19. Bölüm : My Eyes On Your Lips

1.6K 195 55
                                    

  Jisung eve geldiğinde Minho çoktan işten dönmüş ve üstünü değiştirmişti. Sincabının anahtarla içeriye girip kendini koltuğa atmasına da bir hayli şaşırmıştı.

  Sevimli bir şekilde ona doğru yaklaşıp ellerini Jisung'un dolgun yanaklarına doğru götürürken "Neredeymiş benim minik sincabım?" Demiş ve yanaklarını hafifçe sıkmıştı.

  Jisung Minho'nun yaptığı hareketleri bile umursamadan dudaklarını hafif bir şekilde büzdü ve "Seungminle gizem çözmeye çalışıyorduk." Dedi. Nedensizce bu olayı biraz fazla kafasına takmıştı.

  Minho'nun kaşları çatılırken ellerini kendine çekti ve hemen Jisung'un yanına oturdu. "Ne gizemi?" Diye sorarken meraklı bakışları bir an olsun Jisung'tan ayrılmıyordu.

  Jisung mümkünmüş gibi daha çok somurtmuş, bacaklarını kendine çekip kafasını dizlerine yaslarken bakışlarını Minho'ya odaklamıştı. "Felix'in gizemini. Ama biliyor musun, artık merak etmiyorum."

  Karşısında küçücük olan Jisung'a karşı gülümsememek için yanaklarını ısırdı Minho. Elleri hemen sakinleştirmek istercesine Jisung'un saçlarına giderken "Bir şeyden mi rahatsız oldun?" Diye sordu  samimi bir yüz ifadesi ile.

  "Evet!" Diye bağırdı bir anda Jisung. "Felix Changbin'e söylemişti gelen şeyi! Hani birilerini bulacaktı? Ayrıca Jeongin de gitmiş elimizden haberimiz yok! Bu ne ya cidden!" Belli ki arkadaşlarının kullanıldığını düşünüyordu Jisung. Jeongin'in hakkında bu kadar üzüldüğünün bile farkında değildi.

  Minho hemen anlayışla Jisung'un saçlarını okşamaya devam ederken "Sakin ol." Diye mırıldandı. "Changbin cidden birilerini aradı ama kimseye Felix'in kedi olduğunu söylemeyi göze alamadı. Erteleye erteleye de işe..."

  Stresle ofladı Jisung. "Felix çok rahatsız olacak..." O sırada kendi hakkında da bir şey fark etmişti. Diğerlerinin yanında çocuk gibi davranıyordu ama Minho ile öyle değildi. Sorun gibi gördüğü şeyleri hiç çekinmeden söylüyor ve rahatlamış hissediyordu.

  "Neden?" Diye sordu bu sefer Minho.

  Kafasını kaldırırken ellerini de bacaklarından çekip baş parmağı ile işaret parmağını neredeyse birbirine dokunduracak şekilde yaklaştırdı Jisung. "Kızgınlığa girdiğinde bir tık vahşi oluyor. Gerçi Changbin erkek ama. Sahi onlar nasıl yapacaklar?" Diye sordu merakla.

  Minho aldığı soru ile kala kalırken ne de
diyeceğini bilemeyerek "Bu konuyu açmak istediğimi zannetmiyorum." Deyip geçiştirdi soruyu. Aklına gelen şeyle de kıkırdayıp utanmasını unutarak "Felix'in kendini tatmin etmek için üstte olması gerekiyor değil mi?" Diye sordu arsızca.

  Jisung tereddütle kafasını salladığında daha çok sırıttı Minho. "İşte bununla dalga geçilir. Aferin sincap!" Deyip sincabının anlına küçük bir öpücük kondurdu.

  Jisung da aldığı öpücükle gülümseye başlarken sevinçten hareket etmeye başlayan kuyruğunu çaktırmadan tutmuş ve "Neyiyle dalga geçeceksin ki?" Diye sormuştu ilgisini başka bir konuya yöneltmek için.

  Minho daha fazla bu konu üstünde durmak istemediğini fark ettiğinde "Boş ver, başka şeylerden bahsedelim biz." Deyip orta sehpanın üstüne koymuş olduğu kese kağıdını eline aldı. Sarılmış ağzını açıp Jisung'a uzatırken de sevinçle "Bak sana ne aldım!" Diye şakımıştı.

  Jisung kese kağıdını eline alıp içine baktığında gördüğü şeyle kocaman gülümsedi. "Kaju!" Kuyruğunu tutmayı bırakıp sallanmasına izin verirken de devam etti. "Badem de var! Sen de yer misin?" Diye sordu paketi Minho'ya doğru uzatırken.

  Büyük olan hemen elini torbaya daldırıp içinden seçmeye çalışırken "Badem sevdiğimi sanmıyorum ama kaju alabilirim." Demiş ve eline aldığı kajuları direkt dudaklarından içeriye yollamıştı.

  Jisung dudaklarına dayadığı bademle duraksarken "Bademin nesini sevmiyorsun ki?" Diye sormuş ve dudaklarını büzmüştü.

  Minho'nu gözleri büzülmüş dudaklara kayarken derince yutkundu. "Hiç, öyle." Diye mırıldandı bakışlarını kaçırırken. Daha demin Jisung nededeyse onları kullandıklarını ima etmişti ve şimdi de yanlış düşüncelere kapılmak istemiyordu.

 Jisung büyüğünün garipliğini takmadan dudaklarına dayadığı bademi Minho'ya uzatmış "Benim için ye." Deyip masum bir ifade takınmıştı yüzüne.

  Minho karşısındaki tatlılığa karşı gelemeyip nerfet ettiği bademi dudaklarıyla Jisung'un parmaklarından almış ve yüzünü buruşturmamaya çalıdarak yutmuştu. Bu sırada ise Jisung parmaklarına bakıyordu. Bakışları geri Minho'nun dudaklarına çıkarken "Woah dudakların çok yumuşakmış hyung. Dokunabilir miyim?" Dedi büyülenmişcesine.

  Minho beklenmedik tepki ile kalakalırken Jisung'un bakışları onu daha çok zorlamaya başlamıştı. "A-ah tabi." Diye mırıldandı sessizce.

  Jisung'un parmakları hızlıca Minho'nun dudaklarına ilerlemiş ve yavaşça üstünde hareket etmeye başlamıştı. Bu yaramaz parmaklar neredeyse ölüm sebebi olacaktı Minho'nun. Titrek bir nefes çeki gözlerini kapatmış yanlış duygulara kapılmamak için ise sürekli farklı şeyler düşünmeye çalışmıştı fakat olmuyordu. Jisung'un elleri her şeyden önemliydi zihninde.

  Gözlerini geri araladığınsa hala dudaklarına bakan sincabına çevirdi bakışlarını. Anında içi kıpır kıpır olmuştu. Bu şey çok garipti onun için. Daha önce hiç böyle duyguları tatmamanın yanı sıra bunu bir de evinde baktığı sincaba hissetmesi daha garipti.

    Sonunda kendini tutamayıp Jisung'u bileklerinden tuttu ve elini dudaklarından uzaklaştırdı. Jisung tam rahatsız olup olmadığını soracakken de dudaklarına sertçe kapandı. Öylece duran dudakları öpüyor, emiyor, çekiştiriyor ama yine de Jisung'tan bir tepki alamıyordu.

  Aklı başına geldiğinde ise hızla geri çekilip Jisung'a bile bakmadan ayaklanırken "Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim... Gerçekten, gerçekten amacım kötü değildi. Ben... Ben tam bir aptalım. Tanrım!" Jisung'un kendisine gelmesini beklemeden hızla oradan uzaklaşırken nereye gideceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Tek isteği dışarıya çıkıp nefeslenmekti.

  Normalden biraz daha hızlı kapanan kapı ile yerinde titreyerek hareket etti Jisung. Eli istemsizce dudağına gitmişti. Minho'nun hissettiği garip his onda da vardı şimdi.

  Oturduğu yerden kalkarken bir gariplik hissediyordu kendinde. Elini dudaklarından ayırmadan Minho'nun odasındaki aynaya ilerlerken adımlarının titremesine engel olamadı. Odaya girdiğinde tam aynanın karşısında durdu ve öylece aynaya bakmaya başladı.

  Oradaydı işte. Dolgun yanakları, minik burnu, zarif dudakları, çekik gözleri, yerinde olmayan tüylü kulakları...

😺🐶🦊🐹

Arada böyle sürprizler yapmak gerekiyormuş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arada böyle sürprizler yapmak gerekiyormuş

Garibanlar gününüz kutlu olsun BHJELSHDKWKSSHSJKSH

Pet °SKZ°✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin