"Felix, yemek hazır!"
Ona seslenen sahibiyle kafasını yaptığı karalamadan kaldırıp "Geldim!" Diye bağırdı kedi olan. Defteri kapatıp boya kalemlerini kalemliğine doldururken çocuksu bir tatlılık vardı üstünde. Evde kaldığı günlerde Changbin'in minik kuzeninden kalan boyalarla oynamaya başlamış ve kalemi zar zor tutsa da bir şeyler çizebilmeyi başarmıştı.
Elini güzelce yıkadıktan sonra mutfağa girdiğinde Changbin çoktan tabakları masaya yerleştirmiş bir şekilde Felix'i bekliyordu. Küçük bir gülümseme sunup oturdu kedi olan.
Yemek bir süre sessizce devam ederken Changbin beyninde dönüp duran soruyu Felix'e sormaya karar verdi. "Ne zaman evden çıkmayı düşünüyorsun?"
Sahibine küçük bir bakış attı Felix. "Düşünmüyorum."
Bunun üstüne Changbin küçük bir nefes verdi. Kedilerin ne kadar inatçı olabileceğini Felix sayesinde görebiliyordu artık. Elindeki chopstickleri tabağının kenarına bırakıp konuşmak için dudaklarını araladı. "Bence artık buna bir son vermelisin. Onlar senin arkadaşların. Tam olarak altı gündür boş boş oturup onları bekletiğini öğrenirlerse çok kırılırlar."
"Ama ben... Seninle..."
Felix'in çekine çekine konuşmasına küçük bir kıkırdama sundu Changbin. "Sen benimle bir şeyler yaşadın ve biz sevgili olduk. Bundan doğal bir şey yok. Ne ben sana zarar verdim ne sen bana. Eminim onlar seni çok iyi anlayacaklar." Dedi güven vermek istercesine gülümserken.
Tereddütle kafasını iki yana salladı Felix. "Yaşamadan nasıl bilebilirler ki? Üçü de hayvan. İlişki odaklı değil de içgüdüsel hareket eden canlılar."
"Ama artık insan olma yolundalar." Dedi ve omuzlarını silkti Changbin. Chopsticklerini eline geri alıp umursamıyormuş gibi devam etti. "Hatta belki olmuşlardır."
Şaşkınca donup kaldı Felix. "Ne?"
Bilmezlikten gelmeyi tercih ederek "Bir haftadır kimseyi görmüyoruz bebeğim." Dedi Changbin. "Ne yaptılar, ettiler haberimiz yok. Söylememe izin vermediğin için de hiç aramadım. Şu an eminim ki bizi sevişiyor sanıyorlar."
Felix'in yanakları hafiften kızarırken o da elindeki chopstickleri tabağının yanına bırakmış ve başını elleri arasına hapsetmişti. "Tanrım..." Diye mırıldandı sessizce. Böyle düşünmelerinin daha utanç verici olduğunu fark etmişti bile.
Felix bir süre sessiz kaldığında cebinden telefonunu çıkartıp ilgisini çekebilecek şekilde havaya kaldırdı Changbin. "Eğer bu kadar çok çekiniyorsan telefondan arayarak da konuşturabilirim."
Telefona bakıp tereddütle kafasını salladı kedi olan. "Pekala."
Changbin aldığı onay ile hemen telefonunun kilidini açarken "Kimle konuşmak istersin?" Diye sordu ve arama kısmına girdi. İrisleri geri Felix'e dönerken onu düşünceli bir şekilde bulmuştu.
Sahibinin ona baktığını fark ettiğinde düşüncelerini dışarıya vurmaya karar verdi Felix. "Jisung çok fazla çıkışır, o olmaz. Jeongin daha bebek gibi bir şey o yüzden... Seungmin'i seçiyorum sanırım. Hem dikkatli düşünüp konuşuyor, hem de bizi rahatlatmayı çok iyi biliyor."
"Tamamdır." Diyerek kafasını salladı Changbin. Hyunjin'in numarasına tıkladıktan sonra sesliye alıp açmasını bekledi bir süre. Üç çalıştan sonra açmıştı telefonu Hyunjin. Kısa bir selamlaşmadan sonra ağzındski baklayı çıkardı Changbin. "Rica etsem telefonu Seungmin'e verebilir misin? Felix, Seungmin'le konuşmak istiyor."
Hyunjin onayladığında gerilemeye başladı kedi olan. Hala kendini buna hazır hissetmiyordu. Ta ki arkadaşının sesini duyana kadar. "Felix?"
"Seung..." Diye mırıldandı sessizce Felix. Sesi içine kaçmış gibi hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pet °SKZ°✓
FanfictionHayatlarına heyecan arayan dört arkadaş perili olduğunu düşündükleri eve girmeye karar verdiler.