20ˢʰᵉ ⁱˢ ʲᵘˢᵗ ᵃ ᶠʳⁱᵉⁿᵈ

789 66 124
                                    


Yorum yorum yorumlar istiyorummm

İyi Okumalar,

"Mark, yandaki masadan ıslak mendili getir." Seslendiğim halde hiçbir tepki vermemişti. Bu sefer daha yüksek sesle konuştum. "Mark!" olduğu yerde sıçradı.

"Ne? Ne oluyor? Valla uyumuyordum."

Uyku sersemliğinden dolayı göz devirdim. Tekrar konuştum. "Yanındaki mendili at."

Masadaki mendile uzatıp bana fırlattı. Havada yakalayıp içinden çıkardığım mendili ona uzattım. Hala gözümün içine bakmamakta kararlıydı. Mendili alıp ağzını temizledi.

"Sungchan.." Devamını getirmek istiyordum ama çok zordu. Yüzüme bile bakmıyordu ki nasıl konuşacaktım?

Evimize döndüğümde Mark için yemek hazırlamıştım, içim rahat etmediği için Sungchan'a da yapmıştım. Pis hastane yemekleri yerine çorbamı içmiş daha iyi olmuştu. Hem bu çorbayı hep sevdiğini söylerdi.

Ama şu an.. Öyle bir üzgündü ki. Gözümün içine bile bakmıyordu. Bu beni daha da çok yıpratmıştı. İçimden bir ses onun bir suçu olmadığına inanmak istiyordu.

Mark birden televizyonu açtığında gürültüden dolayı konuşacağım şeyi unutup ona baktım. Bacak bacak üstüne atmış haberleri izliyordu. Bilerek öksürdüm. Bana baktığında omuz silkti.

"Sırası değil, kapat şu televizyonu." Olabildiğince nazik bir şekilde konuştum.

Oflayıp televizyonu kapattı. "Nefes de alamıcaz!"

Tekrar Sungchan'a döndüm. Sıkkın bir nefes aldım. Gözlüğü yoktu, bu yüzden yüzü daha küçük ve yorgun gözüküyordu. İyi değildi. Hastanedense evinin ona daha iyi geleceğini biliyordum.

"Yarın evimize dönelim. Olur mu?"

Birden bana baktı. Şaşırmış gibiydi. İçim rahat değildi ama yine de bu dediğimden geri dönmeyecektim. Sungchan hastaydı. Hasta bir insana kötü davranmamalıydım. Özellikle benim arkadaşımdı.

"Sen.. Dönecek misin eve?" İlk defa konuşmuştu buraya geldiğimizden beri.

"Herhalde oğlum. Dönelim diyor ya, mal mısın?" Mark birden lafa atılınca sinirle ona döndüm.

Göz devirip ağzına fermuar çekiyormuş gibi yaptı ve önüne döndü. Sungchan'a cevap verdim.

"Döneceğim ama bir şartla.." Ne diyeceğimi merakla bekliyordu. "Bana neler olduğunu anlatman lazım."

Birden yüzü düştü. Gözlerini kaçırdığında hızlıca konuştum.

"Ne anlatmamı istiyorsun?" dedi bana bakmadan donuk bir sesle.

"Sadece Jungkook'u. Ne oldu, lütfen anlat.. Sen gerçekten de.." Sustum. Bu soruyu sorup sormamakta emin değildim.

Şu ana kadar hep başkalarından duydun, gördün. Şimdi onun ağzından dinlemenin sırası.

"Sen gerçekten Milena'yı öldürdün mü? Gerçekten de Jungkook'u aşağıya atan kişi sen miydin? " Gözlerinin içine o olmasın diye yalvarırcasına bakıyordum.

Uzun bir süre sonra cevap vermişti.

"Evet" Gözlerini tekrar kaçırdı.

"Sungchan, doğruyu söyle. Jungkook'u öldürün mü?"

Sustu. Bir cevap vermediğinde anlayacağımı anlamıştım. Tepsiyi bir kenarıya koydum. Bana bakmasını sağlamak için tam karşısına geçtim.

"Sadece senden duymak istiyorum, lütfen doğruyu söyle. Jungkook'u öldürdün mü?"

delinquent: jeon jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin