısıydı barın. Çünkü girdiğimiz yer diğer taraftaydı. Bora şüphelenmesin diye bakışlarımı hızla oradan çektim ve rahat bir şekilde arkama yaslandım. Bora ceketinin cebinden sigara kutusu çıkardı ve içinden bir tane alıp bana uzattı kutuyu. Bende onun gibi içinden bir tane alıp dudaklarımın arasına yerleştirdim. Çakmağını ateşleyip ilk önce kendikini, ardından benimkini yaktı. Büyük bir duman içime çektim. Bacak bacak üstüne atıp daha rahat bir şekilde oturmaya başladım.
Yüksek müzik kendini hafif bir müziğe bırakmıştı. Ortam sakinleşmişti. Tekrardan sigaramdan bir duman daha çekip üfledim. Külünü önümdeki küllüğe silkeledim. Bardağıma uzanıp bir yudum aldım viskiden. "Çok düşüncelisin." Dedi Bora'nın dakikalar sonra gelen sesi. Omuz silktim. "Değilim. Sadece dalgınım." Sigarasını dudaklarına götürdü. Gözleri gözlerimdeydi, benim gibi. İçine bir duman çekip yüzüme üfledi. Yüzümü buruşturup elimi salladım havada. Viskisine uzandı.
"Neden buraya geldik? Ben daha kafe tarzı bir yere getirirsin beni, diye beklemiştim ama." Dedim ve sigaramdan bir duman daha çektim içime. İlk defa içiyormuşum gibi yaktı boğazımı. "Dediğim gibi, canım istedi. Burayı seviyorum." Kaşlarımı çattım. "Seviyor musun?" Ağır ağır başını salladı, olumlu anlamda. "Her türlü insanı burada bulabilirsin. Burası bir yeraltı. O yüzden çoğu kişi buraya gelir. Genellikle gelenler sapkın kişilerdir. İnsanları burada öğrendim diyebilirim." Dedi. Çatık kaşlarım düz bir çizgi haline geldi. "Sende mi sapkınsın?" Diye sordum. Etrafta dolanan bakışlarını üstüme çevirdi. "Hayır." Dedi keskin ses tonuyla. Bitmek üzere olan sigaramı küllüğe bastırarak söndürdüm. Viskimden büyük yudumlar aldım. "Benim tuvalete gitmem gerek. Ne tarafta?" Diye sordum. Eliyle arkasını işaret etti. "Arkada, sağda." Başımı sallayıp ayağa kalktım ve dediği yere ilerlemeye başladım.
İşte şimdi operasyon başlamıştı. Kendimden emin adımlarla tuvalete girdim. Burnuma gelen leş gibi kokuyla yüzümü buruşturdum. Aynadan kendime baktım. Saçlarımı düzelttim ve çıktım tuvaletten. Kolonun arkasına geçip Bora'yı gözetledim. Gözleri dalgınca etrafta dolanıyordu ve tuvaleti es geçiyordu. Ona görünmeden duvarlara yakın yerlerden yürümeye başladım. Gözüme kestirdiğim kapıya yaklaştığımda bakışlarını takip ettim. Kapıdan oldukça uzak bir yere bakıyordu. Önümden geçen adamı -belli etmeden- kendime siper ederek kapının kulpuna ulaştım. Hızla çevirip çıktım ve kapıyı kapatıp yaslandım. Gözlerim yaşlarla doldu. Özgürdüm, artık özgürdüm. Günlerdir süren esaretim son bulmuştu artık. Kanat çırpan bir kuş kadar özgürdüm artık. Göklerde süzülebilirdim.
Temkinli adımlarla ilerlemeye başladım. Fakat çok uzun sürmemişti ki korumalardan ikisinin kendi aralarında konuştuklarını gördüm. Hızla ilk bulduğum duvarın arkasına yaslandım. Gizlice izliyordum onları. Beni duymuş olmalılar ki arkalarını dönüp baktılar. Çok umursamadılar ama. İçimden küfürler saydım. Ben nasıl kaçacaktım şimdi? Etrafımı inceledim. Kapıyı açar açmaz beni bir duvar karşılamıştı. Ardından dar bir sokağa açıldığını fark etmiştim. Barın arka tarafı olmalıydı. Topuk seslerim sokakta yankılandığı için ilk bulduğum duvarın arkasına saklanmıştım. Hızla botlarımı çıkardım ve ayaklarım ıslak yere bastı. Arkasına saklandığım duvar ara sokaklardan biriydi. Hızlı fakat sessiz adımlarla ilerledim. Korumalardan uzaklaşmıştım. Artık beni duyamazlardı. Sokağın çıkışında kimse yoktu. Hah, salaklar! Buraya adam koymamıştı. Galiba gerçekten kaçmayacağıma inandırmıştım onu.
Hızla caddeye çıktığımda botlarımı geri giydim. Bardan epeyce uzaklaşmıştım. Gözlerimden yaşlar süzüldü mutluluktan. Arkama baktım. Kimse yoktu. Kaçmıştım. Başarmıştım. O kimse eğer, ondan kurtulmuştum. Bir şekilde yolunu bulmuştum yine. Bu hayatta çok iyi bildiğim bir şey vardı, o da kaçmak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimlik
Novela JuvenilYeni kimlikler, yeni hayatlar... Geçmişinizden kaçabilir misiniz? Nereye kadar? Peki ya sırlar... Mezara kadar saklanabilir mi? Beyaz sayfama geçmişimden kara bir leke bulaşmıştı. Rafa kaldırılmış tozlu sayfaların arasından çıkmış bir kara leke. Kur...