^^Yine, yeni ve yeniden herkese merhabaaa👋 ^^^
Müziği açmayı unutmayınn iyi okumalarr...
Dinlediğim şarkıda hayatta her zaman her şeyin yolunda gitmeyeceğini söylüyordu. Oysa buna gerek var mıydı? Zaten her şeyin mükemmel olamayacağını hatta bazen berbat olacağını bilmiyor muyduk? Evet biliyordum, biliyorduk bu yüzden bu kadar çaba sarf ediyorduk. Her şeyin muntazam bir şekilde olabilmesi için ama herkes düşündüğüm kadar çaba sarf etmiyor, önemsemiyordu maalesef. Bu dünyada her şeyin muhakkak zıttı vardı. Ben ne kadar çabalıyorsam diğer bir kişi o kadar çabalamıyordu...
Güzel bir Dünya için her şeyin yolunda gitmediği bu hayatta herkes elbirliği ile aynı yolda hareket etseydi aşabilir miydik ? Aşabilir miydik? Bütün sorunları, Saf kötülüğü ,kirliliği ve önümüze uzanmış uçsuz bucaksız upuzun yolu. Denemeden bilemezdik...
Hiçbir şey yapmıyorken aslında bir şeyi yapmış oluyorduk: Boş durmayı...
Boş duruyorduk saçma şeyler için insanları kırıyorduk. Sadece 60-70 yıl yaşamak için bu dünyaya geliyor ve geri dönüşü olmayan çok hızlı geçen bu hayatı boş geçiriyorduk iyi işler yapmak istiyordum en basitinden; belki de kötü giden bir hayata çok küçücük bir çaba göstererek o kişinin hayatının gidiş yönünü önemli ölçüde değiştirebilirdik, yaşamak istemediği hayatını canlandırabiliriz oysa bırakın bu çaba göstermeyi bunları çoğu zaman düşünmeye bile vakit ayırmıyoruz. Fakat yaşamımızı dişe dokunur işlere, duygulara, umut dolu büyük düşüncelere, samimi ve hakikatli dostluklara yani kalıcı şeylere adamalıyız çünkü hayat küçük gereksiz, sonu olmayan kötü işlerle uğraşılamayacak kadar kısa...
Ben tam bunları iyi bir şeyler yapıp insanlara yardımcı olmayı düşünürken omzumda bir el hissettim yavaş ve sakin bir şekilde kafamı çevirdim. Acarı gördüm sebebini bilmem fakat içimde bir an mutluluk hissettim sabah ki sinir olup kızmalarıma rağmen onu görünce mutlu oldum bir insan nasıl hem gıcık olup hem mutlu olabilirdi ki? Sanırım böyle :) Hafifçe gülümsedim ve oda bana gülümsedi arkama baktım her an bir yerden Burak çıkabilirmişçesine o ise ben arkama bakınca ;
'Evet sana güldüm' dedi ve hafif bir kahkaha attı.
'Bana güldün? ? Senin gülmeni hak edecek nasıl güzel bir şey yaptım ki ben?'
'Şu tipine bir bak hiç aynaya bakmıyor musun sen ?' öyle deyince çok bozuldum tabii fark ettirmemeye çalışarak.
'Ne varmış benim tipimde? ' dedim bir çocuk edasıyla bir yandan da telefonumun ekranından kendimi inceliyordum haklıydı. Saçım başım dağılmıştı. Çok yorgun görünüyordum.
'Savaştan çıkmış gibisin.' dedi ve ilkine göre daha büyük bir kahkaha attı. İneceğim durak yaklaşmıştı o yüzden yerimden kalktım ve demire tutunarak beklemeye devam ettim. Acar ise hala oturuyordu.
'Yoruldum tamam mı ? Hayatın gerçeklerini değiştiremezsin ayrıca her zaman düzgün olamam. Bende insanım ya hani? Sabahtan beri kaç pansuman değiştirdiğimi kaç dikiş alıp, attığımı biliyor musun? ' dedim. Sözlerime devam ettim;
'Tabii sen sarışın bomba gibilere alışkınsındır.' dedim mırıldanarak
'Ne sarışın bomba mı?' dedi. Çok daha büyük bir kahkaha atarak.
'Onun bir ismi var: Elçin , o ve onun gibilerden hoşlandığım doğru sayılmaz doğal güzellikten yanayım ben.' dedi ayağa kalktı kalktığında aramızda birkaç santim vardı ve metro durdu kapıların açılmasını hareket etmeden gözlerimin içerisine bakarak bekledi ve sonunda ;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonumuzun Başı
RomansaUzun zaman sonra karşılaşan ikilinin yaşadığı olaylar ya da yaşamak zorunda olduğu olaylar anlatılıyor. Zaten hepimiz bazen istemesek de zorunda olduğumuz için yaptığımız şeyler vardır. Değil mi?