"Bıktım sizden! Sizin entrikalarınızdan!"
"Ya hyung eğleneceğiz işte." Büyüğü ona kızgın bir şekilde bakınca susmaya karar verdi. Peşinden geliyordu en azından.
Terk edilmiş evin önüne gelince dörtlü duraksamadan edemedi. "Girmek istediğimize emin miyiz?" Diye sordu Minho.
"Buraya kadar geldik. Ben geri dönemem." Diyerek eve doğru ilerlemeye başladı Changbin.
Hyunjin ise omuz silkerek "Buraya gelmeyi isteyen bendim." Dedi ve Changbin'i takip etti.
Minho bu sefer Chan'a döndüğünde "Bu gerizekalıları tek bırakırsak ortalığı ayağa kaldırırlar. Biz de gidelim, hadi." Dedi ve Minho'yu kolundan çekiştirdi.
Minho ise korkuyordu. Çekiştirilirken yutkunmadan edemedi. Nereden çıkmıştı ki bu perili ev gezme işi?
Evin bahçesine girdiklerinde etrafı hızlıca süzdüler. Minho bir ağaca saplanmış baltayı görünce bir daha yutkunmadan edemedi. Etrafta bir sürü hayvan figürü vardı. Sanki hayvanat bahçesindelerdi.
Evin içine girmeye karar vererek seri adımlarla kapıya yöneldiler. Şanslarına kapı kilitli değildi. Ama Hyunjin işkillenmişti. Buraya daha önce tek başına gelmişti ve kapı kilitliydi. Ayrıca içeriden hayvan bağırışları duyduğuna da emindi. Zaten bu yüzden buraya gelmek için tutturmuştu. İçeride her türlü hayvanı yiyen canavarların olabileceğini düşünmüştü. Tabi bu uzak bir ihtimaldi.
Dışarıdan baktığınızda yıkık dökük görünen ev içeri girilince tertemizdi. Üstelik hastane gibi bir his veriyordu burası. Bu his Minho'nun daha çok gerilmesine sebep olmuştu.
Rüzgar ile çarpan bir kapıyla herkes irkilmişti. "Ödüm koptu." Diye mırıldanmadan edemedi Changbin.
Dağılarak odaları gezmeye başladılar. Tabi Minho tek başına ilerleyemediği için yanına Chan'ı da almıştı. İkisi birlikte üst kata çıkmayı başardığında herhangi bir odaya ilerlediler. Bir şey bulamadıkça başka odalara yöneliyorlardı.
Sonunda son odaya geldiklerinde Minho ve Chan şaşkınca birbirlerine baktılar. Dört tane insan büyüklüğünde kafes vardı. Demirleri ise sık olduğu için bir farenin bile oradan geçemeyeceğini tahmin etmişti. Bir tane kafes titreyince Minho küçük çaplı bir çığlık attı. Tabi diğerleri bu çığlığı duyup hemen yukarı gelmişlerdi.
Şimdi ise dört arkadaş karşılarındaki dört kafese anlamsızca bakıyordu. Bir kafeste sincap diğerlerinde ise kedi, köpek ve tilki vardı.
Hyunjin sincabı işaret ederek "Bu sincapları biliyorum! Uçan sincap bunlar." Dedi. Minho ise ilgiyle sincabı izliyordu. Kocaman gözleri vardı. Gri ve beyaz tüyleri onu daha da tatlı yapıyordu.
Changbin bakmayı keserek yanlarına ilerlemeye başlayınca Chan hemen kolundan tuttu. "Tehlikeli olabilirler. Dokunmasak daha iyi."
"Böyle mi bırakacağız? Senin ne düşündüğünü bilmiyorum ama bence çöl tilkileri dışarıyı daha çok seviyor."
Chan kararsızlıkla Changbin'e bakmaya devam ederken Changbin çoktan kafeslere ilerleyip hayvanları çıkarmaya başlamıştı. Kedinin kafesini açtığında kedi hemen Changbin'in kucağına yerleşmişti. Kedinin gözlerine baktığında iki farklı renk görmesiyle şaşırsa da gülümsedi.
Diğer kafeslere de ilerledi Changbin. Sincabın kafesini açınca sincap uçarak Minho'nun omzuna konmuştu. Minho olduğu yerde donmuştu bile. Fazlaca korkuyordu ama o bir hayvandı. En fazla ne yapabilirdi ki? Eliyle yavaşca sincabı okşamaya başladı. Tüyleri yumuşacıktı. Hissettiği rahatlıkla Minho'nun boynuna sinmişti küçük sincap. Şimdi ise küçük ellerini boynunda hissediyordu Minho ve bu çok hoşuna gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pet °SKZ°✓
FanfictionHayatlarına heyecan arayan dört arkadaş perili olduğunu düşündükleri eve girmeye karar verdiler.