Günler birbirini kovalarken ekip yine bir araya toplandı. Özellikle Chan'ın evi hiç olmadığı kadar sesliydi. Changbin'in buna dahil olamaması ise onun şansızlığıydı.
Herkes ayrı bir şeyle mesgulken Felix ve Jeongin kendilerini matematiğin eline bırakmışlardı. Önlerinde bir kitap soruları çözmeye çalışıyorlardı. "Cevap üç." Dedi Felix kollarını emin bir şekilde önünde bağlarken.
Jeongin'in kaşları hafifçe çatıldı. "Hayır beş." Dedi o da net bir tavırla.
Oturduğu yerde dikleşti hemen Felix. "Üç diyorum sana aptal!" Dedi biraz sesini yükselterek.
Felix'in yükselmesiyle Jeongin de diklenirken neredeyse saçları elektriklenmiş gibi olmuştu. "Saymayı bilmiyorsun herhalde o zaman!" Diye bağırarak karşılık verdi.
Yerinde biraz tepindi Felix. "Ya! Üç işte neyi diretiyorsun?" Dedi mızmızlanarak.
İnatlaşmaya devam etti Jeongin. "Beş cevap, beş!"
Onların sesini bölen ise Jisung'un aralarına girip "Cevap dört aptallar." Diye söylenmesiydi. Minho ile kalırken çalıştığı şeyler sayesinde temel şeyleri çok iyi biliyordu. Ve şimdi o bilgileri kullanma zamanıydı. İki eliyle de iki parmağını yukarı kaldırdı. "İki tane ikiyi yan yana getir ve..." Diyerek parmaklarını birbirine yaklaştırdı. "Cevap dört."
Felix Jisung'un parmaklarını sayarken Jeongin yüzünü buruşturarak "Of! Bu matematik cok sıkıcı!" Diye söylendi. Daha başlarda olmalarına rağmen çok zorlanıyorlardı.
Jisung ellerini geri çekti ve "İşine gelmeyince sıkıcı tabi." Dedi sırıtarak. Bu Jeongin'in Jisung'a dil çıkarmasına sebep oldu.
Bu sırada elindeki bir bardak suyla içeriye girdi Seungmin. Diğerlerine kısa bir bakış attıktan sonra koltuklardan birine yerleşti. Şimdi ise Jisung'un gözleri onun üstünde dolanıyordu. Bir süre öylece inceledikten sonra yerinden kalkıp heyecanla "Seungmin!" Dedi. Dikkatini çektiğinde ise yanina ilerleyip "Nasılsın?" Diye sordu.
Omuzlarını silkti Seungmin. "İdare eder. Sen?" Dedi ifadesizce.
Dudaklarını birbirine bastırdı Jisung. Seungmin'in her an duygu değişimi yasayabileceğini biliyordu bu yüzden sözcüklerini dikkatlice seçmeliydi. "İyiyim ben de." Dedi yanına otururken. Sonra devam etti. "Şey... Benim sana büyük bir özür borcum var."
Hafif bir şekilde gülümseyip "Dinliyorum." Dedi Seungmin. Eve döndüklerinden beri Jisung'la çok konuşmamışlardı. Daha doğrusu bu onun tercihiydi. Gördüğü görüntüleri unutamıyorken bir de Jisung'in dediği şeyleri hatırlamak istemiyordu.
Ve tahmin edildiği gibi Jisung'un konuşmak istediği şey o gün sarf edilen çirkin sözlerdi. Dudaklarını yalayarak gergince başladı sözlerine. "O gün kırıcı konuştuğumun farkındayım. Bunu açıkcası başka birine desem yüzüme bile bakmazdı." Dedi ve derin bir nefes verdi. "Ben sadece dönüşeceğimiz şeyden korkuyordum. Sürekli şekil değiştiriyoruz sonuçta ve bu..."
Jisung'un tamamlayamadığı cümlenin devamını Seungmin getirdi. "Aklına başarısız olan deneyleri getirdi değil mi?"
Dudaklarını birbirine bastırıp bakışlarını kaçırdı Jisung. "Evet..." Diye mırıldandı sessizce.
Seungmin'in yüzünde yine minik bir gülümseme oluştu. Bir elini Jisung'un omzuna yerleştirirken gülümsemeye devam etti. "Şu ana kadar bir sürü şey gördüm Jisung ama hiçbiri senin kadar mükemmel değildi. Hatta korkmanı gerektirecek tek bir sebep bile yoktu aslına bakarsan. Bizim testlerimiz her zaman mükemmeldi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pet °SKZ°✓
FanficHayatlarına heyecan arayan dört arkadaş perili olduğunu düşündükleri eve girmeye karar verdiler.