17 💛

4.4K 305 346
                                        

Selamlar

2137 kelime

Keyifli okumalar.

💛💛💛

Özlemin bana uzattığı telefonunun on iki haneli şifre kombinasyonunu ezbere bilmek açıkçası beni yoruyor, o her seferinde buna nasıl katlanıyor; saçmalığın daniskası.

Benim bunu ezbere biliyor olmam, beynimde yararlı bir bilgi için yer varken hiç bir işime yaramayacak bu kombinasyonla doldurduğumun göstergesi.

Elinden alırken söylenmeden edemiyorum zaten. "Parmak ya da yüz okuma özelliği var, teknolojiye sırt çevirmeyin leydim."

Göz devirdi. "Bazen makyajım abartı olunca tanımıyor."

Buna gülmemeliyim.
Buna gülmemeliyim.
Buna gülmeme...

"Ekrana bakın da beraber gülelim isterseniz Pi Hanım" kinayeli gülüşüyle anında ciddileşip o lanetli sayı dizisini girdim ve ilk başta gördüğümü algılamakta epey zorlandım.

Biri kafesin içinde olsa -bu Feza da olabilir fark etmez- algılarım bu kadar şaşmaz ama ikisi de devasa bir salonun ortasında yerde yan yana oturuyorlar. Feza sırtını geniş deri bir koltuğun kolçağına dayamış. Onun ve yanındakinin ileri doğru uzatılmış bacakları birbirlerine değiyor ancak bu ikisinin de umurunda değil gibi; eğer öyle olsaydı Feza'nın elinde dudaklarına yaklaştırdığı siyah bir kupa ve kucağında, loş ışığı yüzüne vurmuş bir laptop, yüzünde de gözle görülür bir rahatlık olur muydu, sanmıyorum.

Üzerindeki kahverengi boyunlu kazak ve daha açık renkteki saçları yanındakininkiyle örtüşüyor.

İki kadim dostun samimi sohbetleri esnasında onlar farkında olmadan çekilmiş bir fotoğraf karesine bakıyormuşum gibi hissediyorum.

Doğalarına aykırı bir şekilde uyum içindeler.

Dev bir Bengal kaplanı ve Feza Kandemir...

Israrla Feza'nın suratında tedirginlik namına bir belirti arasam da yok. Bu karedeki tek kusur belki de kahveyi kendi içip Bengallı'ya yapmamış olması.

"Tam yedi dakika incelediğin düşünülürse Erik Smith'in resmi hesabından paylaşıldığına dikkat etmişsindir."

Yedi mi... Dikkat etmemiştim. Ekranı biraz yukarı kaydırıp mavi tikin yanındaki yüze baktım. Bu adam bana naber Pi nasıl gidiyor diyen Amerikalı'nın ta kendisi.

"Erik Smith'i duydun daha önce değil mi?"

Duyduk duyduk, duydukça sorularına yanıt verdik. Odamızda ağırladık biz bu adamı.

Başımı ağır ağır sallamakla yetinsem de ben bununla konuştum diye bağırasım var. Benim laptopumun içinden bana seslendi bu herif ama o günümüzü bilmesine rağmen, skype görüşmesini Özlem'e anlatmam doğru olur mu bilmediğimden, hiç bahsetmemiştim...

Gözlerimi fotoğraftan ayırabildiğim ilk an açıklama kısmındaki 'My Boys' yazısını gördüm. Hemen altında da on iki milyon beğeni, on iki bini aşkın ve gittikçe yükselen yorum sayısına bakakaldım. On ikinin uğursuzluğu yanında on üç gözüme çok masum geliyor şu an.

Başımı kaldırıp zaten yüzümü incelemekte olan Özlem'e bu gördüğüm de ne bakışı atsam da ayan beyan ortada her şey. Feza, dünyaca ünlü olmuş, hem de gereksiz bir şekilde.

Elleri kırılasıca Erik!

"Feza'ya ettiği teklifi biliyorsun."

Serveti yanasıca Erik!

BU SAATTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin