Dört arkadaş bu sefer Hyunjin'in evinde toplanmış Seungmin'in çizdiği krokiyi inceliyorlardı. Bu işin peşini öylece bırakmak istemiyorlardı. Kim bilir daha orada kaç tane hayvan vardı? Bunu bile bile onları orada bırakamazlardı.
Changbin krokiye bakarken hayretle söylendi. "Ev baya büyükmüş yanlız. Bir de bunun gizli bölümü var demi?"
Minho Changbin'in kafasına bir tane geçirirken "Mal mısın Changbin? Evin her tarafını gezmiştik zaten. Balık hafızalı diyorduk da bu kadarını ben de tahmin edemiyordum." Diye söylendi. Changbin ise göz devirmekle yetinmişti. Onunla laf dalaşına girmek hiç çekilmiyordu.
"Buraya tek başımıza gidersek biz de denek oluruz yanlız." Dedi Chan. İşini şansa bırakamazdı. "Direkt polisi yönlendirsek olmaz mı?"
Hyunjin gözlerini devirirken "Herhalde onun için önlem almışlardır. Bu kadar aptal olduklarını sanmıyorum. Tuzağa düşürmemiz gerekiyor." Dedi.
Minho omuzlarını silkip geriye yaslandı. "Bize mi düştü tuzağa düşürmek? Polislere söyleyelim onlar gizliden yaparlar işte. Ne gerek var aksiyona?"
"Aksiyon değil hyung, işimizi sağlama almak bu. Hem ben bu işi başkasına bırakamam. Düşünsene orada bir sürü hayvan vardır ve sen de bir hayvan meraklısı olarak bu durumu en çok anlaması gereken kişisin."
"Anlıyorum zaten ama biz profesyonel bir oyuncu değiliz. Oraya gidip kendimizi ele verme ihtimalimiz yüzde bir milyon. Ya içimizden birine zarar gelirse? O zaman ne yapacağız?" Bunları söylerken biraz sert davransa da geri çekilmedi Minho. Hyunjin'in onu anlaması gerekiyordu.
Chan kafasını sallayarak Minho'yu onayladı. "Minho haklı Hyunjin. Merak etme dava ile yakından ilgilenip sürekli bilgi alırız ama hiçbirimizin bu işe karışmasını istemiyorum."
Hyunjin bu denilenlere derin bir nefes vererek kafasını salladı. "Pekala öyle olsun ama bir şey başaramadıklarını düşünürsem gider bizzat ben ilgilenirim, haberiniz olsun."
Karşısında kalan üçlü gözlerini devirse de onaylayan mırıltılar çıkardılar. Hyunjin'in bu işi kolayca bırakacağını düşünmüyorlardı zaten. Empatisi güçlü bir insandı. Bu yüzden başına sürekli bir iş geliyordu. Alışmışlardı artık.
Bu süreçte dört hayvan arkadaş başka bir odaya toplanmış sohbet ediyorlardı. Jisung'un sesini kazanması ile kalan ikili de hırslanmaya başlamıştı.
"Felix, kızgınlığa girersen ne olacak?" Diye sordu Seungmin kendisinin girmesine daha üç ayı vardı ama Felix her ay giriyordu ve buraya geleli neredeyse bir ay olacaktı.
Felix ister istemez tedirginleşirken aklına gelenleri sıralamaya başladı. "Bilmiyorum ki. Belki de girmem. Sonuçta insana dönüşüyorum."
Jisung kollarını birbirine kavuşturmuş bir şekilde düşüncelerini dile getirdi. "Ama hala kedi yanların da var. Eğer kızgınlığa girersen de bir kediyle olamazsın çünkü artık bir insan bedenin var."
Felix dudaklarını büzerken üzgün bir şekilde konuştu. "Beni daha çok tedirgin ediyorsunuz."
Jeongin aklına vuran gerçek ile Felix'e sorusunu yöneltti. "Hyung, baba olmuş musundur acaba?" Kediler on beş yaşından sonra düzenli olarak kızgınlığa girerlerdi. Şu an yirmi yaşında olduğuna göre bir kaç kez yapmış olması gerekiyordu.
Felix omuzlarını silkerken "Büyük ihtimalle..." Diye mırıldandı. Onun için hiç aile kavramı olmamıştı. Bu yüzden bu konuları çok düşündüğü de söylenmezdi.
Seungmin patilerinin arasındaki top ile oynarken düşünceli bir şekilde konuştu. "Belki benim de vardır bir kaç yavrum. Şu an neredelerdir kim bilir?"
"Benim yavrularımı yırtıcı kuşlar yemişti..." O anı hatırlayıp bir daha üzüldü Jisung. "Yavrularımı çok merak ettiğim için yuvaya geri dönmüştüm ama o aptal kuş gözümün önünde yavrumu yedi!"
Felix arkadaşının omzunu sıvazlarken konuştu. "Sakin ol Sung. Yapacak bir şey yok. Öyle ölmeselerdi belki farklı bir şekilde ölürlerdi ve belki de daha çok acı çekerdin."
Jeongin patilerini öne uzatmış bir şekilde yere uzanmış "Benim hiç yavrum olmadı. Ben daha küçükken bizim yaşadığımız yerde bir kaç insan vardı. Sanırım onlar bana bir şey yaptı." Dedi.
Seungmin az çok o insanların ne yaptığını biliyordu. Cümlelerini seçerek konuşmaya başladı. "İnsanlar belgesel diye bir şey çekiyorlar Jeongin, ama bunu senin kötülüğün için yaptıklarını sanmıyorum. Belki de hastasındır. O yüzden yapmışlardır."
Jeongin arkadaşının onu avutmaya çalışmasına gülümsedi. "Boşversene. Çok da önemli değil benim için zaten. Sadece siz böyle konuşunca söylemek istedim."
Dörtlü gülümserken Seungmin içindeki kuşkuya engel olamıyordu. Krokiyi çizip Hyunjin'e verdiğinden beri içinde anlamsız bir korku vardı. Bir daha ne oraya dönmek istiyor ne de sahiplerinin oraya gitmesini istiyordu. Orası tehlikeliydi. Sahipleri onları şans eseri oradan çıkartabilmişti. Yoksa oradan çıkmaları imkansızdı.
"Ne konuşuyorsunuz bakalım?" Deyip içeriye daldı Chan. Dört hayvanın gözleri aynı anda onlara dönmüştü.
"Yavrularımız hakkında konuşuyorduk hyung." Dedi Felix gülümseyerek.
Changbin şaşırarak "Yavrular mı?" Diye sordu. Aslında bu kadar çok şaşırmaması gerekiyordu. Sonuçta onlar hayvandı değil mi?
Jisung hızla kafasını sallayarak konuşmaya başladı. "Evet, Felix'in yavruları ne kadar tatlı olurdu değil mi?"
"E-evet olurdu..." Neden bir anda kendini kötü hissetmişti ki Changbin. Bu doğal bir şeydi oysaki.
Minho arkadaşının yüzüne bakarken "Noldu bir kızardın sen sanki." Deyip kışkırtmaya çalıştı. Bu sırada hemen Jisung'un yanındaki yerini almıştı.
"Ha ha ve ha." Deyip en uzak köşeye oturdu Changbin. Tabi Felix'in hemen onun yanına geleceğini hesaba katmamıştı. Onun kedi olduğunu her seferinde unutuyor ve böyle sırnaşması bazen onun ateşini yükseltiyordu.
Hyunjin köpeğe dönüşmüş Seungmin'in başını okşarken rahatlayarak gözlerini kapattı Seungmin. Böyle nazik temaslar çok hoşuna gidiyordu.
Chan de bir koltuğa yerleştiğinde beklemediği bir atak gerçekleşmiş ve Jeongin kucağına çıkmıştı. Öylece sevilmeyi beklediğini gördüğünde "Ağıma düştün İnnie~" diye sevimlice mırıldandı. O da Hyunjin gibi Jeongin'in başını okşamaya başlamıştı.
🐱🐶🐹🦊
Bomba fırlattım tutun 💣
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pet °SKZ°✓
Hayran KurguHayatlarına heyecan arayan dört arkadaş perili olduğunu düşündükleri eve girmeye karar verdiler.