Uzun zamandır görmemiştim onun yüzünü.. Hala çok yakışıklıydı. Bakışları aynıydı, hiç değişmemişti. Her zamanki gibi meşgul, şirketinin başından ayrılmayan biriydi.Eski sevgilim, Jeong Jaehyun. Beni aldattığı günün hüznünü derinlerime gömmüşken onun sesini bile duymaya dayanamıyordum. Şimdi ise tam karşımda Jungkook ile tokalaşıyordu.
Gözleri sadece bendeydi benim de onda olduğu gibi. Stresliydim. Onunla yüzleşmek beni streslendirmişti. Heyecanlıydım ama iyiye yönelik bir heyecan değildi bu. Onu özlemiştim evet ama şu an rahatsız hissediyordum durumdan. Ona olan duygularımın varlığını yokluyordum.
Nihayet bana yaklaştı ve elini uzattı.
"Hei, uzun zaman oldu.."
Uzattığı eline bakamadım bile sadece yüzüne bakıyordum. Yutkundum. Öyle bir kasılmıştım ki kesin bu suratımdan belli oluyordu. Jungkook kolumu dürttüğünde kendime geldim ve konuştum.
"Merhaba.." İsmini dilimin ucuna gelmişti ama söyleyemedim. Yutkundum onun yerine. Şu an ki heyecanım öyle boşunaydı ki aslında yanlış anlayabilirdi. Benim ise tek düşündüğüm onu hiç görmüş olmamayı dilemekti.
"Oturun, kahve söyledim gelir birazdan." Jaehyun'un uzattığı elini sıkmadığımı elini geri çektiğinde fark ettim. Arkasını dönüp koltuğa doğru ilerlerken Jungkook'un sessizce kıkırdamasını duymamla anında ona baktım.
Ona bu durum komik gelmişti sanırım. Kaşlarımı çattım ve koltuğa otururken ayağına basmayı da ihmal etmedim. Jaehyun tam karşımda, Jungkook ise yanıma oturmuştu.
Bana bakıp duruyordu bu yüzden başka yerlere bakma ihtiyacı duydum.
"Jaehyun bize gördüklerini en başından anlatır mısın?"
Jungkook'un sözüyle ortam biraz daha gerildi.Jaehyun gelen kahveleri alıp önümüze koyarken yüzü düşmüştü. Bu olay onun da canını sıkıyordu. Milena'ya değer veriyordu. Tabi yani sonuçta az yatmamıştır onunla.
Sinirle kaşlarımı çattığımda ölünün arkasından konuşmamamın hoş olmadığına karar verdim. Sonuçta benim de bi zamanlar arkadaşımdı. Erkek arkadaşımla yatmadan önce.
"Zaten anlattım Jungkook sana. Ne faydası olacak ki?"
Jungkook yandan bana baktığında ona kaçamak bir bakış attım. "Birilerinin de duyması gerekiyor."
Jaehyun bana baktığında gene o tuhaf anı hissettim ve gözlerimi kaçırdım. Sıkkın bir nefes bıraktı. "Tamam ama kısa tutacağım. Birazdan toplantım başlayacak."
Histerik bir şekilde güldüğümde gözler bana döndü. Bu sefer onun gözünün içine rahatça bakabiliyordum. "Bizim için hiç vaktin yok ama istediğinde herkese vaktin oluyor Jaehyun."
Sinirimin bir yerde patlayacağını biliyordum.
"Benim vaktimi ayırdığım tek insan sendin Hei."
Söylediği şeyle daha bir sinirle gülmüştüm. Şaşırmıştı. Jungkook ise dirseğini masaya yaslamış çok karşısında film varmış gibi beni izliyordu.
"Jaehyun komik oluyorsun gerçekten."
Alaycı ifademin karşılığında onun yüzü gayet ciddiydi. Bu durum daha da komikti. Ben onunla ne zaman vakit geçirmek istesem hep işim var derdi. Sanırım o aralarda farklı kızlara vakit ayırıyordu.
"Hei tek düşündüğüm kadın sendin hala da öylesin. Her zaman sadece seni düşünüyorum."
Dediği şeyin bende ufacık etkisi olmamıştı. Eski ben olsam kalp krizi geçirirdim. Sanırım ona karşı duygularım artık yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
delinquent: jeon jungkook
Fanfictionİkimiz de aldatılmıştık. Ben bir daha aşka inanmadım o ise sadece bana inandı. ♠️♠️♠️ "Biraz dostluk, biraz sevgi, biraz da gerçekler.." "Aşk mı yoksa arkadaşlık mı?" Hei o gece ev arkadaşları ile sevgilisinin davet et...