Özel Bölüm 3

278 17 0
                                    

Ve deliliğin üçüncü bölümü, iyi okumalar :)

Erik and Sia 3: Evening Ball

Susan her sabah yaptığı gibi postları alıp kahvaltı masasına bırakmıştı. Erik Lehnsherr ve Athanasia Sagona için çalışmak kolya değildi. İkisi de farklı istekleri ve düzenleri olan kişilerdi. Susan bazen sadece Erik için çalıştığı günleri özlüyordu. Erik eve uğramazdı, uğradığına bile Susan'ı ya da evde herhangi birini görmek istemediği için ona izin veririd. Sia'nın gelmesi ile Erik evde daha fazla vakit geçirmeye başlamıştı. Susan ilk başta bu sarışın kadını Erik'in kız kardeşi Diana Lehnsherr sanmıştı. Ama öyle olmadığını öğrenmesi birkaç günü almamıştı.

Kahvaltı masasına ikisi de aynı anda inmişlerdi. Erik ilk önce kahvesini içip gazete okumayı tercih ediyordu. Sia ise porselen fincanında çayını içerken gelen postalara bakmayı tercih ediyordu. Gelen postalardan kendisi için olanları açıp okuyordu, Erik için olanları ise kenara bırakıyordu. Erik için gelen postalardan biri daha çok dikatin çekmişti. Normal zarflardan daha büyük bir zarfa sahipti. Açıp baktığında bir hafta sonra yapılacak bir baloy davet edildiklerini görmüştü.
Sia: Takımın var mı?
Erik: Gri takımlarıma laf etmeyi bırak artık Sia.
Sia: Siyah takımın var mı? Bir baloya gidiyoruz, bir haftaya.
Erik, Sia'nin elindeki davetyeyi alıp okumaya başlamıştı. Gözlerini devirdikten sonra davetyeyi Sia'ya geri uzattı.
Erik: Yarın terzideki takımımı alırım. Senin alman gerek bir şey var mı?
Sia: Chritian Dior'a gidicem. Haute Couture bir elbisem vardı orda. Onu alacağım.
Erik: Ne dedin sen az önce?
Sia: Haute Couture.
Erik: Kişiye özel tasarım demekti o değil mi?
Sia: Sen bu terimleri bilir miydin Lehnsherr? Gri takım giyen birinden büyük hamleler.
Erik: Takımlarıma laf atarsan baloda gri takım giyerim.
Sia gülse bile sessiz kalmıştı. Erik'in gir takımlarına laf atmak onun günlük aktivitelerinden biri haline gelmişti son zamanlarda. Yine de baloda yanında duracak adamın gri takım giymesini istemiyordu.

Sia balo için hazırlanmıştı. Erik onu yaklaşık 10 daikadır kapıda bekliyordu. Sia bundan aşırı keyif alıyordu. Erik'in söylenmesi onun hoşuna gidiyordu. Elbisesinin üstüne kürkünü de giydikten sonra hazırdı. Aşağı inerken Erik'in Almanca bir şekilde söylendiğini duymuştu. Kıkırdayarak indiğinde Erik hala ona sölenmeye devam ediyordu.
Sia: Sen kravat mı taktın?
Erik: Evet.
Sarışın kadın gözlerini devirmişti.
Sia: Susan, Erik'in odasından siyah bir papyon getirir misin?
Susan: Hemen Bayan Sagona.
Sia Erik'in yanına ilerlemiş ve ceketini çıkarttırmıştı. Erik bu durumdan hiç memnun değildi. Sia ise onun homurdanmalarını umursamadan boynundaki kravatı çıkarmıştı. Susan'ın getirdiği papyonu Erik'in yakasına bağlamıştı.
Erik: Bunu yapmak zorunda mıyım?
Sia: Kapa çeneni.
Erik göz devirerek kapıyı açmıştı. Bu akşam arabayı o kullanmayacaktı. Sia'nın adamlarından biri kullanacaktı. Erik bu durumdan memnundu. Şoför onların kapısını açtıktan sonra davet yerine doğru sürmeye başlamıştı.
Erik: Eldivenlerini düzelt.
Sia gözlerini üst kolunun yarısına kadar çıkması gerek eldivenlerinin disreklerine kadar düşen kenarlarına çevirdi. Sonrasında iki eldivenini de yukarı doğru çekti.

Balo yerine vardıklarında Erik kendi kapısını açıp inmişti. Şoförleri Sia'nın kapısını açmıştı ama Sia inmek için Erik'in elip ona elini uzatmasını beklemişti. Giydiği kıyafetten ötürü birinin yardımına da ihtiyaç duyuyordu.
İçeri girdiklerinde kapıdaki görevlilerden biri Sia'nın üstündeki kürkü ve Erik'in montunu almıştı. Girişte bulunan bazı çalışanlar onları gözleriyle inceliyorlardı. Özellikle kadın olanların gözü Sia'nın boynundan omuzlarına ve göğüsüne inen vücut takısındaydı. Erik, Sia için kolunu uzattığına Sia gülümseyerek Erik'in koluna girmişti. Giriş kısmından geçerek davetlilerin olduğu ana salona ilerlemeye başlamışlardı. İçeri girerelerken ciddi yüz ifadelerini korumuştu ikiside.

We'll Meet AgainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin