Ew?
🌸
"Midoriya!"
Duyduğum tanıdık sesle arkama baktım. Tabii ki Denki-kun'du. Koşup yanıma gelince ellerini bacaklarına koyup soluklanmaya başladı.
"M-midoriya, yapacak mısın?" Nefes nefese konuşurken neyden bahsettiğini hemen anladım. En azından deneyeceğim.
Başımı aşağı sallayıp onayladım. Denki-kun'un yüzünde adlandıramadığım bir ifade oluştu. Bir an boynuma atladı. "Seninle gurur duyuyorum!" İlk başta şaşırsam da bu hareketi komiğime gitmişti. Kısık kısık güldüm.
Birlikte okula yürümeye başladık. Giderken Denki-kun dün akşam yayınlanan filmden bahsediyordu. Bir süre sonra sesini duymamaya başladım.
Yapabilir miydim? Ya yapamazsam? Bana gülebilirler. Dalga da geçebilirler. Yine de zararım yok. Ya Kacchan'da orada olursa? O zaman ne olur? "Oi, Deku. Aptal aptal ne yapmaya çalışıyorsun öyle. Hah, çok eziksin, boktan Deku!" Kaşlarım fark etmeden çatılmıştı. Kalbim hızlı atıyor. Neden ki? Heyecanlandım, bugün yapacağım şey yüzden mi? Ah, ya yaparsam? Büyük ihtimal şaşırırlar. Kacchan da "Oi boktan Deku, böyle küçük şeyler yaparak kendini bir şey mi sanıyorsun, ha?!" der. Aynı zamanda da-
"...riya, oi Midoriya!" Denki-kun'un sesiyle kendime geldim. Kolumdan tutmuş gitmemi engelliyordu. Anlamaz bakışlarla baktım.
"Nereye gidiyorsun öyle? Okulu çoktandır geçtik! Midoriya resmen robot gibiydin. Durduramadım seni." Cümlelerini bitirdiğinde mahcup mahcup baktım ona.
"Neyse hadi okula gidelim." Başımı sallayıp okula girdik. Sınıfımıza doğru yürürken kalbim daha da hızlandı. Elimi kalbimin olduğu yere koydum. Bedenim bir yere çarpınca başımı kaldırdım. Denki-kun'un sırtıydı.
"Midoriya, yapacağından eminsin, değil mi? Yanlış anlama, sana güveniyorum. Ama yinede sormak istedim."
Kaşlarımı çatıp, "Y-ya-p-pı-ca-m!" dedim. Gülümsedi. "Elinden geleni yap!" derken yüzünde bir tereddüt vardı. Onu anlıyorum. Sonuçta benim için endişeleniyordu. Tekrar ilerlemeye başladık. Sınıfın kapısı göründü. Derin nefes alıp vermeye başladım. Denki'de aynı şeyi yapıyordu. Onun bu hâli beni yine güldürdü. Denki-kun sahip olabileceğim sen iyi arkadaş!
Yaklaştığımız her an kalbim daha da hızlanıyordu. Göğsümü delecek kadar sert atıyordu. Hayır! Kesinlikle yapacağım. Denki-kun girdi sınıfa ilk. Arkasından yavaşça girdiğimde gözüme ilk Kacchan göründü.
Yanaklarım yanıyordu. Sırama gitmediğimi fark eden bazıları bana baktı. Gözlerimi sımsıkı kapatıp dişlerimi sıktım. Yapabilirim!
"M-Midori-"
"G-GÜNAYDIN!"
Bağırmam ile herkes suspus oldu. Gözlerim hâlâ kapalıydı.
"O konuştu mu?"
"Sesi..."
"R-resmen bağırdı."
"Birden ne oldu buna böyle? Mutant mı geçirdi?" Bazıları güldü.
Ah, doğru. Bazı insanlar var ki yaptığın her iyi, her mükemmel şeyi bile ezikler, kötüler.
"Hey bunun nesi komik? İzuku-kun 'günaydın' dedi! Konuştu!" Ön sırada oturan Ayako-san konuştu. Kızgın bir şekilde bakıyordu gülenlere.
"İzuku-kun'un bu başarısı zerre ezikçe değil, aksine sizin bu davranışınız ezikçe!" Şaşkınlıkla bakıyordum ona.
Ayako-san, çalışkan, şirin ve güzel bir kızdı. Onu ulaşılamaz biri olarak görürdüm hep. Beni bu şekilde koruması beni mutlu etti.
Bana dönüp gülümsedi. "İzuku-kun, böyle ilerlemeye devam et!" Başımı salladım. Gülümseyip kitabını okumaya devam etti.
"Midoriya!" Denki kolumdan tutup sırama doğru çekiştirdi. Sırama ilerlerken Kacchan'a baktım. Yüzünde şaşkınlık vardı. Bana bakıyordu. Hiçbir şey yapmıyor hiçbir şey demiyordu.
Birden ayaklanıp sınıftan çıktı. Ne olduğunu anlamadım. Benle alakalı bir şey değildir kesin. Sırama oturup Denki-kun'un söylediklerini dinlemeye başladım.
🌸
Okul çıkışı Denki-kun okul çıkışı markete gitme teklifinde bulundu. Kabul edip markete yürüdük.
"Bugün annem evde yok. Nöbetçi! Off tek başıma ne yapsam ki!?"
Bir çırpıda kalem ve defterimi alıp yazdım.
Bize gelsene?
Ona gösterdim. "Hayır, gelmiycem. Ne yemem konusu biraz sıkıntılı olabilir ama evde yalnızım! Bu güzel bir şey! Teklifin için teşekkürler Midoriya!" Gülümseyip ben de ona yardım ettim.
Kariyere parayı ödedi ve çıktık. Elindeki dondurmayı bana uzattı. "Bu sana."
"Hava çok sıcak, dondurma alalım mı?"
"Olsun ben sana da alırım."
Aklıma gelen anıyla yüzüm düştü birden. Kaşlarımı çatıp hemen eski halime döndüm.
Başımı sağa sola sallayıp reddettim. "Midoriya, bunu sana aldım ama! Yoksa çöpe gider!" Başımı eğip gülümsedim. Yapardı. Cidden yapardı. Elinden alıp eğildim.
"Midoriya! Alt tarafı dondurma verdim." diyip güldü. Ben de gülümseyip dondurma yiye yiye yürüdük.
"Yarın görüşürüz!" El sallayıp sağa döndüm. Hava pek sıcak değildi o yüzden acele etmiyordum.
Birden soldan bir bedene çarptım. Başımı oraya çevirip baktığımda yüzünde kızarıklıklar olan , dudağı kanayan aynı zamanda üstü başı toz içinde olan Kacchan'dı.
"K-kac-c-chan!" Bana yine sınıfta baktığı gibi bakıyordu. Birden kaşlarını çattı. "Ne var boktan Deku?"
"S-se-n n-ne o-ol-d-du?"
"Tch dalga mı geçiyorsun benimle!?"
"Ha-yır!" Sinirle bağırdım. Yine bana şaşkınlıkla baktı. "Tch, seninle uğraşamam."
"K-ka-c-ch-an! Y-ya-ra-l-lar-ı-ın?"
"Boktan Deku! Şimdi beni iyi dinle! Ben önden gidiyorum. Kısa süre sonra sen de evine gidiyorsun! Seninle daha fazla aynı yerde olamam!"
Yine tırsmıştım. Başımı eğip bekledim.
Ah, hâlâ aynı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silent Voice ||BakuDeku||
Fanfiction"Yaraların tamamen iyileşecek..." "İzuku, Tutuk Afazi hastası... Y-Yani, konuşmada çok fazla zorluklar çekiyor." İzuku Midoriya, diğer çocuklardan eksi puanla gelmişti bu dünyaya... !Yan ship!