Eve geldiklerinde kendini direkt koltuğa atmıştı Seungmin. Uzamış saçları anında dağılmış ve tatlı bir görüntü oluşturmuştu. Ellerini karnının üstünde birleştirip tavana bakarken bacaklarını da biraz kendine çekti. Arasıra kaşınan kulaklarını oynatıyor, düşünürken fark etmeden kuyruğunu sallıyordu.
Hyunjin ise onu bu görüntüsüne küçük bir gülümseme bahşedip teklilerden birine oturmuştu. Hala bu görüntüye tam olarak alışabildiği söylenemezdi. Garipti ama güzeldi. Ayrıca çekici biri olduğunu da es geçemezdi. Tatlı yüzüne rağmen sert bir yapısı ve tam olarak bir erkek arkadaş görünümü vardı.
Seungmin sonunda daldığı düşüncelerinden sıyrıldı ve tekli koltukta oturan Hyunjin'e doğru döndü. "Hyunjin, sana bir şey sorabilir miyim?"
Hyunjin izlediği bedenin ona bakmasını beklemediği için ilk bir kaç saniye gözlerini kırpmıştı. Yine oluyordu. Sadece bakışıyorlardı ama kalbi depar atıyordu. Bunu yok saymaya çalışarak "Sor bakalım." Dedi.
Seungmin hala alışamadığı parmakları ile oynarken "Ne kadar uzun bir zamandır insanlarla yaşasam da insan ilişkileri hakkında pek bir fikrim yok. Rica etsem bana anlatabilir misin?" Diye sordu. Direkt aşk diye sorarsa Felix'i ele vermiş olurdu ama çoktan ele vermişti bile.
Yandan bir şekilde sırıtıp oturduğu yerde dikleşti Hyunjin. "Hangisini merak ediyorsun? Arkadaş, aile, sevgili?" Dedi sevgiliyi bastırarak.
"Hepsi desem." Dedi Seungmin dudaklarını birbirine bastırırken. Aslında hepsi hakkında küçük fikirleri vardı ama küçük oldukları için pek bir işe yaramıyordu.
Derin bir nefes verip biraz düşündükten sonra konuşmaya başladı Hyunjin. "Pekala, arkadaşlık ile başlıyorum o zaman. Arkadaş yanında kendini rahat hissettiğin, sırlarını paylaşabileceğin, deliler gibi eğlenebileceğin, ne olursa olsun arkanda olacak kişilere denir."
Seungmin bu hissi biliyordu. Gözleri heyecanla parlarken kuyruğu da ona orantılı olarak sallanmaya başlamıştı. "Felix, Jeongin, Jisung ve ben gibi mi?"
Kafasını sallayarak onu onayladı Hyunjin. Bir yandan da gülümsüyordu. "Aynen öyle. Aile ise yanında evinde gibi hissettiğin kişilere denir. Genelde akraba ilişkilerinde kullanılır ama arkadaşlarına bile ailem diyebilirsin."
Gözlerini birazcık kısarak "Yani sen benim ailem misin?" Diye sordu Seungmin. Şu anda gayet evinde hissediyordu. Eski sahibinin evindeyken bile bu kadar rahat değildi.
Hyunjin ise gelen soru ile yine gözlerini kırpıştırmış ve bir kaç saniye öylece kalmıştı. Sonunda idrak edebildiğinde ise kendini işaret ederek konuştu. "Ne? Dur, benim yanımda evinde gibi mi hissediyorsun?"
Kafasını salladı Seungmin. Bu sırada dağınık saçları biraz daha dağılmış ve gözlerinin önüne düşmüştü. "Evet. Öyle hissetmem gerekmiyor mu zaten?"
"Evet, evet her neyse." Geçiştirircesine cevapladıktan sonra sahte bir şekilde öksürüp konuyu değiştirdi Hyunjin. "Sevgili ise aşık olduğun veya hoşlandığın kişiye söylediğin bir tabirdir. O kişinin yanındayken kendini tutamazsın, kalbin deli gibi çarpmaya başlar, aynı zamanda aile ve arkadaş kavramlarını taşıyabilir, birbirinize dokunmaktan asla çekinmezsin ve çok özel hissettirir."
Hyunjin anlatmasını bitirdiğinde gözlerini büyüttü Seungmin. "Oh... Sanırım bir şey fark ettim."
Merakla kaşlarını çattı Hyunjin. "Ne fark ettin?"
Seungmin gözlerini yine Hyunjin'in irislerine kenetlediğinde gerilmişti Hyunjin. "Özel bağ aşk değil mi? Ve siz de hareketlerimizden etkilendiniz çünkü bunu normalde sevgililer yapıyor."
Hyunjin daha fazla dayanamamış ve gözlerini kaçırmıştı. "Seninki sevgililerin yaptığı bir şey değildi."
Sırıtarak Hyunjin'in kızarmış kulaklarına baktı Seungmin. O gün çok dikkatini çekmese de o zaman da kulakları böyle kızarıktı. "Bu da varlığımla birlikte seni etkileyebildiğim anlamına geliyor."
Gözlerini devirip meydan okurcasına bakışlarını yine Seungmin'e dikti Hyunjin. "Aynı anlam benim için de geçerli oluyor yanlız."
Omuzlarını silkip sırıtmaya devam ediyordu Seungmin. "Yüzüne bakmak hoşuma gidiyor sadece." Bu yüz ifadesi Hyunjin'i daha çok baştan çıkarıyor gibi görünüyordu.
Gergince dudaklarını yaladığında Seungmin'in anlık olarak oraya bakması ile daha çok gerilmişti Hyunjin. "Bu bir bahane değil. Hem bu benden hoşlandığın anlamına gelir canım."
Oturduğu koltuktan kalkıp Hyunjin'in tam karşısına geçti Seungmin. "O zaman hoşlanıyordurum." Dedi alayla.
Kaşlarını çatıp kalbinin kulaklarını zonklatmasını yok saymaya çalıştı Hyunjin. "Hayır hoşlanmıyorsun."
İnat gibi daha çok ona yaklaştı Seungmin. Ellerini koltuğun koluklarına yaslarken "Nereden biliyorsun?" Diye sordu.
Bakışlarını ona yakın olan yüzden çevirip gözleriyle kalbini işaret etti Hyunjin. "Kalbin şu anda hızlı atıyor mu?"
Onun gibi kalbinin olduğu tarafa bakmaya çalışırken mırıldandı Seungmin. "Hayır..."
Haklı olmanın tatminliği ile gülümsedi Hyunjin. "O zaman hoşlanmıyorsun."
Gözlerini kısıp bir kaç saniye gülümseyen yüze baktı Seungmin. Önüne düsen saç tutamlarını elleri ile geriye ittirdikten sonra kendinin bile beklemediği bir şey yaptı. Hyunjin'in kucağına oturdu. Daha demin hızlanmamış kalbi şimdi adeta yerinden çıkacak gibiydi. Bunu sonra düşünmeye karar vererek elini Hyunjin'in kalbinin üstüne konumlandırdı. Onun kalbi ne kadar hızlı atıyorsa Hyunjin'inki de bir o kadar hızlıydı. Bakışlarını ellerinden çekip aralarında santimler kalan yüze odaklandı. "Ben hoşlanmıyor olabilirim ama sen hoşlanıyor gibi görünüyorsun."
Hyunjin başından beri transa girmiş gibi Seungmin'in hareketlerini izliyordu. Neredeyse saç tellerinin hareketine kadar her şeyi dikkatle izlemiş gibiydi. Kendine gelip kalbinin üstündeki eli ittirdi. "H-hiçte bile. Bir anda üstüme çıktığın için oldu."
Samimi bir gülümseme yerleştirdi yüzüne Seungmin. "Öyle olsun bakalım." Saniyeler sonra Seungmin üstünden kalkıp Kkami'nin kaldığı odaya ilerlerken derin bir nefes verdi Hyunjin. Aklından ise tek bir şey geçiyordu.
Hormonlarımı sikeyim!
🐱🐶🐹🦊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pet °SKZ°✓
FanficHayatlarına heyecan arayan dört arkadaş perili olduğunu düşündükleri eve girmeye karar verdiler.