"Ben Milena'yı sevdim.. Bazen uyuşmadığımız konular olsa da ona asla karışmadım."Kaç dakika olmuştu bilmiyorum ama Jungkook bazı şeyleri anlatmak istemiyordu. Ona özel kalmasını istiyordu belki de. Çünkü Milena'yı gerçekten sevmiş gibi gözüküyordu.
Daldığım yerden gözlerimi alıp ona baktım. Soru sorma zamanım gelmişti sanırım çünkü ben sormadıkça bir şey anlatmıyordu.
"Milena seni aldatınca fena sarsılmış olmalısın."
Kaşlarını çattı. "Hayır.. Daha düşünmeye vaktim bile kalmadan ölmüştü."
Gözlerinde bir boşluk yakalamak istercesine ona bakıyordum. Hala bana anlatmadığı bazı şeyler var. Boğazımı temizleyip konuştum.
"Odada senin parmak izin bulunmuş.."
Bıkmış bir tavırla bana baktı. "Hei bunu daha ne kadar sürdüreceksin? Bildiğin şeyleri sorup duruyorsun farkında mısın?"
Ofladım. Haklıydı ama ne yapabilirdim ki? Tüm kanıtlar onu gösteriyordu. Benim yapabileceğim tek şey onu dinlemek ve avukatına söylemekti. Eğer bana anlatmazsa ne yapacaktım?
"Bunu hep sormak istemiştim aslında.. Neden partideydin? Ve neden herkes bahçedeyken sen evdeydin?"
Gözlerini kısıp beni süzdü. "Aynı soruyu ben de sana soracaktım."
Resmen iki kişi geçmiş karşı karşıya birbirimizden şüpheleniyoruz.. Çok güzel.
Hiç kendimi bozmadan cevap verdim. "Partiye Jaehyun çağırdığı için gitmiştim onunla konuşacaktık ve-"
"Orada dur bakalım."
Sözümü kestiğinde anlamaz bir bakış attım ona. Önündeki sodayı açıp kafasına dikti. Ani karnımın guruldamasını tüm dünya duymuştu resmen. Utanıp bakışlarımı kaçırdım.
"Seni Jaehyun çağırmış, beni de Jaehyun çağırdı. Ama ikimizde onu Milena ile gördük? Tesadüfün tesadüfü.."
Kaşlarımı çattım. "Sırf onun çağırması onu suçlu yapmaz. Jungkook neden sürekli onu suçluyorsun?"
"Sen neden sürekli eski sevgilini koruyorsun?"
Cevap verememiştim. Ama kendi içimde biliyordum. Jaehyun değildi. Jaehyun'u uzun bir zamandır tanıyordum ve o asla birini öldürecek bir çocuk değildi her ne kadar soğuk kalpli olsa da..
"Bu sıkıcı konuşma beni acıktırdı. Yan sokaktaki pizzacıya gidelim."
Ayağa aniden kalkıp yürümeye başlayınca kafam karışmıştı. Hemen kalkıp onun önüne geçtim. "Çıldırdın mı sen?"
Hiç umursamadan ceketini sırtına giydi. "Acıkamaz mıyım?"
Elimle ayağındaki cihazı gösterdiğimde o da ona baktı. "Ev hapsinde olduğunu unutuyorsun."
Omuz silkip yanımdan geçti masadaki anahtarı aldı ve konuştu. "Benim Jeon Jungkook olduğumu unutuyorsun."
Kaşlarımı çatıp ona sert bir bakış attım. Kapıyı açıp evden çıktığında hemen onun peşinden gittim.
"Jungkook şakanın sırası değil, otur yerine."
Onun karşısına geçmiş bakarken giydiği ayakkabılarının üstüne bastı ve bana doğru yaklaştı. Nedense o bana yaklaşınca gerilemiş ve sırtım duvara değmişti. Ciddi bir yüz ifadesine büründü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
delinquent: jeon jungkook
Fanficİkimiz de aldatılmıştık. Ben bir daha aşka inanmadım o ise sadece bana inandı. ♠️♠️♠️ "Biraz dostluk, biraz sevgi, biraz da gerçekler.." "Aşk mı yoksa arkadaşlık mı?" Hei o gece ev arkadaşları ile sevgilisinin davet et...