2.4

40 4 27
                                    

Medya: Oskay ve Kardelen.

Kapının önünde zile basmakla basmamak arasında gidip geliyordum. Olacakları tahmin etmeye çalıştığımda önüme birçok seçenek çıkıyor ve bu da işleri zorlaştırıyordu. Fakat aklıma düşen en kötü düşünce başına bir şey gelmiş olma ihtimali olduğu için hızlıca bir kez zile dokundum.

Kapıyı açmasını bekleyene kadar 10 dakika geçmişti. Açmaması beni daha da sinirlendirmekten başka bir işe yaramamıştı.

Bir kez daha dokundum zile. Yine bana uzunca gelen bir süreden sonra bu işlemi aralıklı olarak birkaç kez yaptım. Fakat elde ettiğim sonuç ilk seferkiyle aynıydı. Kapıyı açan kimse yoktu.

Merdivene oturup bacaklarımı kendime doğru çektim ve kollarımı bacaklarıma doladım. Bir yandan ne kadar terlemiş olduğumu da göz ardı etmeye çalışıyordum.

Sadece kapıyı açmasını ve bana o güzel gözleriyle bakıp şekilli dudaklarıyla gülümseyip gamzesini gösterdikten sonra ben iyiyim demesini istiyordum.

Fakat kapı açılmadı. Evde olmama ihtimali ağır basıyordu bu durumda. Birine bir şey olma ihtimali de vardı. Hatta belki de önemli olduğunu düşündüğü bir mesaj alıp evden çıkmıştı.

Düşünceler bir fare misali beynimi kemirirken burada daha fazla beklememin doğru olmadığını biliyordum.

Merdivenlerden kalkıp asansörü es geçip hızlıca merdivenlerden inmeye başladım. Bu beni biraz olsun kendime getirirdi.

Bilmiyorum, belki ben biraz abarttım fakat bana haber bile vermeden gitmesi beni incitmişti o kadar. Belki onun için bir anlam ifade etmezdi ama benim için büyük anlamlar taşırdı. Ya da her ne kadar onun için sadece konuştuğu biri olsam da benim için o hayatımın dönüm noktalarından biriydi. 

Çıkışa yöneldiğimde birkaç gülüş sesi duydum. Yanılmıyorsam iki kişilerdi ve içlerinden birinin sesini tanımadan geçemeyecektim. Oskay'dan başkası değildi bu. Diğeriyse tanımadığım bir kıza aitti.

Beni görüp yanlış anlamamaları için merdiven boşluğuna saklandım. Karanlık bana yardımcı olup bedenimi gizlerken ondan şikayetçi değildim. Gözlerim ona bir şey olmadığı için mutluluktan dolarken bir müddet orada kaldım. Bir şeyler konuşuyorlardı fakat duymam çok güçtü.

En sonunda içeriye girdiklerinde gözlerim onları bulmuştu. Gözlük görüş alanımı kısıtlasa da silüetlerini rahatlıkla seçebiliyordum. Oskay bir koluyla kıza destek verircesine belinden tutuyor, diğeriyle de omzundan doladığı kızın elini tutuyordu. Gözlerim bir müddet o ellerde oyalandı. Kızın sarhoş olduğu her halinden belliydi.

"Kaç kez dedim sana ben yanında yokken bu kadar içmeyeceksin diye Kardelen?" Oskay'ın sinirli gelen sesi beni ürpertirken bu kızın kim olduğunu bilmemek can sıkıcıydı. En azından isminin Kardelen olduğunu öğrenebilmiştim. Daha sonra onun hakkında geniş çaplı bir araştırma yapacaktım.

Gözlüğümü biraz kaldırıp kızı incelemeye koyuldum. Her ne kadar uzaktan bu işlem pek düzgün olmasa da ayırt edici özelliklerini görebiliyordum.

Boyu tahminimce 1.60 - 1.65 civarıydı. Kahverengiye çalan sarı saçları benim kısa saçlarımın aksine oldukça uzundu. Belinin bir karış altında bitiyordu. Gözleri mavinin kapalı bir tonuna sahipti ve dudakları Oskay'ın dudaklarından daha güzel değildi. Burnu da normal duruyordu işte. Abartılacak bir güzelliği yoktu.

Düşüncelerimden sıyrılma sebep olan Kardelen'in sesiydi. "Ama sevgilim, ancak bu şekilde benimle ilgileniyorsun." söylediği cümle kalbime bir bıçak saplamışçasına kalbimi sızlatırken onlar çoktan asansöre binmişlerdi.

Oʮsɑ Heɾƙes Ölɗʋ̈ɾʋ̈ɾ Seνɗiƍ̆iƞi | TextiƞƍHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin