Bölüm 1

1.6K 90 8
                                    

Merkezdeki herkes resmen kafa patlatıyordu. Bucky şu anda uyutuluyordu ve zihnindeki kelimelerin etkisini yok etmek için herkes düşünüyordu. Tony teknolojisini üstünde denemişti ama ne yazık ki başarısız olmuştu. Gerçi Bucky'yi fazla sevmemişti bunu yapmasının tek sebebi kocasının ona değer vermesiydi.

Clint'ın aklına günler öncesinde gelen bir fikir vardı aslında. Bu fikri kimse ile paylaşmamıştı ama bildiği bir şey varsa o da bu fikrin kesinlikle işe yarayacağıydı. Ama yüzde yüz emin olmasına rağmen kimseye söyleyememişti. Bunun iki sebebi vardı. Aslında birbirleri ile bağlantılı sebeplerdi. Bu seçenek çok tehlikeliydi. Loki'den bile daha kötü sonuçlanabilirdi. Bu yüzden son yol bile değildi bu seçenek onlar için. Zamanında karar vermişlerdi Natasha ile, sonunda ölüm olsa da ona gitmeyeceğiz. Ama durumun ölümden beter hale gelebileceğinkim bilebilirdi ki. Sonuçta Bucky'yi iyileştiremezlerse hükumet onu alacaktı. Sadece onu değil, Tony'nin zırhlarını, Rhodey'in zırhını, Sam'in kanatlarını ve Redwing'i, Steve'in kalkanını alacaklardı. Banner yine hain ilan edilecekti. Clint ve Natasha S.H.I.E.L.D. bünyesine geçmeye çalışacak olsalar da CIA ya da S.W.O.R.D. için çalışmadıkları sürece kanun kaçağı sayılacaklardı. Scott'da bu işlere bulaştığı için Hope'un teknolojisi tehlike altındaydı. Herkes emindi ki hükumet Wanda'yı ve Pietro'yu birbirlerinden apayrı yerlere kapatacaktı. Pietroher ne kadar Wanda'ya kıyasla "zararsız" olarak sınıflandırılsa da Wanda'nın bir yere kapatılması onu durduramazdı. Kız kadeşini alıp kaçmaya çalışacaktı.Vison başka bir konuydu. O hem bir insandı hem de bir silah. Ona ne olacağıhakkında hükumetin bile en ufak bir fikri yoktu...

Clint düşüncelerini her ne kadar günlerce itebilse de artık bunu yapamıyordu. Natasha'nın odasına girdiğinde kızıl ajanın kitap okuduğunu gördü.
Natasha: Berbat görünüyorsun.
Kızıl kadın Clint'ten daha iyi bir ajandı. Ama onun berbat olduğunu anlamasını ajanlığına değil arkadaşını iyi tanımasına borçluydu.
Clint: Bucky hakkında bir fikrim var.
Natasha elindeki kitabı bıraktı. Konuşmadı ama Clint bakışlarından onun anlatmasını istedğini anlamıştı.
Clint: Madripoor.
Kızıl kadın anında kaşlarını çatmıştı. Clint tek kelime ile durumu açıklamıştı. Aslında bu fikir Natasha'nın aklına daha önce de gelmişti ama sessiz kalmıştı. Şimdi de kısıtlı zamanları vardı. Bir süre sessiz kaldı ve düşündü. Sonrasında kolundan süreüklediği Clint'i de alarak Tony ve Steve'in yanıan gitti.
Natasha: Bir şey yapabiliriz. Ama bunun için herkesin burda olması lazım.
Tony: Toplantı ayarlarız Kızıl.
Natasha: Güzel, o zaman Koca Adam'ın yanına git ve Bucky'yi de kaldırın bir şekilde.
Tony ona göz devirmişti ama Natasha'nın umrunda değildi bu. Friday'e Bucky'nin kendine geldiğinde herkesin büyük salonda olmasına dair bir mesaj iletmesini istemişti. Acil bir durum olduğunu söylememişti. Natasha çağırdıysa herkes oraya gitmek zoundaydı zaten. Kimse bacaklarının kırılmasını istemezdi.

Yaklaşık 3 saat sonra Bucky uyanmıştı. Bedenine verilen sakinleştiricilerin etkisinde çıkması iki saat almış olsa da iyi hissediyordu. Sadece diken üstünde davranıyordu şu anda. Ne olacağını bilmiyordu ve fazlasıyla endişeliydi. Sanki bir an biri gelecekti ve o kelimeleri söyleyecakti. Dostuyla ve onun dostlarıyla savaşmak istemiyordu. Hele de Tony ile savaşmak şu an istediği son şey olabilirdi Zaten kendine gelir gelmez apar topar onu büyük salona getirmişleridi. Şimdi de Natasha'nın gelmesni bekliyorlardı. Herkes Clint'e baksa da Clint anlatmak istemiyordu. Bu işi Natasha'ya bilerek bırakmıştı. Ama ona bakanlar bu konudan huzursuz olduğuu anlamkta zorlanmıyorlardı.

Çok geçmeden Natasha gelmişti. Elindeki tableti çalışma masasına bırakmıştı ve sakince berjere oturdu.
Natasha: Bucky'nn zihnindeki kelimleri yok etmenin garanti bir yolu var.
Steve oturuşunu daha dik bir hale getirmişti. Aynı şekilde Tony'de. İkiside Natasha'nın ağzından çıkacak kelimeleri bekliyodu. Bucky'de dikkat kesilmişti.
Natasha: Tabii bir sürü sorun var. Konum, zaman ve kişi tamamen güvensiz ve tehlikeli. Aslında bu son seçenek bile olmamalı. Dünya yok olsa bile oraya gitmemeli, ondan yardım istememliyiz.
Herkesin merakı iyice artmıştı. Natasha'nın bile bu kadar tehlikeli bulduğu kişi kim olabilirdi ki? Natasha hologramları kullanarak hızlıca bir şehir görüntüsü açtı. Aslında iki farklı şehire benziyodu. Uzaktan çekilmiş olduğu belliydi. Şehirin büyük bir kısmı üst üste binmiş küçük evlerden oluşuyor gibi görünüyodu. Belli ki burası fakir kısımdı. Şehirin bu kısmına dışardan bakan bile nasıl pisiliklerle dolu olabileceğini tahmin edebilirdi. Öteki kısım ise şehirin fakir kısmına göre küçük kalmıştı ama çok ihtişamlıydı. Eski Avengers külesini aratmayacak kadar büyük gökdelener devasa evler ve ışıklar. Şehirin zengin kısmıydı burası da. Lüks, ışıklar ve refah dolu olduğu belli oluyordu. Natasha arkadaşlarını daha fazla beklemeden açıkladı.
Natasha: Gördüğünüz yer Singapur yakınlarında Endonezya takım adalarından biri, bir ada-ülkesi. Şu anki adı Madripool ya da daha kolay bir tanımla Suçlular Şehri. 1800'lerde korsan sığınağıydı. Kanunsuz yönetimleri ile biliniyor.
Clint: Kanunsuzdan kastı biri sizi öldürüp kaçması değil. Gizli deneyler, silahlar, sırlar, kelle avcıları, hayal bile edemeyeceğiniz kadar tehikeli suçlular.
Natasha lafının kesilmesi üstüne Clint'e sert bir bakış atmıştı. Ama başı ile de onu onaylamıştı. Herkes buranın ne kadar tehlikeli bir yer olduğunu anlayabiliyordu şimdi.
Natasha: Şehir High Town ve Low Town olarak ikiye ayrılıyor. Low Town, High Town'da yaşayan ultra zengin ve suçlu kişiler tarafından yönetilir. Yoksul ve suçla boğuşan bir yerdir. High Town ise tam bir metropoldür. Orda yaşayanlar Low Town'da yaşayanların aksine insanların üstüne çalışmazlar. Bir ülkeyi dolandıranlar, dünyadaki tüm uyuşturucu pazarını yönetlenler, birkaç mafyayı idare eden kişiler, bir ülkenin yıkımına sabep olanlar gibi kişilerdir. Çoğunlukla paralarıyla hayat sürerler. Eğer biri canlarını sıkarsa Low Town'a bir mesaj gider ve o kişinin kellesini getirene ödül verilir.
Cümleleri herkesi endişelendirmeye yetecek kadar korkunçtu. Ama kimse onu kesmedi ve bitirmesini beklediler.
Natasha: Bize yardım edebilecek kişi High Town'da yaşıyor. Orda en çok korkulan -yani en zengin ve suçlu- kişiler listesinde ilk 3 arasındayı en son. Eski bir tanıdık. Adını bilmezsiniz ama lakabını bilenler vardır belki. Lady Death.
Natasha bu lakabı hüzünlü ama öfke dolu bir şekilde söylemişti. Clint'de lakabı duyduğunda huzursuzlanmıştı. Ama lakaba başka br tepki gelmemişti. Demke ki daha önce duyulmamıştı.
Natasha: Onda yardım istemek zorundayız. Ama bize yardım etse bile hem ona güvenemeyiz hem de bizden bir karşılık isteyecektir.
Tony ağzını açtığında Clint onun lafını kesti.
Clint: Tony bu kadın senin servetinin en az iki katına sahiptir. Bizden isteyeği şey para gibi basit bir şey değil. Eş değer, hatta belki daha zor bir şey isteyecek.
Natahsa onu onayladığını belli eden bir mimik yaptıktan sonra berjere geri yaslandı. Artık diğerlerinin aralarında tartışma zamanıydı. Öyle de olmuştu. Bir buçuk saatin sonunda Lady Death ile anlaşmak zorunda olduklarını fark etmişlerdi.
Steve: Tamam, madem gitmeye karar verdik ne zaman yapacağız?
Clint: Oraya giremeyiz, bizi anında öldürürler. Zırh ya da süper güç bir işe yaramaz. Peşinde yüzlerce kelle avcsı varken ölmemen imkansız.
Tony: O zaman ne yapacağız Legolas?
Natasha: Oraya girebiliriz ama kılık değiştirerek.
Clint: Aklımdaki mi?
Natasha başıyla onu onayladığında herkes bu iki ajan arasındaki bakışmadan kokrmuştu.

We'll Meet AgainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin