4.1

24 4 54
                                    

Medya: Oskay ve Kardelen.

Hâlâ bakışıyorduk üçümüz de. Onun buluşmaya Kardelen'i neden getirdiğine dair en ufak bir fikrim yoktu. Ortamın gerildiğini çok net anlıyordum. En azından benim için geçerliydi bu gerginlik.

"Birini mi bekliyorsun sevgilim?" Oskay'ın sorduğu soruyla bakışlarımı ona çevirdim.

Kardelen'in hafif kahkahası kulaklarımı tırmalarken konuşmasıyla iyice sinirlendim. "İlahi Oskaycığım. Sana nasıl cevap versin? Konuşamıyor. Unuttun mu?"

Oskay da Kardelen gibi bir gülüş yerleştirdiğinde yüzüne kaşlarım iyice çatılmıştı. "Öyleydi değil mi? Ya da belki de bunca zamandır beni kandırmış olabilir mi dersin?"

Onlara anlamazcasına bakarken Kardelen yeniden konuşmaya başladı. "Olabilir mi olabilir hayatım. Neticede kimseye güven olmuyor bu devirde. Sevgilin bile olsa." Konuşmasının sonunda bana göz kırpmayı da ihmal etmemişti.

"Neden buluşmak istedin?" Oskay'ın yönelttiği soruyla ona tuhaf bir şekilde baktım. Ne demek neden buluşmak istedim? Bu ne demekti şimdi? Buluşmak isteyen anonimdi. Alçin değil.

"Ne oldu? Bu sefer gerçekten dilin mi tutuldu? Konuşmayı mı unuttun?" Sorduğu sorulara veremediğim cevaplar beni sinirlendirirken gözlerimin dolmaya başlayacak olması iyiye alamet değildi. Bunun bir rüya olmasını diliyordum. Hatta mümkünse kötü bir kâbus. Birazdan uyanıp buluşmaya gitmek için hazırlanacağımı varsaymak istiyordum. Ama olmadı. Gerçekliğin tam içindeydim şu an.

"Belli ki konuşmaya niyeti yok sevgilim. O zaman biz de kanıtlarımızla konuşalım?" Kardelen'in sesini tekrar duymamla ona döndüm. Takıldığım tek bir kelime vardı. Sevgilim. O gün sarhoşken söylediği o kelimeyi bugün ayıkken söylüyordu.

Ben onları izlerken Kardelen çantasından telefonunu çıkartıp bir şeyler yaptıktan sonra benim sesim gelmeye başlamıştı telefonundan. Ona anlamazcasına bakıyordum yine. Üstelik şarkı söylediğim o ses kaydını çok iyi hatırlıyordum. Hepimiz sessizce şarkının bitmesini bekledik.

"Neden kaçtın neden?
Mesut olurduk belki.
Korkuttum mu seni?
Benden ne zarar gelir ki?
Seni seyretmem gezmem lazımdı.
Bu yolun sonunu bulmam lazımdı.
Seni tanımam, bilmem lazımdı.
Bu hikayeye bir son lazımdı.
Öyle uzaktan uzaktan hiç konuşmadan,
Nasıl da bağladın beni?
Hani bi' geldin bi' kayboldun.
Esrarlı mağrurdun, aklıma sardım seni."

Bu şarkıyı evdeyken söylediğime o kadar emindim ki. İşin bu kısmını düşünmüyordum. İşin evime kadar gitmiş olma kısmını düşünüyordum. En sonunda ağzımı açıp konuşma kararı aldım. "Siz utanmadan evime mi girdiniz?"

Oskay'ın gözleriyle buluşturdum gözlerimi. Yüzündeki gülüş gitmişti. Gerçekten konuşabildiğimi görmek ona garip mi gelmişti?

Kardelen ise heyecanla atılmıştı ortaya. "Bak, bak! Gördün mü sevgilim? Konuştu."

Oskay onu umursamamıştı bile. Gözlerimiz bir zamanlar olduğu gibi yine birbirine kilitlenmişti. Kardelen bundan rahatsız olduğunu belli ederek söylenmeye başlamıştı. "O bakışlarını da cümlelerini de sevgilimin üzerinden çek. Bir yıl boyunca yeterince katlandım sizin bakışlarınıza, öpüşlerinize, dokunuşlarınıza."

"Kardelen, yeter."

"Haksız mıyım Oskay? Senin için sıkıntı olmasın diye katlandım ama yeterli bence."

Onlara iğrenircesine baktım. Bu kadar düşebildiklerine gerçekten inanamıyordum. Bu duruma daha fazla katlanmamak adına ayağa kalkıp yanlarından geçeceğim sırada Oskay tarafından gitmem engellenerek çekiştirilmiştim.

Yukardan ona sert bakışlarımdan göndermekle meşgulken şekilli dudakları hareket etmeye başladı. "Konuşmamız bitmeden nereye gittiğini sanıyorsun?" Bana hesap sorarcasına söylediği cümleden sonra kaşlarımdan tekini havalandırdım. "Konuşacak bir şey yok. Her şey ortada. Senin de istediğin gibi yapıp çıkıyorum hayatından."

Kolumu ondan kurtarmak için çekiştirirken o da ayaklanarak beni yerime oturtmak için kulağıma fısıldamaya başladı. "Kargaşa çıksın istemeyiz değil mi Alçin?"

Ona bunun umurumda olmadığını belirten bakışlarla baktım. Tekrar konuşmaya başladığında ondan uzaklaştım. "Evine falan girmedi kimse. Ses cihazını sen soktun evine."

Kolumu ondan kurtarıp bu dediklerinin hiçbirinin önemi olmadığını anlamasını istedim. "Ne olmuş yani? Ha ben sokmuşum ha sen gelip koymuşsun. Farkı ne?"

"Çok farkı var. Senin evine girmek gibi bir aptallık yapacak değilim."

"Biliyor musun Oskay, umurumda değil."

"Sana ilk sarıldığım gün," dedi ve yerine oturduktan sonra benim de oturmamı bekledi. Dedikleri zerre umurumda değildi fakat kafedeki insanların bakışlarından kaçınmak için oturdum. Gitmek istesem bırakmayacaktı beni. Ben oturunca kaldığı yerden devam etti. "Üzerine sen fark etmeden yerleştirdim. Çünkü senden şüpheleniyordum. Sesini duyunca da sen olduğunu anladım."

Ona şaşkın bakışlarımla bakarken konuşmaktan geri kalmıyordum bu kez. "Ya, eğlendiniz mi bari Oskay Bey?"

Kardelen yine araya girdi. "Eğlendik tabii şekerim. Seninle sevgili gibi davranırken senin o aciz mutluluğunu görmek özellikle çok eğlendirdi bizi."

Ona bakma gereği duymuyordum bile. "Sana fikrini soran olmadı. Oskay'la konuşuyorum."

"Sen kendini kim sanıyorsun acaba? Oskay ve ben bu işi beraber hallettik tatlım."

"Çok güzel bir iş yapmışsınız gibi konuşup midemi bulandırma benim." Sinirlerim iyice gerilirken alay dolu bir kahkaha attı Kardelen. Oskay ise sükunetini koruyordu.

"Ya sen? Dilsiz rolü yaparken bir yıl boyunca hiç mi vicdanının sesini duymadın?"

"Dediğim gibi, sana fikrini soran olmadı Kardelen." dedikten sonra Oskay'la ayrılmayan bakışlarımı ayırıp Kardelen'e baktım. Sinirden kızarmaya başladığını görebiliyordum. Bu umurumda bile olmazken tam ağızını açacakken Oskay ona bir el işareti yaparak konuşmasını engelledi. Ardından kendisi konuşmaya başladı. "Sevgilim hakkında düzgün konuş Alçin."

Bu muydu yani? Bütün söyleyecekleri bu muydu? "Başka bir sözünüz yoksa gidiyorum artık." dedim. Tıpkı Oskay'ın anonimken bana yaptığı gibi.

"Birkaç şeyi iyice anlamanı istiyorum Alçin." dedi Oskay. Bakışlarım tekrar onunla buluşurken konuşmasını beklercesine baktım ona. "Bana bulaşmaman gerektiğini anlamış olmanı umuyorum. Bu süre zarfında sana karşı hiçbir şey hissetmedim. Yaptığım hareketler tamamen seni kendime bağlamak içindi. Ne kadar acı çekersen o kadar iyiydi benim için." dedikten sonra onlara gerçekten iğrenerek baktım.

"Bitti mi?" dedim onu umursamayarak.

"Ne demiştin?" dedi bana. Bir şeyler hatırlamak istercesine elini çenesine koydu. "Oysa herkes öldürür sevdiğini mi? İstediğin gibi olmuş oldu sevgilim." Cümlesini bitirip bana göz kırptı o iğrenç sırıtışını yüzünden silmeden.

Yanlış anlaşılmayı düzeltmek için ağzımı açıp ayağa kalktım. "Bir şeyleri yanlış anlamışsın Oskay Özer. Sen beni sevmiyordun. Oysa herkes öldürür sevdiğini. Seni öldürme sırası bende, sevgilim." Hızlı adımlarla kafeden çıktım.

Oʮsɑ Heɾƙes Ölɗʋ̈ɾʋ̈ɾ Seνɗiƍ̆iƞi | TextiƞƍHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin