Özel Bölüm 4

242 17 15
                                    

Ben neden bu kadar çok yazdım diye kendimi sorguladığım bölüme hoş gelidiniz, iyi okumalar :)

Erik and Sia 4
4.1: Visit to Azazel

Erik arabayı bildikleri son adrese sürüyordu. Sebastian Shaw'dan aldıkları adres boş çıkmıştı. Ama ikisi de aramayınasla bırakmamışlarıdı. Azazel'i bulmaları zaman almıştı sadece. Ama bulmuşlardı.

Adrese vardıklarında karşılarında bir berber dükkanı vardı. Erik önden inerek Sia'nın inmesi için kapısını açmıştı.
Erik: Ya içeride değilse.
Sia: Benden çok fazla kaçamaz. Bunu biliyor. Kendisi bana gelmeden onu bulmak istiyorum.
İçeri girdiklerinde traş olanlardan bazıları onlara dönmüştü. Bir kadının girmesi üstüne daha tuhaf bakışlar onlara dönmüştü. Erik ise berberlerden birine gözlerini çevirmişti.
Erik: Azazel burda mı?
Berber: Kim sormuştu?
Sia: Lady Death.
Berber: İ-içerde...
Adamın kekelemesi üstüne Erik ve Sia gülümsemişti. Yüzlerindeki gülümsemeler sinsi ve korkutucuydu. Arka kapıdan içeri girdiklerinde Azazel'i arkası dönüp bir şekilde oturuken görmüşlerdi. Sia hızlı adımlarla onun yanına gidip ensesinde yakalamıştı onu.
Sia: Sakın güçleini kullanmaya kalma. Yoksa enerjinin yarısını emerim. Hatın boyunca benim pisişik güçlerimin etkisinde yaşamak istemiyorsan akıllı olacaksın.
Azazel: Athanasia, hoş geldin. Neden aramadın?
Sia: Arasaydım açar mıydın?
Erik duvardan söktüğü metal boruları kullanarak Sia'nın tuttuğu Azazel'i bağlamıştı. İşe yarmayacağını biliyorlardı. Yine de bunu yapmak istemişti.
Sia: Şimdi Azazel, bana Winter Soldier ve Hydra hakkında bildiğin her şeyi anlatacaksın. Yoksa sana yapacaklarımı hayal bile edemezsin.

__________
4.2: Who's Erik in Love?

Sia kahvaltı masasında Erik'i bekliyordu. Dün gece onun üstüne çok gitmişti. Yine de eğlenceliydi. Erik geldiğinde Sia porselen bardağını dudaklarına götürmüştü.
Sia: Keyfin yok gibi, ne oldu aşık olduğun kişiyi mi gördün?
Erik: Hala mı Sia?
Sia: Nerdese her şeyi anlattın. Mutant, telepat, çok güçlü, tatlı...
Erik: Ne zaman anlattım?
Sia: Sarhoşken.
Erik: Adını da söyledim mi?
Sia: Hayır. Ama tahmin etmek zor değil.
Çay bardağını tabağına bıraktıktan sonra önündeki kahvaltılıklardan bir lokma ağzına atmıştı. Erik ise bu durumdan memnun değildi. Susan'ın getrdiği kahvesinden bir yudum aldıktan sonra bakışları çok rahat olan Sia'nın üstünde geziniyordu.

Sia: Charles Francis Xavier, değil mi?
Erik'in içtiği kahve boğazında kalmıştı. Öksüremeye başladığında Sia kıkırdamıştı. Haklı olduğunu biliyordu. Erik'le uğraşmak hoşuna gidiyordu. Öksürmesi devam ettiğinde ona bir bardak su uzatmıştı.
Erik: Nerden biliyorsun?
Sia: Dediğim gibi, tahmin etmesi zor değildi.
Erik göz devirerek sıcak kahvesini tek bir dikişte içmişti.
Sia: Yani çok iyi. Onu yarala, terk et, bir daha görüşmeyin ve bir de üsütünde başasından çocuk yap. Birini kendine aşık etmemenin en iyi yolları.
Erik: Daha fazla dalga geçersen senle büyük bir kavga edicez Sia.
Sia: Tamam tamam... demedim bir şey.

__________
4.3: I'll Kill Him For You

Sia inanılmaz bir baş ağrısı ile uyanmıştı. Gözlerini açmamıştı. Dün gece birisiyle birlikte olduğuna emindi. Çok sık olmasa bile arada yaptığı bir durum olmuştu bu. James'i unutmak için başka bedenleri kullanıyordu. Belki de acısını dindirmeye çalışıyordu. Neden yaptığını kendisi de bilmiyordu. Gözlerini yavaşça aralayıp yanındaki kişiye baktığında Azazel olduğunu gördü. Gözlerini yumup yeniden açtı. Bunun olmamasını istiyordu. Şu an umduğu şey bir kabus görüyor olduğuydu. Bu bir karabasan olmalıydı, değil mi? Yanındaki herkes olabilirdi, Azazel olmamasını diliyordu sadece. Gözlerini kendi bedenine çevirdiğinde çıplak olduğunu gördü. Onunla yatmış olma ihtimal çok yüksekti.

We'll Meet AgainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin