61💛

979 144 399
                                    

Selamlar

3084 kelime

Keyifli okumalar.

💛💛💛

"Hoş geldiniz komutanım."

Ben Feza'nın arkasına sığınırken Hakan aşağıya inmiş yanımıza gelen ve ikiliyi gördüğü an selam duran askerle konuşuyordu.

"Ben komutan değilim asker."

"Benim için öylesiniz komutanım."

Askerin kurduğu her cümlenin sonunda, ağzım bir tık daha açılırken, beynimdeki fosfor eksikliği kendini belli etmeye başlamıştı. Bu ikisi asker olamazdı değil mi? Çevremde olan biten hiçbir şeyi anlamıyordum. Yerine oturan tek bir parça yoktu.

"Oğlum sen bizi her gördüğünde böyle selam duruyorsun diye ceza almadın mı?"

"Aldım komutanım."

"Eee?"

"Şimdi yalnızız ya komutanım."

"Doğruyu söyle cezalandırılmak hoşuna gidiyor değil mi, punisher seviyorsun sen, kırbaç, kelepçe hangisi?"

"Kelepçe candır komutanım."

Feza, ikilinin muhabbetinden sıkılmış gibi derin bir nefes alırken omuzları inip kalktı. "Neredeler?"

"Komuta merkezde komutanım."

Feza komutanım lafından çok haz etmiyordu. Demek ki cidden asker değillerdi. Peki, bu benim niye içimi biz nebze olsun rahatlatmamıştı. "Hüseyin git yoksa yakacağım son on gününü."

"Emredersiniz konutanım."

Feza'nın eli askerin kafasını buldu. "Çakıcam şimdi ama ha!"

Hakan kıkırdamadan edemedi. "Ee çaktın zaten."

Asker Feza'nın sinirini tınlamadan gülümsedi; selam durup çok iltizami bir şekilde ardına döndü ve sanırım geldiğimizi bildirmek adına dar koridorda koşar adım ilerlemeye başladı. Onun yanından hızla geçip yanımıza gelen başka bir asker selam durdu, çantaları toparladı ve odalarımızın hazır olduğunu söyleyerek sol taraftaki daha karanlık bir koridora saptı.

"Hakan sen Şiir'i götür, odasını göster. Ben bi' görüneyim."

Hakan sırıtarak, "Tamam komutanım." dediğinde kafasına bir fiske yemek üzereyken hızla arkama geçti.

Ben ise tüm bu başlangıç boyunca onun ardına sığınmamışçasına, arkamdaki Hakan'ı olduğu gibi bırakıp, ani bir atakla Feza'nın önüne geçtim. "Ben de geliyorum." Gözlerini iki saniyeliğine kapadı. Burun deliklerinin dalgalandığını gördüm.

"Sen kamarana gidip beni bekliyorsun. Ben seni çağırana kadar da orada kalıyorsun."

Cıkladım. "Beğenmedim. Berbat bir plan." O da benim planım için böyle söylemişti.

Gülümseyişindeki alay gözüme gözüme batınca sinirlenmeden edemedim. Normalde ben açken söyledikleri için sonradan özür dileyen bir kişiliğim ama Feza Kandemir'den artık özür dilemeyen de bir kişiliğim. O yüzden dediğine aldırmadan dar koridorda yanımızdan sessizce geçmeye çalışan askerin koluna yapıştım.

"Beni komutanına götür."

Beklenmeyen yakınlığımız yüzünden, biraz bile şaşırmayan askerin gözleri arkamda kalan Feza'ya döndüğünde, bir anlığına bana geri bakıp yutkundu ve kolunu kurtarıp elindeki dosyalara daha sıkı sarılıp adımlarını hızlandırdı.

BU SAATTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin