26 💛

3.5K 250 287
                                    


Selamlar

2163 kelime

Keyifli okumalar.


💛💛💛



Okulun güvenliğine selam verip devasa kapısının yanındaki elektronik kutunun başına dikildim. Parmağımı iz okuması için kutucuğa bastırdım ve genel yüz taraması için burnuma kadar çektiğim atkımı boğazıma indirip bekledim. Ufak bir klik sesinden sonra otomatik şekilde aralanan demir yapıdan geçip okulun o eşsiz peyzajını örten karların üstünde ilerlemeye başladım.

Botlarım zemini ezerken kulağıma doluşan uğultuyla başımı kaldırdım. Karşılaştığım manzara yabancı değil ama ben bugünün o gün olduğunu unutmuşum.

Özlem'in "O elindeki Rasim ustanın böreğidir umarım." diyen sesi kulak mememi sıyırdı. Yeni geliyor olmalıydı.

"Rasim usta iki sokak ötede böreğe başka bir boyut kazandırırken odamda duramazdım."

"Ahh o gün bugün müydü?" Ömer'in yanımızda bitip ileri bakmasıyla karşımdaki ikilinin yüzüne baktım hemen. Daha başlamamışlardı.

Bugün o meşhur relationshit1 günü. Yılların geleneği, büyük buluşma, vur patlasın, Feza ile Mustafa oynasın.

Gözlerini devirip kollarını göğsünde bağlayan Özlem "Dünya üzerinde bu ikisinden daha salak bir ikili yok." dedi ani bir atakla börek kutusuna asılırken. Dikkatimi dağıtabileceğini düşünmesi komik. Bırakmadım, aynı şiddetle kıymetlimi kendime çektim.

Özlem'in eli boş geri savruluşuna şaşırmayan Ömer iç çekerek "Rasim'e gitmişsin." diye malûmu dillendirdi. İrislerinde ufak kırmızı kalpler içinde kıymalı börekleri görünce hafif bir ürperdim ve İki adım geri atıp işaret parmağımı yüzlerine salladım. "İkiniz de uzak durun benden. Mabadım dondu sabah sabah bunlar için. Koklamanıza bile izin verirsem burnum kupsun!" diye yükseldim. Feza'nın bizi Evin teyzeye avuç avuç kokoreç yediğimizi ispitleme tehdidi devam ederken Özlem manyağının hala ulu orta et yeme cesaretini nereden bulduğu büyük bir muamma benim için.

"Sanırsın özgürlüğü elinden alınacak, bak bak tipe bak!" Ömer'in benzetmesine Özlem'den onaylar garip sesler yükseldi. Kutuyu montumun içine tıkıştırırken bahçedeki kalabalıktan büyük bir uğultu kopunca bakışlarım hemen ikilinin üzerinde dolandı.

İlk hamle Mustafa'dan gelmiş olmalı ki Feza yerde dudağının kenarından sızan kanı eline bulaştırmakla meşgul.

"Yemin ederim okulun IQ'su en düşük orangutanları bunlar."

Özlem bugünden nefret eder, ben de geçen seneye kadar 'vah vah yazık oldu neyse bir sonraki ders ne' modundaydım ama sanırım bu sene biraz farklı. Bakışlarım yerde bir dizini kendine çekmiş, kenarındaki kana rağmen dudakları gülümsemeye devam eden Feza'da. Peki, buna bakıp iç geçirmem...

"Orangutan falan ayıp oluyor ama şimdi."

"Dedi bir diğer orangutan."

Siz sövmeden baştan alayım ben.

Mustafa ve Feza ortaokuldan beri çok yakın dostlar. Buna vesile olan şey aynı kız tarafından aldatılmaları. Tamam, daha çocuklarmış, aldatılma, ilişki o yaşa çok uzak kavramlar o yüzden siz oyuncak kavgası gibi düşünün bunu. Her neyse işte, kız bu iki IQ'su düşük maymun cinsini parmağında oynatmış. Malum kızlar daha çabuk gelişiyor. Ne yalan mı?!

Feza durumu fark edince kıza çıkışmış falan o ara bir de vıdı vıdı yapan Mustafa'ya yumruğu geçirmiş. Mustafa da buna. Güzel bir tanışma öyküsü aslında. Bunlar da ders olsun bize diye aldatıldıklarını öğrendikleri günün her yıl dönümünde birbirlerine sağlam birer yumruk geçirirler. Yıllardır böyle bu. Feza, Musti'yi görür görmez kışkırtmaya başladığı için dayanamayıp ilk hamleyi yapan hep Mustafa olmuştur. Genelde karşı tarafın haberi olmadan geçirilen yumruk daha izlenilesi oluyor. Geçen sene Mustafa'nın kış günü okul üniformasıyla havuza uçuşu dün gibi aklımda mesela.

BU SAATTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin