1.Bölüm

9K 254 72
                                    


Aşağıdaki yıldıza basarak başlaya bilirsiniz mesela🖤
Sonra da küçük bir yorum ile de bitirelim🤍

•••

Bölüm:1

Hayatı boyunca zorluklar yaşayacağım işlerin yükünü kendi omuzlarıma yükledim.
Bunlar hiç istemediğim şekilde gelişmiş ve işleri istemediğim boyuta getirip çıkarmıştı.
Mesela annemin gidişini önlicem diye onun tamamen bizden gidişine neden olmuştum.
Ve bu sanırım hayatı boyunca altından kalkamayacağım bir yük olarak kalacak.

Sonra ise sırf babam içmesin,zorluklar kazandığım paralar içkiye gitmesin diye onunla büyük bir kavgaya tutuşmuştum.
Sonuç ise bir gece ansızın bizi terk edip gitmesi ile son bulmuştu.

Geriye ise bir kaç kuruş para kazanmak için çalışan beni ve benden çaldığı paralarla hayatın sefasını süren ablamı bırakmıştı.

Ablam...
Sadece gece hayatını seven,çalışmaktan nefret eden,onun için varsa yoksa para ve yakışıklı zengin erkekler...Onun hayati sadece bunlardan ibaret idi.

Benim ise tesadüfen bulduğum zengin bir iş adamının lokantasında garson olarak çalışmakla geçiyordu.
Sabah 9-da işim başlar,bazen 7-de bazen ise gece 1-2 gibi çıkmışlığım bile var.
Ve bu günde o günlerden biriydi.

Saat 01:25 ve ben üzerimdeki lekeli,kırmızı önlüğümü çıkarmış kendi elbiselerimi giyinmiş evime doğru gidiyordum.
Sanırım işimin en sevdiğim yanı evimin yakın olmasıydı.
Otobüse ya da taksiye para ödemek derdi yoktu.
En nefret ettiğim yanı ise gece çökünce terk edilmiş şehri andıran evimin yerleştiği sokak olmasıydı.
Bazı geceler kavgalara şahit olmuşluğum bile vardı.
Şimdi ise o sokağa girmek bile kanımı donduruyor du.
Hafif yağmaya başlayan yağmur biraz şiddetini artırmış ve rüzgar ise kendini devreye sokmuştu.
Sırt çantamı düzeltip ellerimi siyah deri montumun ceplerine soktum.
Karanlık sokakta sadece yanıp sönen iki tane sokak lambasından başka aydınlatacak bir şey olmaması kalbimi zıplatmaya yetmişti.

Yağmur iyice artınca hızla geçtim o sokaklardan.

"Ye-yemin ediyorum o paranın senin olduğunu bilseydim asla dokunmazdım abi."

Adımımı attığım sokakta yere toplanmış suların üzerine basınca çıkan ses,yağmurun yere düşmesi ve bir adamın korkakça çıkan sesi durmama yetmişti.

"Bildin,bilmedin...Sen o parayı çaldın mı çaldın.Gerisi boş.Bir aslanın yuvasına girmek demek cesaret hapı yutmuşsun demektir.Şimdi son kez bu karanlık sokağa iyi bak.Çünkü göreceğin son renk siyah olacak!"

Başka bir adamın sesi ise tüm sesleri bastırmış sokakta kocaman yankı yapmıştı.
Bir adım attım ve öylece önümdeki sesler gelen sokağın başında durdum.
İki adamın sesleri yakından geliyordu.

"Öl-öldürme abi beni...Yemin ediyorum parayı sana...Kısa zamanda vericem.Ca-canımı bağışla abi."

İçten şekilde nefes alıp verirken neden hala burada durduğumu bilmiyordum.
Tam altında durduğum sokak lambası ise yanıp-yanıp sönüyordu.
Ama önümdeki iki adamı zorda olsa görüyordum.

"Ben!AFFETMEM"

Sonra ise o karanlık,sessiz sokakta 'TOK' diye bir ses ile aynı anda şimşek sesi tüm sessizliği kasıp kavurmuştu.

O ses bir kere değil...Tam tamına 7 kere tekrarlanmıştı.

Ve en kötüsü ben bu sesin ne olduğunu biliyordum.

O SES BİR SİLAH SESİNE AİTTİ.

Korkudan ağzıma gelen midem ile gözlerimden akan yaş yağmur damlalarına karışmıştı.
Az önce ne olmuştu?

Sen az önce bir cinayete tanıklık ettin Eylül

Dehşet verici filimin son sahnelerinde devreye iç sesinde girince iyice aklımı kaybetmeye başlamıştım.

Tüm bedenim buz keserken iki,üç adım geri gittim.
Bozuk olan sokak lambası katilin olduğu tarafı gösterince iyice geriye doğru gitmeye başladım.
Burnuma gelen iğrenç koku ile daha fazla dayanamayan midem,içinde ne varsa çıkarmıştı.
Kustuktan sonra duvardan yardim alıp kalktım ayağı.

Boyası akmış duvara yaslanmış beni izleyen adamı gördüğüm de kocaman sokakta çığlığım boy göstermişti.
Ayağa kalktığım gibi evimin olduğu tarafa doğru hızla koştum.
Arkama bile bakmadım.

Lanet iç duygularım yüzünden arkama dönüp bakmak istediğim de ayağımın kayması ile yağmur damlalarının yarattığı küçük su damlacıklarının içine düşmüştüm.
Ellerimin derisi yerde yara alırken ağzından kocaman bir feryat çıkmıştı.

Kafamı bir kaç dakika yerden kaldırmazken kulaklarıma yağmur seslerinden başka bir ses daha geldi.

Sanki biri bana doğru geliyordu.
Su damlalarına basa-basa ağır şekilde bana doğru geliyordu.

Kimin olduğunu beynim bana söylerken kafamı yerden kaldırmak istemedim.
Ama görmek için yavaşça,sanki ağır bir çekim'miş gibi kaldırdım.

İlk gördüğüm şey siyah botlar olmuştu.
Soğuktan ve korkudan titreyen kafamı yukarıya doğru kaldırdım.
Seslice ağlamaya başlamıştım.

Çünkü katil tam da önümde duruyordu.

Ağlamam şiddetli hale gelince kayan gözlerimle kendimden geçtiğimi anlamam zor olmamıştı.
Kafam kolumun üzerine düşünce gözlerim kapanmıştı.

Kafam kolumun üzerine düşünce gözlerim kapanmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İlk bölüm nasıldı?

Sizce gelecek bölümde neler yaşanacak?

Siz Eylül'ün yerinde olsaydınız ne yapardınız o an?

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin